Pasaport ücretleri konusunda sağladığımız %50 indirim, birçok "seyahat özgürlüğü gönüllüsü"ne bir tür başarı sarhoşluğu/rehaveti getirdi. Ve hala dünyanın en pahalı pasaportunu kullandığımız gerçeğini unutmuş görünüyorlar. İmza kampanyası bu gerçekle de bizi tekrar yüzleştireceği için oldukça önemli bir etkinlik olacak.
Basında son zamanlarda "vize" sorunu konusunda daha fazla yazı çıkmaya başladı. Özellikle "seyahat özgürlüğü gönüllüleri"nden Ufuk Yünlü ve Onur İnal bu konuyu da basın düzeyinde de ilgiyle takip ediyorlar. Birçok gazeteciye bu konuya karşı duyarlılığımızı iletiyorlar.
Vize, hem harçlar, hem istenen anlamsız belge ve bürokrasisi, ama en çok "eziyet" ve insanlık dışı muamele boyutuyla yurtdışına gitmek isteyen tüm yurttaşlarımızın başının belalısı. Üstelik devlet bu konuda ciddi bir ilerleme bi tülü sağlayamadı, AB ülkelerinin hukuksuz vize uygulamalarına somut bir mücadele başlatılamadı.
2-3 aydır bana ulaşan mesajların büyük bir çoğunluğu "seyahat özgürlüğü gönüllüleri"nin vize konusunda da bir mücadele başlatmaları yönünde...

Uzun yıllardır süren bu eşitsizlik, hem vatandaşlar arasında ciddi bir ayrımcılık yaratıyor hem de bu pasaport sahiplerini, yani temelde duyarlılığı daha yüksek olması gereken bürokratları pasaport sorunu karşısında kayıtsız ve duyarsız hale getiriyor.
Yeşil pasaport, bir "eşitsizlik" belgesidir. Anayasa'nın açık seçik çiğnenmesidir. Devletin kendi yurttaşları arasında ayrımcılık yapmasıdır. Çözemediği vize sorununu, belli bir kitleye imtiyaz sağlayarak "çözmüş gibi yapması", kendini aldatmasıdır. Hizmet pasaportunun olduğu bir ülkede, yeşil pasaportun hiç bir haklı gerekçesi ve bahanesi olamaz.
Seyahat özgürlüğü gönüllüleri olarak, bundan böyle mücadele alanımızı daha da genişleteceğiz.
Ancak ilk hedefimizden henüz şaşmamalıyız. Dünyanın en pahalı pasaportunu, dünya ortalaması olan 50 dolar seviyesine indirmesi için devlete/hükümete, sorunu/çözümü duyurmak. Toplumsal farkındalığı artırmak için hala almamız gereken ciddi bir yol var.
"Seyahat özgürlüğü"nün temel bir insan hakkı olduğu konusunda neredeyse hiç olmayan bir bilinç düzeyi ile hareket etmek zorunda kalıyoruz. Bırakın sıradan yurttaşlarımızı, birçok etkili yetkili kişi bile bu "Anayasal hak" konusunda bilgisiz.
Son referandumda oylanacak Anayasal değişikliklerden birinin yine "seyahat özgürlüğü" kapsamında olduğunun da çok az kişi farkında.
Kısacası, "seyahat özgürlüğü" Türkiye'de birçok özgürlük alanı içinde en çok ihmal edilenlerden biri. Haklar ve özgürlükler rejimi konusunda çok geriden geldiğimiz açık, ama bu bir bahaneye dönüşmemeli, sadece gerçeğin farkında olmamız için bunları hatırlatıyorum...