25 Haziran 2012 Pazartesi

Gençleri kız-erkek ayrı seyahate zorlamak...

Uzun zamandır bu blogta "seyahat özgürlüğü" başlığı ile ilgili birçok konuyu ele aldık. Ağırlıklı olarak pasaport, vize, harç sorunları ve temel insan hakları bağlamında yeni yazı konularımız oldu. Ancak "seyahat özgürlüğü"ne karşı tüm girişim ve engellerle de mücadele etmeye çalıştık.

Şimdi de Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın bazı projelerinde yapılan kız-erkek ayrımcılığı ve farklı dönemlerde birlikte seyahat etmelerinin engellenmesiyle karşı karşıyayız.

Önce yaz kamplarında başlayan bu uygulama çeşitli gençlik örgütlerinin tepkisine, bakanlığa mektup göndermesine rağmen hala sürdürülürken, aynı zamanda farklı projelerle de yaygınlaştırılıyor.

Özellikle Gençlik Treni  ve yeni başlayan Seyyah Projesi  nde de aynı şekilde kız-erkek ayrımcılığını yapılıyor. Projelerin sitelerinde katılım şartlarının belirtildiği bölümlerde hep şu ibare var: Kız ve erkek dönemleri ayrıdır.

Her iki proje de fikir olarak çok güzel, ayrıntılar da özenle düşünülmüş, ama bu kız-erkek ayrımcılığını anlamak mümkün değil. Bu konuda bir imza kampanyası yapan gençler kanalıyla durumdan haberdar oldum, basın da bu konuya yeterli ilgiyi göstermiyor. Birkaç site dışında sanırım sadece Birgün Gazetesi'nde konuyla ilgili bir haber yapıldı.

Bu konuya daha çok sosyal medyada tepkiler yoğun olarak sürüyor, biz de Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri, Sırtçantalılarla birlikte Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç'a sorular yöneltiyoruz. Neden bu tür bir ayrımcılık yapıyorsunuz diye. Henüz bir yanıt alamadık. Ama Gençlik Treni'nin Facebook sayfasına yazdığımız sorulara, soruları önce silerek, sonra anonim gençlerin ağzından bir yanıt yazdılar: 
T.C Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından düzenlenen Gençlik Treni ve Lider Gençlik Kampları etkinliklerinde; daha rahat bir hareket ortamı, duygu ve düşüncelerin daha rahat ifade edilebilmesi için etkinliklere katılacak bayan ve erkek arkadaşlarımızın farklı dönemlerde seyahatinin ve farklı dönemlerde kamp yapmasının programların verimliliği açısından oldukça yerinde olduğunu düşünmekteyiz. Şüphesiz ki Gençlik ve Spor Bakanlığı bu etkinlikler ile gençlerin bilgi ve birikimlerinin artmasını, deneyim kazanmalarını ve bunun yanında sosyalleşmelerini amaçlamaktadır. ‘Cinsiyet ayrımı yapılmaktadır’ şeklindeki karalama kampanyalarını biz gençler nezdinde hiçbir karşılık bulamayacağını ve Gençlik ve Spor Bakanlığının yaptığı ve biz gençler açısından çok verimli geçeceğine can-ı gönülden inandığımız bu etkinliklere desteklerimizin ilelebet süreceğini belirtiriz. Bu tarz etkinliklerin altından art niyet arayanları Mustafa Kemal Atatürk’ün belirttiği gibi ‘fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ gençler olmaya davet eder, organize edilen etkinliklerle gençliğin gelişimi için çaba harcayan Gençlik ve Spor Bakanlığımıza tekrar teşekkürlerimizi sunarız.Hadi, hep beraber önce Gençlik Treni’ne, sonra Lider Gençlik Kampına…
Bu yanıtın neresinden tutacağımızı bilemiyorum, ama biz yanıtımızı almış olduk. Kız-erkek birlikte seyahat ederlerse nelerin olmayacağı ortaya çıktı:
1. daha rahat bir hareket ortamı, 
2. duygu ve düşüncelerin daha rahat ifade edilebilmesi 
3. programların verimliliği 

Ayrıca şu da belli oldu, bakanlık kendisine yönelik eleştirileri başka "gençler" aracılığıyla "karalama" olarak nitelemeyi tercih ediyor. "Beni eleştirmeyin ne yapıyorsam doğru yapıyorum" diyor. Bir de eleştirmeyi "art niyet" aramakla özdeşleştirmişler ki tam evlere şenlik! Bizi, "kız ve erkeklerin birlikte faaliyet yapmasında nasıl bir art niyet arıyorsunuz" diye sormak zorunda bırakıyorlar.

Fakat her şey bir yana  tüm sorular yerinde duruyor, Sayın Suat Kılıç, bakanlığınız gençlik treni ve seyyah projesinde şunları amaçladığını ilgili projelerin sayfalarında belirtmiş:
gençlerin bilgi ve birikimlerinin artmasını, deneyim kazanmalarını ve bunun yanında sosyalleşmeleri...
gençlerin seyahat etmeleri, akranlarıyla tanışmaları ve kaynaşmaları ve ülkemizin doğal ve tarihi güzelliklerini yerinde görmeleri...
gençler arasında hoşgörü ve diyaloğun arttırılması, sosyal korku ve ön yargıların giderilmesi, toplumsal bütünleşmeye katkı sağlanması, gençlerin farklı coğrafi bölgelerde yaşayan akranlarıyla tanışmaları, kaynaşmaları ve kültürel alışverişte bulunmaları...
gençlerimizin tarihinden ve kültüründen haberdar olması, bu topraklar uğruna verilen mücadelelerimizi görerek, bizzat gezerek öğrenmesi, dünyanın başka hiçbir yerinde bulunmayan ülkemizin doğal, tarihi ve kültürel güzelliklerinden gençlerimizin mahrum kalmaması...
Sayın Bakan, lütfen açık ve seçik olarak kamuoyuna açıklar mısınız?: 

Kız ve Erkeklerin birlikte/karma seyahat etmeleri yukardaki amaçlarınızdan hangisine engel olabilir? Yoksa tam tersine bu amaçların çok daha iyi gerçekleşmesini mi sağlar? 

Bu tür bir cinsiyet ayrımcılığı projelerde amaçladığınız birçok şeyin gerçekleşmesini engellemez mi? 

Bu kararı alırken gençlerle ilgili hangi psikososyal, pedagojik bilimsel ölçütleri veya referansları kullandınız?

21 Haziran 2012 Perşembe

Vizesiz Avrupa yoluna çıkarken...


Hükümet "vizesiz Avrupa" hedefi için atmaya çalıştığı adımlardan en önemlisini bugün attı. En az 3 yıl sürecek ve vize kolaylıklarından çok "vize muafiyeti"ni hedefleyen önemli diplomatik savaşların ardından bunların kazanıldığı iddia ediliyor.

Bugün neredeyse gün boyu bu konudaki haber ve gelişmeleri sosyal medya üzerinden paylaştım. Seyahat özgürlüğü gönüllülerine bu çok önemli gelişmeleri anlatmak, hatta TV'lerdeki tartışmaları izlemeleri için, canlı yayın saatlerini bile duyurmaya çalıştım. Sırtçantalılar da aynı çabaya ortak oldular.

Günün sonunda bunca malzemeden ve tartışmadan, mesajdan neyi çıkardığımı bir özet olarak sunmanın faydalı olacağını düşündüm.

Bazı akademisyenler "Vizesiz Avrupa" başlığı ile sunulan bu sürece güvensiz yaklaşıyorlar, bazı gazeteciler kuşkulu, bazıları ise kaçınılmaz görüyor.

Ancak herkesin birleştiği bir nokta bu sürecin en az 3-4 yıldan önce sonuçlanamayacağı. Bu yönde dışişleri bakanlığı da bir açıklama yaptı: "Vatandaşlarımızın AB ülkelerine vizesiz seyahat etme imkanına ne zaman kavuşabilecekleri, Türkiye ile AB Komisyonu arasında gerçekleştirilecek vize muafiyetine ilişkin müzakerelerin seyrine bağlı olacaktır.''

Bu süreçte AB'nin Türkiye nihai hedef olarak görmese de bazı "vize kolaylıkları"nı jest olarak hayata geçireceği vurgulanıyor.

Bunlar neler: "AB ülkelerinin ‘Vize Büro’ sayısı artırılacak. ‘Vize Kolaylığı’ ise, iş adamları, sporcular, öğrenciler, gazeteciler ve sanatçılar gibi bazı meslek gruplarına 2 yıldan 5 yıla kadar uzun süreli vizelerin verilmesi uygulamasını getiriyor. Ayrıca, emekliler ve 12 yaş altı kişilerden vize ücreti alınmayacak. Vize ücretleri 65 Euro’dan 35 Euro’ya düşecek. Vize başvuruları en geç 15 günde sonuçlanacak, başvuruya ret cevabı verilmesi halinde bunun gerekçesi açıklanacak ve başvuru yapana dava açma hakkı getirilecek."

Peki Süreç nasıl işleyecek, Zeynel Lüle'nin haberinden aktarıyorum:
* AB Komisyonu’nun İçişlerinden Sorumlu Temsilcisi Cecilia Malmström, Türkiye ile ‘Vize Muafiyeti’ sürecini yürütmek için görevlendirilecek.
* Malström, Haziran sonunda Türkiye’yi ziyaret edecek ve vize serbestisi sürecinin başladığı resmen ilan edilecek.
* Ekim veya kasım ayında AB Türkiye’ye ‘vize muafiyeti eylem planı”nı sunacak. Türkiye bu eylem planını ‘uygun bulması’ halinde, GKA’yı imzalayacak ve böylelikle “Vize Muafiyeti Eylem Planı” uygulamaya geçirilecek.
* Eylem planının uygulamaya geçilmesi ve ilerleme sağlanmasıyla  birlikte Türkiye TBMM aracılığıyla GKA’yı onaylayacak. Türkiye, ‘vize muafiyeti’ aşamasına gelindiğinde GKA’yı uygulamaya başlayacak.

Eylem Planı
Bu süreçte Türkiye, belge güvenliğinden sınır yönetimine ve göçmen politikasına kadar birçok alanda yeni reformlar gerçekleştirecek.
Türkiye’ye sunulacak olan Eylem Planı içinde şu unsurların yer alması bekleniyor:
* Türk vatandaşlarının elindeki pasaportların tamamının biometrik pasaport olması,
* Türkiye’nin AB Sınır Koruma Ajansı Frontex ile işbirliğini daha da geliştirmesi,
* GKA ile ilgili AB üyesi ülkelerle ikili anlaşmaların imzalanması. Örneğin Yunanistan ile GKA imzalanması,
* Europol ile işbirliğinin geliştirilmesi
* AB’nin göç politikasına uyum sağlanması
* Türkiye’nin vize politikasını AB’nin vize politikasıyla uyumlaştırması.

Bu uygulamayı, daha önce ‘Vize Muafiyeti’ süreci yaşayan ülkeler 2,5 veya 3 yıl içerisinde tamamladılar. Türkiye’nin de bu süre içerisinde tamamlaması bekleniyor. Lüle'nin haberinde Türkiye tarafından "paraf" edilen ‘Geri Kabul Anlaşması’nda, Güney Kıbrıs’ın ısrarlarıyla ‘AB ve tüm AB ülkeleriyle İçişleri ve Adalet konularında işbirliği yapılması’ yönünde ifadeler eklendiğini Rumların ısrarıyla ‘Tüm AB ülkeleri’ ifadesi, metinde bir kaç yerde vurgulandığı da yer alıyor.

Sürece niçin İtiraz ediliyor?
Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Öğretim Üyesi Hamdi Pınar, Geri Kabul Anlaşması (GAK) karşılığında pazarlık yapmanın bugüne kadar özellikle "serbest dolaşım" konusunda Avrupa'da kazandığımız davaların, hukuki kazanımların tamamen kaybedilmesine yol açabileceğini söylüyor.

Bu konuda, Avrupa’da kazanılmış davalarla ilgili örneklerin yer aldığı bloğuna bakılabilir. Türkiye’nin bu sürece girerek Avrupa’nın oyununa geldiğini ve geri dönülemez bir yola sürüklendiğini vurguluyor.

Özellikle ABAD'da (Avrupa Adalet Divanı) Demirkan davasının bu sene içinde çözüleceğini AB'nin acelesinin sebebinin bu olduğunu, Dış işleri ve AB bakanlığı bürokratlarının yanlış adım attığını belirtiyor, Pınar. Bu konudaki yazısı için tıklayınız. 

Sonuç
Vizesiz Avrupa'ya zaten kazanılmış, ama devletimiz ve hükümetlerimiz tarafından bir türlü koparılıp alınamamış bir hak olarak bakıyoruz. Eğer bu sefer de yüzlerine gözlerine bulaştırırlarsa sanırım ne AB ne de Türkiye bu konuda inisiyatifi elinde tutabilir, halk kendi inisiyatifi eline alacak ve sınır kapılarına dayanacaktır!

18 Haziran 2012 Pazartesi

Pasaport Krizi ve Medyanın Aldırmazlığı!

Şu anda pasaport bekleme süresini bir haftadan bir aya çıkaran bir "e-pasaport krizi" yaşıyoruz. Medyamız 2-3 haber dışında konuya çok ilgi göstermiyor. 

Önce E-pasaport sitesindeki resmi açıklamayı birlikte okuyalım:

"Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünden temin edilen umuma mahsus (Bordo) pasaport defterlerinin sevkiyatında yaşanan sıkıntılardan dolayı umuma mahsus pasaport tanziminde ve gönderilmesinde gecikmeler yaşanmaktadır. 
Umuma mahsus pasaport müracaatında bulunan vatandaşlarımızın planladıkları seyahatten en az 1(bir) ay önce müracaatlarını yapmaları faydalı olacaktır. Diğer pasaport türlerinde herhangi bir sıkıntı bulunmamakta olup gelen müracaatlar aynı gün içerisinde tanzim edilerek vatandaşlarımızın müracaat esnasında vermiş oldukları adreslere gönderilmek üzere PTTye teslim edilmektedir. Umuma mahsus pasaport tanzimi normale döndüğünde ayrıca bilgilendirme yapılacaktır."
Açıklamada,  özellikle seyahat özgürlüğü gönüllüleri için de özel 3 noktaya dikkatinizi çekiyorum:


1. Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü'nden pasaport defterlerinin "sevkiyatında" deniyor, aslında şu anda üretiminde ciddi bir sorun var. Çünkü bu pasaportları üretecek firma ile ilgili ihale iptal edildi. Pasaport krizine doğru sürüklendiğimizi gösteren haberleri aylar önce yine seyahat özgürlüğü gönüllülerinin dikkatine sunmuştuk!

2. Bu sıkıntı şu anda Bordo (umuma mahsus) pasaportlarda yaşanıyor. Yeşil (Hususi), Gri (Hizmet) ve Siyah (Diplomatik) pasaportlarda bir sıkıntı olmadığı vurgulanıyor. (Buradan şunu da anlayabilirsiniz krizin ucu bürokratlara/ayrıcalıklılara dokunmadığı için daha uzun sürebilir.)


3. Bir ay beklemeye yol açan pasaport krizinin daha ne kadar süreceği konusunda net bir bilgi verilmiyor.


Şu anda medyaya yansıyan haberlere göre "e-pasaport" bekleyen sayısı 350 bin kişiyi bulmuş görünüyor, bunların yaklaşık 80 bini hacı adayı, ayrıca Eylül ayından önce yeni pasaportların basım ihalesi veya alımının söz konusu olmadığı belirtiliyor. Kriz nedeniyle alının pasaportların da maliyetinin 1,8 € ile 2 €'yu bulduğu devletin şu ana kadar 250 bin € zarar ettiği hesaplanıyor.


İşin en ilginç yanı henüz hiçbir medya kuruluşu, gazeteci, meraklı bir köşe yazarı bu pasaportu bu fiyata mal ediyorsunuz da nasıl vatandaşa 446 TL'ye (190 €) satıyorsunuz diye bir yetkiliye sormadı, bir haber yapmadı.


Diyelim ki gündem yoğun, farketmediler, e biz her gün, diğer Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri ve Sırtçantlılarla birlikte Twitter'dan özel hesaplarına mesajlar yolluyoruz. TIK yok!


Bu aldırmazlığın nedenini çözen biri olur, bize de anlatırsa çok sevineceğiz.

15 Haziran 2012 Cuma

6 Haziran 2012 Çarşamba

Seyahat insana neler öğretir?


Seyahat insana neler öğretir? Paranın ne kadar önemli, bir o kadar da değersiz olduğunu, yalnız ya da birlikte başarmanın keyfini...

Seyahat insana neler öğretir? Özgürlüğün değerini, özgürlüğünü kaybedenlerin acısını, kazananların sevincini, elindekinin kıymetini...

Seyahat insana neler öğretir? Eğlenmenin, yemenin, içmenin, sevmenin bin bir hali olduğunu, neleri kaçırdığını, neleri kazandığını...

Seyahat insana neler öğretir? Doğanın, kültürün, insanın çeşitliliği karşısında şaşırmayı, farklı etnik kökenin, dilin zenginlik olduğunu...

Seyahat insana neler öğretir? Çok gezenin hala çok okuyandan daha çok şey öğreneceğini, internete rağmen sevmenin "dokunmak" olduğunu...

Seyahat insana neler öğretir? Mucizenin hayat olduğunu ve bu mucizenin dünyanın birçok yerinde açık, gizli seni beklediğini...

Seyahat insana neler öğretir? "Normal" dediğin birçok şeyin hiç de "normal" olmayabileceğini, "normalin" dünyada çok çeşidi olduğunu...

Bence bunları öğretir!

Peki ya sizce?

4 Haziran 2012 Pazartesi

İlle de "yeşil pasaport" diyenler için...


Tüm gezginler için özel anlamlı ve geçerli bir yeşil pasaport bulduk. Herkesin dikkatle incelemesini istiyoruz.


Bir yandan da "Yeşil pasaport ayrımcılıktır" kampanyamızı bütün hızıyla sürdürüyoruz. Kampanya sırasında özellikle sosyal medyada devletimizin yarattığı imtiyazla "yeşil pasaport" alanlardan tepki almaya da devam ediyoruz. Büyük bir kısmı "ayrımcılığı" kabul etseler de "beni benimle bırak" modundalar, ilişmeyin imtiyazımıza diye bize kızıyorlar.


Daha önce de söyledik şimdi de söylüyoruz: Derdimiz sizin elinizdeki yeşil pasaportlar değil, İMTİYAZ ve  EŞİTSİZLİK! Vizesiz Avrupa ve dünya hepimizin hedefi, sizin imtiyazlarınız bu konudaki mücadeleyi sekteye uğrattığı gibi, Anayasa'yı da ihlal ediyor. (Farkındayız çoğunluğu canım bir kere de biz ihlal edelim ne olacak yani havasında)


Ayrıca bu imtiyazların sonu yok Meclis'te en son "gaziler" için yeşil pasaport isteyen bir kanun teklifi verildi. Yakında bu teklifleri irdeleyen bir yazıyı blogta okuyacaksınız.


Ama hepinize bir müjdemiz var! Bir seyahat özgürlüğü gönüllüsü yemedi içmedi, sizler için bir "yeşil pasaport" buldu.


İlle de yeşil pasaport isterim diyenler için, hatta herkes için uygun yeşil pasaportu için lütfen:  TIKLAYIN!