3 Kasım 2014 Pazartesi

Pasaport Zammına HAYIR!


Pasaportlara yine "otomatik" zam geliyor: %10.11

534 lira olan 10 yıllık pasaport 590 lira olacak, üstelik zam oranını Bakanlar Kurulu'nun %50 artırma yetkisi de var.

Kamu otoritesi Anayasal bir hak olan seyahat özgürlüğümüzü hiçe saymayı sürdürüyor. Değerli kağıt statüsünde tuttuğu pasaportların harç oranlarındaki artışı "yeniden değerleme" oranında otomatiğe bağladığı için dünyada her yıl zamlanan tek pasaport Türk pasaportu.

Açık bir biçimde yurttaşlarına yurt dışına gitme demektir bu!

Bir yandan dünyadaki birçok ülkeyle vizeleri kaldırmaya çalışan diğer yandan yurttaşlarının yurt dışına çıkmamaları için elinden geleni ardına koymayan bir hükümet... Bu çelişkili politikaları açıklayacak bir hükümet yetkilisi arıyoruz.

Dünyanın en pahalı paspaortu biz de, dünyada yurttaşlarına yurtdışı çıkış harcı uygulayan tek ülke Türkiye, çocuklara, gençlere, yaşlılara dünyada birçok ülke pasaport ücretlerinde indirim ve kolaylıklar sağlarken bunların hiçbirini uygulamayan da Türkiye...

Artık kim nasıl anlatacak bilemiyorum, 4 yıldır hemen her mecrada anlatmaya çalışıyoruz, devlet vermek zorunda olduğu bir kimlik belgesi için böylesine fahiş bir ücreti yurttaşlarından isteyemez. Onun Anayasal hakkının kullanımını, seyahat özgürlüğünü, yurt dışına çıkışını engelleyecek boyutta bir ücret ve zam politikasıyla #pasaportların ücretlerini keyfi bir biçimde belirleyemez.

Devlet, bizlerin birer "müşteri" değil yurttaş olduğumuz gerçeğini göz ardı eder gibi, sattığı bir "mala" istediği fiyatı uygulayan Tüccar gibi davranamaz.

Herkesi, tüm Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri'ni, tüm yurttaşlarımızı Anayasal haklarına sahip çıkmaya, sosyal medyada ve tüm mecralarda #PasaportZammınaHAYIR! demeye çağırıyoruz.

YETER ARTIK!

22 Ekim 2014 Çarşamba

Dünyanın En Pahalı Pasaportu İnfografiklerde!

Uzun yıllardır T.C pasaportu dünyanın en pahalı pasaportu. Artık açık ara netleşen bu durum seyahat, pasaport, vize gibi konularda infografik yapan birçok kuruluşun da işlediği temalardan birine dönüştü. 

Her yıl otomatik zam gelen dünyadaki tek pasaport olan T.C pasaportu bu özelliği ile "en pahalı" olma rekorunu hiçbir zaman elinden bırakmıyor. Bu yıl başında da tekrar zam gelecek olan pasaport, şu anda 534 liraya satılıyor. 10 yıllık biyometrik/elektronik pasaport (ki Avrupa Birliği Komisyonu bugün pasaportumuzun biyometrik ve güvenli olmadığı yönünde bir rapor yayınladı) tüm dünyada ortalama 60 dolar seviyesinde, en ucuz pasaport ise bir Afrika ülkesi olan Swaziland'ın pasaportu 7 lira. (Yedi lira :)

Skayscanner tarafından bu ay yayınlanan infografik şu bilgilerden oluşuyor:

15 Ekim 2014 Çarşamba

EBOLA'DAN NASIL KORUNURUM?

Batı Afrika’da ortaya çıkıp adım adım Avrupa’ya ve ABD’ye ulaşan ebola hastalığı herkesi korkutuyor. % 50-90 ölüm oranıyla ürküten hastalık nedeniyle havalimanlarında alarm verildi. Ancak yüksek ateş kontrolünden geçip ABD’ye giren bir yolcu eboladan öldü. Korumalı giysi giymiş bir İspanyol hemşire ve ABD'li sağlık görevlisine virüs bulaştı. Bu durum kafaları karıştırdı.

Kendisi veya yakınları uluslararası havayollarında, turizm sektöründe çalışanlar, sık sık hastalığın görüldüğü ülkelere gidip gelenler, sağlık görevlileri veya herhangi bir şekilde virüsle temas etme olasılığı olanlar nasıl korunacak? Herkesin kafasında birçok soru var.
İşte yanıtları:

EBOLA NASIL YAYILIYOR?
Ebola virüsü hastalığın ileri aşamalarında olan kişilerin vücut sıvıları aracılığıyla bulaşıyor. Kan, dışkı ve kusmuk hastalığı en riskli sıvılar. Hastalığın ileri aşamalarında bu sıvıların çok küçük bir zerresi bile virüsü bulaştırabiliyor. Ancak eline kan bulaşmış bir sağlık görevlisi bile ellerini su ve sabunla yıkadığında hastalanmazken virüs bulaşmış eliyle ağzına, gözlerine veya burnuna dokunanlar veya elinde kesik-çizik bulunanlar risk altında.

BELİRTİLERİ NELER? 
Belirtiler genellikle 5-7 gün içinde ortaya çıkıyor, ama bu süre bazen 21 günü bulabiliyor. İlk belirtiler baş ağrısı, eklem ve kas ağrısı, boğazda tahriş ve halsizlik. İlk belirtiler gribi andırıyor. Ancak daha sonra ishal, kusma, kaşıntı ve karın ağrısı ekleniyor. Böbrekler ve karaciğer duruyor. Hastada iç kanama başlıyor, ileri aşamalarda hastanın kulağından, ağzından ve gözünden kan geliyor.

VÜCUT SIVILARI DERKEN VİRÜS TER YOLUYLA MESELA JİMNASTİK SALONUNDAN BULAŞABİLİR Mİ?
Hayır. Kaslarda mecalsizlik, ateş gibi semptomlar geliştirmiş bir ebola hastasının jimnastik salonuna gitmesi mümkün değil; bu semptomlar gelişmeden önce de virüsü taşıyan kişinin bunu başkalarına da bulaştırmaya başlamadığı belirtiliyor. Ayrıca terin yüksek miktarda virüs içermediği düşünülüyor.

TÜKÜRÜKLE BULAŞIR MI?
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre hastalığın en ileri aşamalarında tükürük hatta gözyaşı bile virüs riski taşıyor. Ancak bu konuda yapılan araştırmalardaki sonuçlar birbirini tutmuyor. Ancak virüse anne sütünde de rastlandı.

KLOZETTEN EBOLA KAPABİLİR MİYİM?
Evet. Ebola hastasının dışkısı gerçekten tehlikeli ve virüs idrarda da bulunuyor. Ancak virüs taşıyan hasta kişiler genellikle hastanede veya evlerinde tedavi altında olduğu için, şimdilik genel tuvaletler riskli görülmüyor.

CİNSEL YOLLA BULAŞIR MI?
Evet. Üstelik hastalığı atlatıp iyileşmiş kişilerin semeninde, 90 gün sonrasında bile ebola virüsüne rastlandı.

BİR EBOLA HASTASININ TAŞINDIĞI TAKSİDEN VİRÜS BULAŞABİLİR Mİ?
Taksideki hastanın kanı veya kusmuğu koltuğa bulaşmışsa daha sonra aynı taksiyi kullanan kişiler, eğer bedenlerinde yara-kesik varsa veya koltuğa dokunduktan sonra yüzlerine dokunurlarsa virüs kapabilirler. Ebola hastası kişilerin kullandığı taksiler bu nedenle dezenfekte edilmeli.

EBOLA HASTASI BİR KİŞİNİN DOKUNDUĞU KAPI KOLUNDAN VİRÜS KAPABİLİR MİYİM? Evet. Eğer kapı koluna kusmuk, kan veya dışkı bulaştıysa bulaşabilir.

TREN YOLU İSTASYONU, OKUL VE DİĞER KAMUSAL ALANLARDA BULAŞMAYA KARŞI NE YAPILABİLİR?
İngiltere’de bulaşmayı önlemek için sıkı prosedürler geliştirilmiş durumda. Buna göre kan, kusmuk veya dışkıyla gözle görünür şekilde kirlenmiş yerler, tuvaletler ve çok sayıda kişinin dokunabileceği telefon, kapı kolu gibi yüzeyler kullan at kağıtlarla silinip deterjan ve sabunla yıkanıp kurulanmalı. Temizlik işlemini yapanlar uzun kollu gömlek, tek kullanımlık eldiven, kapalı ayakkabı giymeli, paçalar çorapların içine sokularak sürtünme riski engellenmeli. Temizlik işiyle uğraşanlar vücutlarındaki tüm kesik ve çizikleri yara bandıyla kapatmış olmalı. Ancak İngiltere’deki prosedüre göre ebola hastasının sadece içinden geçip gittiği koridor ve salonlarda bu tür bir temizliğe gerek görülmüyor.

VİRÜS NE KADAR SÜRE YAŞAR?
Virüs oldukça kırılgan yapıya sahip. Güneşin UV ışınları, yüksek ısı (ki Afrika’da oldukça yardımcı oldu), sabunlu su ve alkollü jel gibi dezenfektanlarla kolayca yok edilebiliyor. Ancak bolca vücut sıvısı içinde serince bir yerde kaldığında, virüs bir kaç gün canlı kalabiliyor.

YİYECEKLER GÜVENLİ Mİ? 
Pişmişse, evet. Pişirme işlemi sırasında virüs etkisiz hale geliyor. Ancak pişmemiş av etleri risk.

HAVA YOLUYLA BULAŞIR MI, MASKE TAKMAK GEREKİR Mİ? 
Hayır. Bu konudaki tüm spekülasyonlara rağmen BM Ebola Misyonu’nın ayrıntılı araştırmalarına göre virüs hava yoluyla bulaşmıyor. Ebola hastalarında da sıkça öksürme ve hapşırma görülmüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nden yapılan açıklamada da ebola salgını sırasında elde edilen verilerin, tüberküloz, su çiçeği, kızamık gibi havayoluyla bulaşan bakteri ve virüslerle benzerlik göstermediği belirtildi.

BİRİSİ YÜZÜME ÖKSÜRÜR VEYA HAPŞIŞIRSA...
Teorik olarak ileri derecede ebola hastası bir kişinin başka bir kişiden başka bir kişinin doğrudan yüzüne çok sayıda damlacık gelmesi bir risk. Ancak genellikle bu durumdaki kişiler ya hastalar ya da sağlık görevlileri ve onların da maske takmaları bekleniyor.

VİRÜS MUTASYON GEÇİREBİLİR Mİ, BULAŞMA YOLLARI DEĞİŞEBİLİR Mİ?
Bütün virüsler mutasyon geçirebiliyor ancak bilim insanları, mutasyon geçirse bile bulaşma yollarının değişmediğini söylüyor, kaldı ki ebola örneğinde de virüsün bulaşma yolunun değiştiğine dair bir kanıt bulunmuyor.


UZAY KIYAFETİNİ ANDIRAN KIYAFETLERE BÜRÜNMÜŞ SAĞLIK GÖREVLİLERİNE BİLE VİRÜS NASIL BULAŞABİLİYOR?
Bu giysiler ancak doğru kullanıldıklarında işe yarıyor. Bu yüzden giyilmeleri çıkarmaları, eldivenlerin nasıl kullanılacağına dair ayrıntılı prosedürler var.

HAVALİMANLARINDAKİ TARAYICILAR VİRÜS TAŞIYICISI İNSANLARIN ÜLKEYE GİRİŞİNİ ENGELLEYEBİLİR Mİ?
Hayır. Tarayıcılar yüksek vücut ısısını ölçüyor. Ve yüksek ateşin eboladan başka soğuk algınlığından menopoza kadar pek çok gerekçesi olabilir. Bu durumda yüksek ateşi olan herkese ebola testi uygulanması gerekiyor. En önemlisi virüs taşıyıcı insanların çoğu, ateşleri yükselmeden önce ülke değiştirmiş olabilir (ABD örneğinde olduğu gibi), bu durumda bu kişilerin ebola taşıyıcısı olup olmadığını anlamak mümkün görünmüyor. 

Kaynak: Guardian Gazetesi'nden Radikal gazetesi çevirdi.

9 Ekim 2014 Perşembe

EBOLA Geliyorum diyor!

Ebola şu anda dünyayı tehdit eden en tehlikeli virüs ve hastalık. Çünkü hastalığın bilinen bir tedavisi yok. Hastalığın ölüm oranı yüksek, genellikle virüsle enfekte olanların % 50 ila %90 arasında ölüyor. Aşı geliştirme çalışmaları sürmekte, ancak henüz mevcut bir aşı bulunmamaktadır.

Bu blogda yer vermemizin sebebi ise artık tüm dünya için tehdit oluşturacak bir düzeye gittikçe yaklaşması ve Türkiye'de henüz bununla ilgili ciddi bir önlemin alınmadığı ya da kriz yönetimine dayalı bir çalışma yapılmadığı inancı. 

THY ile riskli ülkelerden ülkemize gelen şüpheli hastalara yapılan muameleler ve THY'nin bu riskli ülkelere ve/veya komşularına direkt uçuşlarını hala (ısrarla) sürdürmesi aslında kaygılarımızı artıracak boyutta.

Yetkilileri bu konuda önlem almaya, hazırlıklı olmaya kamuoyunda farkındalık yaratarak toplumsal duyarlılığı yükseltmeye çalışmalıyız. Yaklaşık 6 aydır Twitter (@seyahatozgurluk) hesabımızdan bu konudaki gelişmeleri ayrıntılı olarak ve düzenli bir biçimde paylaşıyoruz. Virüs hem doğrudan tüm gezginleri, seyahatseverleri, turistleri ve #seyahatözgürlüğü nü tehdit ediyor hem de artık bu boyutu çoktan aşarak tüm insanlık için ciddi bir tehdide dönüştü. 

2014 Batı Afrika Ebola Salgını, Gine, Sierra Leone , Liberya'yı kasıp kavuruyor ve büyük oranda Nijerya'yı çevre ülkeleri de etkileyecek. Ancak bu sefer Afrika dışında ABD ve İspanya'da da vakalar görüldü. Sierre Leone'den bir Norveçli doktor da ülkesine götürüldü ve orada tedavi görüyor.



Özellikle İspanya'da yaşananlar ibretlik! 

Ebola hastası İspanyol rahip Manuel Garcia Viejo'yu tedavi ettiği sırada Madridli hemşire Teresa Romero'ya virüs bulaştığının tespit edilmesinin ardından İspanya'da tam bir panik havası hakim. Sadece Madrid'de, hemşirenin kocası ve yakın zamanda Nijerya'ya gitmiş olan bir mühendis karantinaya alınırken 52 kişi de gözlem altında tutuluyor.  Ayrıntıları şu haberden okuyabilirsiniz: Tıklayın.

Yapmamız gereken basit: Bu salgın ülkemize gelmeden, kim nasıl bir önlem aldı, kimlerin ne rolü olacak, bizi bu salgından nasıl korumayı düşünüyorsunuz sorularını her mecrada başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere tüm yetkililere sormak ve yanıt aramak...

Bu işe yarar mı? Yarar!

Belki çoğunuzun haberi yok, ama THY ilk Ebola şüphelisine yaptığı muameleden sonra gösterilen tepkilerle kendine çeki düzen verdi. Ama bunun hastane bölümü ne durumda, ne yapılıyor, nasıl yapılacak bilemiyoruz. Çünkü salgın olasılığı nasıl yayıldığı konusunda ciddi şüpheler var. Aşağıdaki resimler tepki öncesi ve sonrası THY'nin neler yaptığını size net bir biçimde gösteriyor.


Ebola konusunda Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü'nün 3 dilde hazırladığı broşüre ulaşmak için lütfen tıklayın.

20 Ağustos 2014 Çarşamba

Bir İstanbul Metrosu Hayali...


Gökhan Pişkin bloğunda İstanbul Metrosu ile ilgili hayallerini paylaşmış, biz de onun izniyle birçok bölümünü paylaştığımız bu fikirlerden sizi haberdar edelim dedik:

Geçenlerde "Bir tasarımcı olarak İstanbul'un metro haritası beni uzun zamandır rahatsız ediyordu" diye başlayan bir yazı okudum. Özetle Bertan Kılıçcıoğlu isimli bir tasarımcı, İstanbul metro haritasının tasarımından haklı olarak bunalmış ve derli toplu olarak yenisini yapmış.

Hatların abuk sabukluğundan, plansız programsız yapılmışlığından bunalmışım uzun süredir; bari ben de bir mühendis olarak hatları yenileyeyim dedim, bunaldım karaladım bir şeyler (Yukarıda bahsettiğim düzeltilmiş haritayı kullanarak)...

Örneklendireyim:
Ben Etiler'de oturuyorum. 2015'te evin yakınından metro geçecek. Sağda solda "Etiler-Kadıköy 45 dakika..." şeklinde reklamı yapılıyor. Yahu, boş trafikte arabayla 15 dakikada gideceğin yer metro ile 45 dakika olur mu hiç? 15 km.lik yol dört ayrı hat kullanılarak gidilir mi? Bu kafayla toplu taşıma kullanımını özendiremezsin ki...
("Etiler-Kadıköy" sadece bir örnek, herkes onlarca benzer örnek kolaylıkla bulabilir)


Dört hat demek, üç kez aktarma demek; aktarma dediğin de öyle kolay değil, her aktarmada anasının nikahı kadar mesafe yürümek gerek. Mesela Şişhane durağında inip yüzeye çıkmak 10 dakika filan. Bazen şüphe ediyorum aslında Taksim'de indiriyorlar, aşağıdan Şişhane'ye yürütüyorlar diye. Sirkeci Marmaray durağı var mesela, boğazı aşağıdan yürüyerek geçiyorsun sanki. Tren hattı için boşa uğraşmışlar resmen, girişi deniz kıyısından versen, o kadar yürümeyle karşıdan çıkarsın zaten. Hacıosman metrosu desen, yerin yedi kat dibinde; Yeni Zelanda'ya sınır kapısı açsan açılır...



yazının devamı için lütfen TIKLAYIN!

13 Ağustos 2014 Çarşamba

Proust ve Camus'den "yolculuk" için...

"Tek gerçek yolculuk aynı gözlerle, yüz değişik ülkeyi dolaşmak değil; aynı ülkeyi, yüz değişik gözle görebilmektir…" ~ Marcel Proust


                    "Yolculuk bizi kendimize geri getirir." ~ Albert Camus

26 Temmuz 2014 Cumartesi

İBB 1. Derece Afet-Acil Ulaşım Yollarının Otopark olduğunu kabul etti.

"İstanbul'daki 1.Derece Afet-Acil Ulaşım Yolları otopark oldu." başlığı ile Hürriyet gazetesinde bir haber yapıldı.

Bu haberin doğru olup olmadığını 28 mayıs tarihinde İBB Beyaz masaya sorduk. 26 Temmuz günü yanıt geldi. 
Evet 2 ay sonra da olsa yanıt geldi. Ve haberi doğrulayan bir yanıttı bu. 

Yani, "1999 depremlerinin ardından İstanbul’daki 562 cadde ve sokak ‘1.Derece Afet-Acil Ulaşım Yolu" ilan edilmişti. İBB'nin yanıtına göre "artan araç sayısı, otopark sıkıntısı, uzun süreli parklanma, ikinci sıraya araç çekme, vale-değnekçi gerçeği bu alanların kontrolünü imkansız kıldı." Bu yolların birçoğuna artık araçlar park ediyor. Aşağıda gelen yanıtın tümü yer alıyor.

Artık merak konusu olan İstanbul'da hiç "Afet-acil ulaşım yolu" kaldı mı?


3 Haziran 2014 Salı

Neden 00:00'dan Sonra Metro,Tramvay,Marmaray istiyoruz?

“00:00'dan Sonra Metro,Tramvay,Marmaray istiyoruz!” #İstanbulUlaşım adıyla Change org. Sitesinde bir imza kampanyası başlatıldı.

Sayın Cenk Bilge’nin başlattığı bu imza kampanyasını Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri olarak destekliyor, İstanbul Ulaşım A.Ş.'nin ve bu konuda yetkili olan diğer mercilerin yurttaşlarımızın bu haklı taleplerini dikkate almasını, harekete geçmesini istiyoruz.

Seyahat Özgürlüğü Anayasal ve temel bir insan hakkıdır. Devlet ve yerel kamu otoriteleri bu hakkın kullanımını kolaylaştırmak ve yaygınlaştırılmasını sağlamak zorundadır. Toplu taşıma araçlarının gece geç saatlerde de yurttaşların kullanımına sunulması bu haktan tüm bireylerin yararlanmasına yardımcı olacaktır. 



İmza Kampanyası çerçevesinde gece saat 12’den sonra “Metro, Tramvay ve Marmaray” isteyen İstanbullular taleplerini imza kampanyası sitesinde birçok biçimde gerekçelendirmiş, bunları derledik yetkililerin ve kamuoyunun dikkatine sunuyoruz:

Neden “00:00'dan Sonra Metro,Tramvay,Marmaray istiyoruz”?

· Taksi'ye verecek param yok.

· Bu uygulama sadece ulaşımı ve gezme özgürlüğünü kolaylaştırmayacak. Emin olabilirsiniz ki alkollü araç kullanımında da belli oranda düşüş olacaktır

· 12 de evime dönmek zorunda kalmamak için. Sürekli taksi kullanmaktan bıktım. 12 den sonra çalışmayan metro nun olmaması çok saçma ve gerilik bence. 16-17 milyon insanın yaşadığı istanbul da 24 saat bile az. 25 saat çalışmalı :)

· Ulaşım haktır

· Toplu taşıma geceleri de ihtiyaç duyulan bir hizmet, İstanbul gibi gece de yaşanan ve büyük bir şehirde.

· İnsanlar işlerini, eğlencelerini, buluşmalarını yarıda bölmesin diye.

· Geceler özgür olsun diye.

· Özel araçları olmayan kişilerde geceleri istanbul’da istedikleri mekanlara ekonomik bir şekilde seyahat edebilmeli. İşte bu yüzden bu kampanyaya destek veriyorum

· gece ulaşım 7den 70e herkes için bir problem.sadece eğlenen gençler olarak algılamayan, bu ülkede gecelere kadar çalışan insanlar da var!

· Marmaray'ın muhatabı Ulaşım AŞ değil, isterseniz onu silin basit bir yanıtla geçiştirmesinler tüm imzaları. Marmaray için ayrı kampanya açarız.

· gece geç saat uçakları, aktarmalı yolculuklar sonrası taksiye yüksek meblağlar ödemek...

· 24 saat olmalıdır

· insanların gece 12 den sonra da ulaşıma ihtiyaçları var!!

· 00.00'dan sonra ulaşımda yaşanan zorluklar için güzel bir çözüm olduğunu düşünüyorum.

· 24 saat aktif olan bir şehirde yaşayan insanlar olarak ulaşım koşullarının da şehir'e uygun olmasını talep ediyoruzFormun Altı

· "geceye övülesidir"

· gece dönüşler bu kadar sıkıntı olmamalı diye düşünüyorum

· İş, Eğlence ve dost ziyaretleri için..

· ulasim ozgurlugu

· geç saatlerde insanların eve dönme çilesi olmasın

· Ulaşım sıkıntısı çekmek istemiyorum.

· altımda arabam yok cebimde taksiye verecek o kadar param yok

· metro saat 00.00 dan sonra olmalı ben öğrenciyim akşma derslerim oluyo anadolu yakasında okulum gidip gelmem sıkıntı oluyor.

· İstanbul'da eğitim gören bir öğrenci için 00.00'dan sonra yolda kalmak bir eziyet olmaktadır. Gerek maddi gerekse manevi açıdan oldukça zorlamaktadır.

· En azından gece 2'ye kadar sefer olmalı...

· Evime dönemiyorum.

· Böyle büyük şehirlerde 24 saat olması gerekli.

· yaşamsal bir konu ulaşım. İstanbul’un bir yerinden bir yerine 2.5 saat metrosuz. sokakta kaldınız mı yandınız

· geceleyin arkadaşlarıma gidebilmek için

· Ulaşım haktır, gece işten çıkınca taksiye binmek zorunda bırakılmak istemiyorum .

· Ulaşım her saat gerekli çünkü

· to use Istanbul's night live.

· Gittiğim yerde saat endişesi yaşamamalıyım ve bu aracıyla yolculuk yapanların toplu taşımayı tercih etmelerini sağlayarak trafik sorununu giderebilir.

· ULAŞIM LAZIM BAŞKANIM

· çünkü geceleri insanlar evlerine gitmeliler.

· iş yeri çalışma saatleri için

· gece çalışıyorum iş çıkış saati 23.50 toplu taşıma bulamıyorum.

· çünkü kolaylıkla evime ulaşmak istiyorum.günün her saatinde

· 00:00 dan sonrada işlerimiz olabiliyor.

· Her gece çıktığımda taksiye para vermek zorunda mıyım ?

· özgür ulaşım

· Eve gidemiyorum ben :(

· Gece saatlerinde insanların bu ulaşım hatlarından faydalanarak istedikleri yere ulaşamaması bence bir insanın ulaşım, yer değiştirme özgürlüklerinin önünde olan bir engeldir.

· metropol'de ulaşım 24 saat olmalı

· Binlerce hizmet sektörü çalışanı sadece taksi kullanmak zorunda kalmamalı.

· işten eve dönüşümün kolaylaşmasını istiyorum

· gece 00:00'dan sonra özel aracımız yada cebimizde yüklü miktarda paramız yoksa dışarda olmamız yasaklanmış durumda. Metro ve tramvay hizmetlerinin 00:00'dan sonra yapılmasını bir İstanbullu olarak talep ediyorum.

· gece ulaşım aracı kullanmak istiyorum. öğrenciyim ve taksiye vercek param yok :)

· daha uzun geceler için...

· hakkının halkın sınırlı saatler içinde seyahat etmesini indirgemek uşaşım hakkına dolaylı olarak kısıtlamaktır. çalışan kesim için en azından hafta sonları böyle bir hizmetin yapılması geç kalınmış bir süreçtir. benzer uygulamalar gelişmiş batı ülkelerinde mevcut olup, çoğu avrupa ülkesi yerel yönetimleri halkın bu isteklerini haklı bulmuş ve uygulamaya geçmiştir. benzer uygulamanın yetkililerimiz tarafından iyi bir şekilde planlanıp halkın hizmetine sunmasını talep ediyoruz

· çözülmesi zor olmayan bir problem olduğu için

· Evime ulaşımımı sağlayan kadıköy kartal metrosu 12'den sonra kapanıyor. ve metrobüsten mahalleye olan tüm bağlantımı kesiyor. metropol bir şehirde 12'de metronun kapanmasının hiçbir açıklaması olamaz.

· Böyle büyük bir şehirde, her dakika hayat olan bir şehirde gece yarısı bir yere gidememek ceza gibi.

· ulaşım kalmaz erken cıkalım derdini cekmek istemiyorum plz

· geceleri de istanbulun daha canlı ve güvenilir olması için...

· kapalı olmamalı bence de

· Toplu taşıma geceleri de ihtiyaç duyulan bir hizmet, İstanbul gibi gece de yaşanan ve büyük bir şehirde.

· ozgurluk için

· Ailem çalıştıgından dolayı kardeşlerim rahatsızlandıgı zaman kolaylıkla götürebilmem için maddi açıdan ..

· evimize her saat ulaşabilmeliyiz en azın dan merkezi noktalara ulaşım sağlanmalı

· yerine getirilmesi gereken bir talep

· Vergilerimiz en azından bizim adımıza kullanılsın. 12 den sonra taksi parası herkes veremiyor maalesef sevdigim ülkesinde

· Her ayın en az bir haftasını gece geç saatlere kadar ofisimde çalışarak geçiriyorum. Taksiye mecbur kalmak istemiyorum.

· ULAŞIMDA COK CİDDİ SIKINTILAR ÇEKİYORUZ. HİÇBİRYERE GECE GİDEMİYORUZ ARACIMIZ OLMADIĞI İÇİN. MÜMKÜNSE BELEDİYTE OTOBÜSLERİDE SABAHA KADAR ÇALIŞSIN

· yaşamı kıstlamayın

· hayat evde değil sokak'ta güzel

· Cok hakli bir talep. sefer sıklıgı azaltılıp devam edebilir. Metrobus yapiliyorsa onlar da yapilir

· Metropol dedikleri bir şehir için bu durum kabul edilebilir değil. İstanbul içi ulaşım kaynağı sadece metrobüs de değil. hem daha fazla işçi çalıştırıp, vardiyali bir şekilde işsizliğe katkısı da olur.

· İstanbul gibi bir metropol şehirde gece saatlerinde toplu taşımanın çalışmaması çok saçmadır. En azından diğer ülkelerde olduğu gibi gece otobüsü seferleri yapılabilir.

· 24 saat yaşayan bir şehirde, 24 saat ulaşım olması için..

· Yoğunluğa bağlı olarak yarım saat veya 1 saat aralıklarla olması istanbula yakışır.

· dünyanın metropolleri arasında gösterilen İstanbul un gece 00.00 dan sonra ulaşım ağı çöküyor bu hem İstanbul halkı hemde şehre gelen turistler için çok kötü bir şey

· Özgürlükler kısıtlı değil ise metro seferlerini arttırarak bunu ispat edin !

· İstanbul gibi bir şehirde bu şart çünkü

· Gece gezmek bizim de hakkımız

· Havalimanı'nda sürekli işim var ve otobüs çok pahalı! /Havaş

· Evim karşıda

· Bİr gün gece yarısı geldiğimde yollarda kalmak yada taksiye yüklüce para vermek istemiyorum

· Gece de çalışıyorum.

· 24 saat ulaşım olmalı hastası olan cebinde parası olmayan ne yapacak 12 de ulaşımın durdurulması saçmalık

· zorluklardan sebep asgari ücretle de çalışıp bol param olmadığına göre toplu ulaşımın geç saatlere kadar çalışması gerekli diye..

· Ulaşım ve ulaşım güvenliğinin her an sağlanabiliyor olması hem olması gereken hem de sosyal devlet tarafından devam ettirilmesi, korunması gereken bir görevdir.

22 Mayıs 2014 Perşembe

Sivil Sesler Buluşması SOMA Basın Açıklaması


Geçen hafta katıldığımız Sivil Sesler Buluşması'nda Soma'da yaşanan katliam üzerine bir basın Açıklaması yapıldı. Biz de buluşmanın düzenleyicisi STGM'nin moderatörlüğünde bir forum düzenleyerek oluşturduğumuz bu basın açıklamasına "Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri" olarak imza attık.

Basına ve Kamuoyuna;

Sivil Toplum Geliştirme Merkezi’nce 15-16 Mayıs 2014 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilen “Sivil Sesler” buluşmasında bir araya gelen biz aşağıda imzası olan sivil toplum örgütleri, 13 Mayıs Salı günü Soma’da kömür madeninde meydana gelen ve son derece büyük bir üzüntü yaratan felaketi düzenlemiş olduğumuz bir forumla tartışarak aşağıdaki hususları kamuoyu ile paylaşmayı uygun gördük;

- Acımızın büyük olduğunu bir kere daha vurgulayarak,

- Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Sözleşmeleri’nden, BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’nden, Avrupa Sosyal Şartı’ndan kaynaklanan yükümlülüklerini hatırlarak,

- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin uluslararası düzeyde kabul gören insan haklarına saygı duymak, korumak ve bu konudaki yükümlülüklerini yerine getirmekle sorumlu olduğunu belirterek,

- Konuyla ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin başta Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 176 numaralı "Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi" ni ve Avrupa Sosyal Şartı’na Toplu Şikayet Usulünü getiren Ek Protokolü dahil olmak üzere, henüz onaylamadığı uluslararası insan hakları sözleşmelerini ivedilikle onaylaması ve koyduğu çekinceleri kaldırması gerektiğini belirterek,

- Soma’da yaşanan felaketle ilgili olarak resmi açıklamalarla bölgeden gelen resmi olmayan açıklamalar arasında, kamuoyunun vicdanını son derece rahatsız edecek şekilde, büyük çelişkiler olduğuna işaret ederek,

- Felaket sonrasında, Somalı emekçilerin ve ülkemizin dört bir yanındaki duyarlı insanların demokratik protestolarına karşı gösterilen acımasız şiddet tavrını kınadığımızı bildirerek,

- İşyerlerinde yaşananlar sonucunda ölen işçilerin sayısına bakılmaksızın, her türlü yaşam kaybını eşit şekilde önemsediğimizi belirterek,

- Ülkemizde yaygınlaşan cezasızlık pratiğine karşı adalet arayışımızın kolektif sorumluluğumuz olduğunun altını çizerek,

- Sivil Toplum Örgütleri olarak temel haklar ve özgürlükler konusunda sendikalarla işbirliği yapmaya hazır olduğumuzu ifade ederek,
Felaketin mağdurlarına yönelik etkin bir giderim sağlanmasını ve sorumluların derhal bağımsız ve tarafsız bir soruşturma ile adalet önüne çıkartılmasını ve aşağıdaki konuların ivedilikle açıklığa kavuşturulmasını talep ediyoruz;

- Mevcut haliyle kayıtlı olup halen maden ocağında kalan işçi sayısı kaçtır?

- Maden ocağında kayıt dışı kaçak işçi çalıştırılmış mıdır?

- Kaçak olarak çalıştırılan işçilerin arasında çocuk işçiler mevcut mudur?

- Madeni işleten Soma A.Ş.’nin hukuki konumu nedir? Ruhsat sahibi midir, yoksa taşeron mudur? Eğer Maden’in ruhsatının sahibi olan TKİ ise hukuki sorumlulukları nelerdir?

- Madene yönelik önceki dönemde yapılan denetimlerde herhangi bir usulsüzlük yaşanmış mıdır?

- Maden ocaklarını denetleyen müfettişlerin yeterlilikleri ne şekilde test edilmektedir?

- Kamu adına denetim yapan Teknik nezaretçilerin hizmetlerinin yeterliliği nasıl ölçülmektedir? Ücretlerini maden sahibinden alan denetçilerin hizmetlerinin güvenilirliği nasıl sağlanmaktadır?

- Maden ocaklarında yaşanan kazaların soruşturulması ile ilgili olarak TBMM’ye verilen araştırma önergesi neden reddedilmiştir?

- Madende hayatını kaybeden işçilerin yakınlarına, kendilerine yapılacak sosyal yardımlar karşılığında dava açmamaları konusunda bir muvafakatbelgesi imzalatılmakta mıdır?

- Maden ocağının şu anki sahibi olan şirkete ve maden ocağına yönelik adli ve idari inceleme ve soruşturma başlatıldığı söylenmektedir. Bu sürece konuyla ilgili uzman meslek örgütlerinin, sendikaların ve ilgili diğer sivil toplum örgütlerinin dâhil edilmesi düşünülmekte midir?

- Bundan sonra bu tür kazaların önlenmesi için ne tür tedbirler alınması düşünülmektedir?

- Türkiye’de izinsiz bir şekilde işletilen kaçak maden ocakları kaç tanedir?

- Madencilik sektöründe faaliyet gösteren Soma A.Ş. Soma madeniyle ilgili olarak işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili herhangi bir vergi muafiyetinden yararlanmış mıdır? Bu konuda herhangi kamu fonunu kullanmış mıdır?

- Yaşanan felaket sonucunda ortaya çıkan, özellikle yakınlarını kaybeden kadınlar ve çocuklar göz önünde bulundurarak, ekonomik, sosyal ve psikolojik sorunların giderilmesi için uzun vadeli olarak alınması düşünülen tedbirler nelerdir?

Bu basın bildirisinde ortaya koyduğumuz sorunların ve taleplerin uzun vadede takipçisi olacağımızı belirtiriz:
Adana Kadın Dayanışma Merkezi ve Sığınmaevi Derneği(AKDAM)
Adana Sürdürülebilir Kalkınma Çevre Tüketim Koruma ve Kültür Derneği
AFS Gönüllüleri Derneği
Amid Kent Kültürü ve Kimliğini Geliştirme Derneği
Atölye Deneme Sanat ve Ekolojik Çalışmalar Derneği
Başka Bir Okul Mümkün Derneği - Ankara BBOM Eğitim Kooperatifi
Bilgi Açık Kapı
Buca Engelliler Derneği
Buca Evka-1 Kadın Kültür ve Dayanışma Evi-BEKEV
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil toplum Derneği
Cumaovası Kadın Derneği
Batman Çevre Gönüllüleri Derneği
Çiğdemim Eğitim Çevre ve Dayanışma Derneği
Çiğli Evka 2 Kadın Kültür Evi Derneği-İzmir
Çocuklar Aynı Çatının Altında Derneği-ÇAÇA
Denizli Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi
Denizli Koruyucu Aile Derneği-DEKAD
Dersim Roştîya Asmê LGBTİ Oluşumu
Dijital Düşün Derneği
Doğal Yaşam Derneği
Engelli Bireylere İş ve Meslek Edindirme Derneği
Engelli Kadın Derneği
Göç ve İnsani Yardım Vakfı
Gönüllü Hareketi Derneği
Grup Genç Kahramanlar
Haydi Tut Elimi Derneği
Helsinki Yurttaşlar Derneği
Herkes İçin Mimarlık Derneği
Hun Danışmanlık/ İnsan Hakları Temelli Hukuki ve Stratejik Danışmanlık
Iğdır Ev Eksenli Çalışan Kadınlar Derneği
İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi
İnsan Hakları Derneği-Diyarbakır Şubesi
İnsan Hakları Derneği-Urfa Temsilciliği
Ka.Der-Ankara
Kadın ve Çocuk Hakları Derneği
Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAFFED)
Kalp Ankara Eğitim ve Gençlik Merkezi-(Ankara Oyuncak Kütüphanesi)
Kaos GL Derneği
Kar Toplumsal Dönüşüm Derneği
Kars Homofobi ve Transfobi Karşıtı Platform
Kırıkkale Kadın Platformu Derneği
Kırıkkale Önce Kadın Derneği
Kırmızı Biber Derneği
Mahsus Mahal Derneği
Mavi Kalem Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Derneği
Mavigöl Kadın derneği
Özürlüler Vakfı
Pembe Hayat Derneği
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği-Ankara Şubesi
Psikolojik Danışmanlar Derneği
Puruli Kültür Sanat Derneği
Roman Gençlik Derneği
S.S. Umut Işığı Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi
S.S. Yaşam Kadın Çevre Kültür Ve İşletme Kooperatifi-YAKA-KOOP
S.S.Engelsiz Atölyeler Üretim ve Tüketim Kooperatifi
Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri
Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği-SGDD
Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Derneği
Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği
Sof Dağı Gençlik ve Spor Kulübü Derneği
Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği
Trans Danışma Merkezi Derneği
Türkiye Gençlik Federasyonu
Türkiye Sakatlar Derneği-Gaziantep Şubesi
Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı
Van İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği
Volumeteer Org Social Tools
Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği
Yeşeren Düşler Tüm Engelliler ve Engelli Aileleri Koruma Dayanışma Eğitim Kültür Sanat Derneği

13 Mayıs 2014 Salı

Tüm gezginleri, seyahatseverleri Festivale bekliyoruz!


Sivil Sesler Festivali için logomuzu daha hareketli bir hale getirdik.
Tüm Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri'ni Festivale bekliyoruz. Hem diğer STK'larla tanışacak ve işbirliğini geliştireceğiz, hem kendimizi onlara da ifade etme şansı elde edeceğiz. Daha önce birçok kampanya ile dile getirdiğimiz görüşlerimizi çeşitli broşürlerle, herkese ulaştırabilecek tasarımlarla yeniden hazırladık. Farkındalığı artırmak için şimdi daha donanımlıyız.

Festival için afişler, broşürler, pankartlar, T-Shirt ve şapkalar da hazırladık. 
Tüm gezginleri, seyahatseverleri, Sırtçantalılar Topluluğu üyelerini Ankara ODTÜ Vişnelik tesislerinde gerçekleştirilecek festivale davet ediyoruz.

Özelikle 16 mayıs'ta 12.00-13.00 arasında Bar56 Salonunda gerçekleştireceğimiz "Anayasal Hakkımız Seyahat Özgürlüğümüzü Geri İstiyoruz!" sunumuna herkesi bekliyoruz.
Program için tıklayınız!

7 Mayıs 2014 Çarşamba

Sivil Sesler Festivali'nde Anayasal Hakkımız Seyahat Özgürlüğü'nü Anlatacağız.

15-16 Mayıs tarihlerinde Ankara-ODTÜ'de (Vişnelik) gerçekleşecek olan Sivil Sesler Festivali'nde program netleşti.

Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri olarak "Anayasal Hakkımız Seyahat Özgürlüğü" konusunda bir konuşma ve sunum yapacağız. 16 Mayıs'ta saat 12.00-13.00 arasında Bar56 Saloon'da gerçekleşecek toplantımıza herkesi davet ediyoruz.

Gelin hep birlikte bir temel ve Anayasal insan hakkı olarak seyahat özgürlüğünün Türkiye'de ve dünyada nasıl bir durumda olduğunu birlikte değerlendirelim. Kamu otoritesine yönelik mücadele perspektifimizi birlikte geliştirelim. Haklarımızı koruyalım, kaybettiklerimizi geri alalım.

Pasaport, harçlar ve vizeler konusunda bir yurttaş değil de bir "müşteri" gibi muameleye tabi kılınıyoruz, uzun yıllardır. Artık buna dur demek, modern dünyanın yurttaşlarına doğal olarak sağladığı seyahat özgürlüğü haklarına biz de kavuşmak istiyoruz.

Bazı ülkeler yurttaşlarına tatil için özel kredi bile sunarken T.C. vatandaşları uzun yıllardır dünyanın en pahalı pasaportuna talim ediyor. Her yıl zam yapılan bir kimlik belgesine sahip olan, yurt dışına çıkış harcı ödeyen dünyada tek bir ülke yok.

"Anayasal hakkımız seyahat özgürlüğünü geri istiyoruz" konulu konuşmamızda bütün bu unsurları birlikte ele alacağız.Tek tek irdeleyeceğiz.

Herkesi 15-16 Mayıs'ta ODTÜ'ye bekliyoruz.

Görüşmek üzere...


Sivil Sesler Festivali 2014 from Sivil Toplum Geliştirme Merkezi on Vimeo.

22 Nisan 2014 Salı

Sivil Sesler Festivali'ne katılıyoruz!

Sivil Toplum Geliştirme Merkezi’nin Türkiye’nin birçok yerinden sivil toplum örgütlerinin katılımıyla birlikte organize edeceği 15-16 Mayıs’da Ankara’da gerçekleştirilecek “Sivil Sesler” Festivali'ne biz de katılıyoruz.

Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri ile birlikte 100’e yakın sivil toplum örgütünün stant açacağı festivalde konserler, atölye çalışmaları, paneller, söyleşiler, kısa film/belgesel gösterimleri yapılacak.

2014 yılının teması “Özgürlüğün Değişen Sınırları”...

Tüm Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri'ni, gezginleri, seyahatseverleri, takipçilerimizi Ankara'da ODTÜ'de gerçekleşecek festivale, standımıza bekliyoruz.

Ayrıntıları daha sonra paylaşacağız.

18 Nisan 2014 Cuma

Seyahat insan neler öğretir? (3)

3 yıldır "Seyahat insana neler öğretir?" diye gönüllülerimize, gezginlere, takipçilerimize "Twitter'da" soruyoruz. Bu yıl da katılım yüksek oldu, güzel de yanıtlar geldi.

Bu farklı gözlem ve düşünceleri yine bir blog yazısına dönüştürdüm. Takipçilerimiz seyahatseverler, gezginler seyahatin hayatlarına neler kattığını şöyle paylaştılar:

Hakan Kurt @hakanxurt
aslında Düşman bildiklerimizin düşman olmadığını, korkularımızdan kurtulmanın dayanılmaz hafifliği ve mutluluğunu.

MaideT ‏@maide_t
 #Seyahat Insana dünyayı okumayı öğretir.


Selim Sakin ‏@kaymakamselim
Tunceli'de dağ başında tek başına çadır kurmanın göründüğü kadar korkutucu olmadığını ;)


tutku ‏@dudkuuu
#seyahat insana dünyanın sadece kendi çevrenden ibaret olmadığını öğretir

Yektasays ‏@Yektasays
#seyahat insana zamanın ne kadar yetersiz olduğunu gösterir

Capulnaz ayse ‏@hayatneki2
başka yerler keşfederken aslında insan kendini keşfeder

Kenan Selman Yüce❶❷ ‏@KenanSYuce
#seyahat yapmak bana hem keyif veriyor. Hemde fikirlerime bilgi katıyor

zoe ‏@zoe70zoe
#seyahat insana sorun çözmeyi öğretir



Cagdas ‏@cagdasozt
#seyahat aslında dünyanın çok küçük olup, birbirimize ne kadar benzediğimizi anlamamızdır.

Esra Kaya ‏@Esrakyae
#seyahat etmek özgürleştirir. Nefes aldırır insana. Unutamadığımız anılarımızdır. Değerlidir. Yeni deneyimler kazandırır.


Abdussamed Güçlü ‏@abdussamedgcl
Seyahat edip yeni bir yer, başka bir toplum görmek, ülkemizde "şurda şöyle uygulanıyor" yalanını öğrenmektir.

Yeşim Tuğcu Tekniker ‏@sirtcantamveben
Seyahat insanın ruhunun özgürleşmesini sağlar...

Duygu Cankara ‏@Duygu_dahlia
an'in kiymetini


ziya ‏@ZiyaYapici
aslinda dunyanin sandigimiz kadar tehlikeli olmadigini, önyargilari evde birakmak gerektigini

Barış Kamay ‏@bariskamay
#Seyahat insana birçok şey öğretir ama en önemlisi dünyadaki sınırların aslında ne kadar anlamsız olduğudur.

Mordor ‏@the_smeagal
seyahat kendi ülkeme dıştan bakmamı..Ne kadar sığ bir demokrasde ve cahiliyet döneminde yaşadığımız 'farkındalığını' sağlar

Turna Gezer ‏@turnagezer
#Seyahat insanın kendini keşfetmesini ve ait olduğu yere bır adım daha yaklaşmasını saglar.

Cihan Yörükoğlu ‏@midgard06
tespit geçen sene hatırlamadığım birinden,ama çok sevmiştim "seyahat, ne kadar önyargın varsa hepsini bir bir ödetir."

travellers ‏@Travellersss
Seyahat ettikçe dünyada korumamız gereken pek çok değer olduğunun farkına varırız.

Unuttuklarım varsa ya da yeni gözlem ve düşünceler eklemek isteyenler lütfen "yorum" bölümünden devam etsinler. Herkesin, aklına, eline seyahatine sağlık! :)


14 Ocak 2014 Salı

Avrupa Birliği Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'na Açık Mektup

Mevlüt Çavuşoğlu
Avrupa Birliği Bakanı
Baş Müzakereci

Sayın Bakanım,

Öncelikle yeni görevinizde başarılar dileriz. Bugün bir gazetede "Vatandaşlarımızın sadece %15'inin pasaporta sahip olduğunu düşünürsek, bu konuda ciddi adımlar atmamız gerekiyor." sözünüzü de içeren haberi okuduk.

Biz de bu konunun değindiğiniz gibi çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Ancak bugün size Twitter hesabınızdan da anlatmaya gayret ettiğimiz gibi, vatandaşlarımızın çok küçük bir kesiminin pasaport sahibi olmasının birçok sebebi var. Bunların başında temel bir insan hakkı olan seyahat özgürlüğüne hükümetinizin, uzun zamandır bir temel hak perspektifi dışında yaklaşmasıdır.

Türkiye'nin dünyanın birçok ülkesine karşı yürüttüğü "vizeleri" karşılıklı kaldırma politikası, hatta AB ile yeni imzaladığımız Geri Kabul Anlaşması ile derin çelişkiler barındıran seyahat özgürlüğü uygulamalarına dikkat çekmek istiyoruz.

Doğrudan Bakanlığınızı da ilgilendirdiğini düşündüğümüz bu uygulamalar, sadece vatandaşlarımızın pasaport sahibi olmasını engellemiyor, aynı zamanda yurt içinde ve dışında yaşayan tüm yurttaşlarımızın Anayasal haklarını çiğneyecek boyutlara ulaşmış durumda.

Türkiye'de uzun yıllardır seyahat özgürlüğünü engelleyen başlıca uygulamalar ve hükümetleriniz döneminde de sürdürülen politikalarınız şunlar:
  • Fahiş Pasaport harcı:
    • Dünyanın en pahalı pasaportu olma rekorunu T.C. pasaportu uzun zamandır koruyor: Dünyada ortalama 60 $ seviyesinde Türkiye'de 534 lira! (260$)
  • Otomatik Pasaport Zammı sürüyor:
    • Dünyada sadece Türkiye'de olan otomatik pasaport zammı bu yıl da sürdürüldü. Yıl sonunda %3,93 pasaport ücret ve harçlarına zam yapıldı. Bu oran geçen yıl  %15 olmuştu.
  • Yurt dışı çıkış harcı sürüyor:
    • Yine sadece dünyada Türkiye'de olan 15 liralık yurt dışına çıkış harcı aynen korunuyor.  
  • Çocuklara, gençlere, yaşlılara indirim yok!:
    • Dünyanın bir çok ülkesinde çocuklar ve gençler pasaportlarını %50'ye varan indirimlerle alıyorlar. Türkiye'de 1 yaşındaki bebek bile ebeveyniyle aynı ücreti, 5 yıllık pasaporta 534 lira ödemek zorunda. Dünyada yine birçok ülke yaşlıların yurt dışı seyahatlerini kolaylaştırmak için 65-70 üstüne büyük indirimler uyguluyor.
  • Yeşil Pasaport Ayrımcılığı sürüyor!:
    • Dünyada 3 çeşit Türkiye'de 4 çeşit pasaport var. 4. pasaportun adı Hususi (Yeşil) pasaport, devletin bürokratları ve ailelerine vize ve harç için sağladığı bir imtiyaz. Ancak yaklaşık 1,2 milyon kişinin kullandığı bu imtiyaz yurttaşlar arasında ayrımcılık yaptığı için Anayasa'nın eşitlik ilkesine açık bir şekilde aykırı. 2013'de iş adamlarına verilerek yaygınlaştırılmaya çalışılan bu "imtiyaz" şimdilik durduruldu.
  • Avrupa Birliği haksız "vize" uygulamalarını sürdürüyor:
    • Avrupa Birliği haksız vize uygulamalarını ve yüksek vize harçlarını sürdürüyor. Giriş kapılarında ve konsolosluklardaki kötü muamele ve keyfi vize vermeme tutumunda bir değişiklik yok. Vize işlemlerinde gereksiz bir bürokrasi ve evrak yığını ile insanlar bezdirilmeye, caydırılmaya çalışılıyor.
    • Geri Kabul Antlaşması imzalandı, süreç içinde sonuçlanacak bu antlaşma ile ilgili bir çok koşul, çekince ve itiraz mevcut. Hükümet AB ile 3,5 yıl içinde "vize muafiyeti" uygulamasına geçileceğini ileri sürüyor.
  • Dünya'da hala birçok ülkeye ancak vizeyle gidebiliyoruz:
    • Son yıllarda hükümetin çabası ile birçok ülke ile karşılıklı vizeleri kaldırma, muafiyet uygulamaları arttı. Ancak vizesiz seyahat edebildiğimiz ülke sayısı hala 80 civarında.

Sayın Bakan, yukarıda belirttiğimiz engeller ortadan kaldırılmadıkça, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ülkelerinde "vatandaş değil, "müşteri" muamelesi görmeyi sürdürecek ve temel hakları olan seyahat özgürlüğünden tam anlamıyla yararlanamayacaklardır.

Sayın Çavuşoğlu, eğer gerçekten vatandaşlarımızın daha fazla pasaport sahibi olmalarını ve yurt dışına çıkarak dünyanın kapılarını aralamasını istiyorsanız, öncelikle her vatandaşımızın, ailenin önüne dikilen "maddi" engellerin kalkması için acil adımlar atmalısınız.

En kısa zamanda başta Maliye Bakanı olmak üzere bu sorunların çözümünden doğrudan sorumlu bakanlarımızla bir araya gelebilirsiniz. Ancak yukarıda bahsettiğimiz engeller ortadan kalktığı zaman, ülkemizde seyahat özgürlüğü Anayasal bir hak olarak hayat hakkı bulabilecektir.

Seyahat özgürlüğü mücadelemize desteğinizi bekliyoruz.

Saygılarımızla,

O. Suat Özçelebi
Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri Sözcüsü
www.seyahatozgurlugu.com

3 Ocak 2014 Cuma

Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri 2013'de neler yaptı?

Yurttaşlarımıza karşı Türkiye'deki ve dünyadaki bütün "seyahat özgürlüğü" engellerine karşı duyarlılığımızı koruyoruz. Elimizden geldiğince tüm gelişmeleri, sorunları yetkililer, medya, destekçilerimiz ve takipçilerimizle paylaşıyor, soru ve sorunlarına yanıtlar vermeye, çözüm bulmaya çalışıyoruz. 

Kimi zaman bir sosyal paydaşımızın kampanyasına da omuz veriyoruz. Benzin zammından, metroya alınmayan bisikletlere, aç kapa haline dönüştürülen Gezi Parkı'na, toplu ulaşımdaki keyfi uygulamalara, trafik sorunlarına kadar... Bizi ilgilendiren her başlıkta, kamuoyuna karşı sorumluluğumuzun var olduğunu hissettiğimiz konularda 2013 yılında da çalışmayı sürdürdük. Hepsini yazmak güç, başlıcalarını şöyle dile getirebiliriz:
  • Her yıl sonunda yaptığımız "otomatik pasaport zammına hayır" kampanyasını bu yıl da gerçekleştirdik. Sosyal medyada yüzlerce kişi  Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e kampanya mesajlarını ilettiler.
  • Hürriyet, Yeni Şafak, Gazeteport.com, Habertürk ve diğer gazete, haber sitelerinde, İzmir Life, Gezgin dergilerinde kampanyamız haber oldu.
  • Yurt dışında yaşayan gurbetçilerimizi de çok etkileyen fahiş pasaport ücretleri için Hürriyet Avrupa'da bir röportajımız yayınlandı, birçok internet haber sitesinde yer aldı.
  •  Yurt dışı çıkış harcının kalkması için muhalefet partileri tarafından verilen kanun tekliflerini destekledik. "Yurt dışına çıkış harcına hayır" kampanyası yaptık.
  • TBMM'de plan bütçe komisyonunda onaylanan ve TBMM'de kabul edilen torba yasayla Bakanlar Kurulu'na "yurt dışına çıkış harcını" SIFIRLAMA yetkisi verildi. "Sıfırlayın Sayın Başbakan" sloganıyla kampanya başlattık, yıl sonunda da bu kampanyayı tekrarladık. 
  • Bloğumuzda ve sosyal medya hesaplarımızda "seyahat özgürlüğü"nünü temel bir insan hakkı olduğunu anlatmak ve kavratmak için yazılar yazdık, kampanya malzemeleribannerlar ürettik. Ulaşabildiğimiz tüm mecralarda gezginler, seyahatseverler ve yurttaşlarımızla paylaştık.
  • Avrupa Birliği Komisyonunun  bir tür "Açık İstişare" ve hedefi "Kısa Süre Kalışlara İmkân Tanıyan 'Schengen' Vizesinin Alınmasında Uygulanan Prosedürlerin İyileştirilmeyi" hedefleyen ankete katılımın artması için uğraş verdik. Anketi duyurduk.
  • Kendilerine "ömür boyu diplomatik pasaport" vermeye çalışan milletvekillerine "Böyle eşitsizlik olur mu?" diye soran bir kampanya yaptık. Neden karşı olduğumuzu kamuoyu ile paylaştık. TBMM Başkanı Cemil Çiçek'e Açık Mektup yazdık. TÜM MİLLETVEKİLLERİNİN TBMM'deki maillerine ve sosyal medya hesaplarına ulaşmaya çalıştık. Bir anket düzenledik: "milletvekillerine ömür boyu diplomatik pasaport verilmesini doğru buluyor musunuz?" Anketin sonuçlarını Alman Radyosu'nda (ARD) değerlendirdik.
  •  Vizesiz Avrupa yolunda hayati bir adım olan ABAD'da olumsuz sonuçlanan Leyla Demirkan dava raporuyla ilgili olarak dava öncesi ve sonrasında kamuoyunu bilgilendirmek ve hükümet ve halkımızın davaya ilgi göstermelerini sağlamak için çaba harcadık.
  • 6-8 Haziran tarihleri arasında İstanbul'da gerçekleşecek olan Sivil Sesler Festivali'ne başvurduk, katılım hakkı kazandık. ""Sosyal Ağda Sivil Sesler Çıkarmak... Seyahat Özgürlüğü Mücadelesi" adlı bir sunum hazırlamıştık. Ancak Gezi olayları nedeniyle festival iptal edilince sunumumuzu yapamadık.
  • ATLAS Dergisi Temmuz 2013 sayısında Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri'ni tanıttı. Hareketin kurucusu O. Suat Özçelebi ile yapılan röportajda bugüne kadar yaptığımız ve şu anda süren kampanyalarımız, "hareket"in hedefleri hakkında bilgiler yer aldı.
  • #Pasaporta513TLVEREMEM Etiketiyle Twitter ağırlıklı olmak üzere sosyal medyada sürdürdüğümüz kampanyamız çok ses getirdi,  2-3 kez Twitter'da TT'ye girdik 1. sıraya bile oturduk, buna paralel başlayan ve yoğun destek verdiğimiz imza kampanyasına 13 bine yakın imza atıldı.
  • Orantısız soygun etiketiyle %65'i vergi olan benzin ile %98'i vergi olan pasaport ile yurttaşlarımıza yapılan haksızlığı dile getiren ortak bir kampanya yaptık. Sosyal medyada bu "soygunu" dile getirip farkındalığı artıracak, medyayı, kamu otoritesini de uyaran/hedef alan bir kampanya yaptık.

2 Ocak 2014 Perşembe

Pasaport gurbetçilere daha pahalı!

Yurt dışında pasaport eskiden daha ucuz bir fiyata çıkartılabiliyordu. Kur farkı ve indirim uygulaması nedeniyle gurbetçiler, yurt dışında okuyan öğrenciler 3-4 yıl öncesine kadar daha indirimli pasaport alma imkanına sahiptiler. Yine dünyanın en pahalı pasaport ücretlerini ödüyorlardı ama Türkiye'de yaşayan vatandaşlardan daha ucuza pasaport alabiliyorlardı.

Son yıllarda bu uygulama tam tersine döndü. Özellikle son aylarda artan döviz fiyatları ve oluşan kur farkı Türk lirası açısından gurbetçilerin daha pahalı pasaport almalarına yol açıyor. Bir seyahat özgürlüğü engeli daha Türk vatandaşlarını konsolosluklarda bekliyor.

Fahiş harçlardan yakınan gurbetçileri şimdi hem her yıl gelen otomatik pasaport zammı hem de kur farkı yakıyor. Pasaporta döviz cinsine göre yaklaşık %10-20 arasında daha fazla Türk lirası ödüyorlar.

10 yıllık biyometrik pasaport Türkiye'de 533,7 lira iken yurt dışındaki konsolosluklarda avro cinsinden bugünkü kurla (2.99) 630 liraya, dolar cinsinden (2.18) ise 595 liraya geliyor.

2014 Türkiye Pasaport Harç ve Defter Bedelleri*
Süre              Harç bedeli   Defter Bedeli   Toplam
4 - 10 YIL      177  EURO          34  EURO  211 EURO
4 - 10 YIL       458,7  TL           75  TL     533,7  TL
4 - 10 YIL        233  USD          40  USD    273 USD