2 Kasım 2025 Pazar

Sınırların Ötesine Geçmek…

 



 Seyahat özgürlüğü, temelde her yurttaşın yaşadığı ülkenin sınırlarının ötesine geçme hakkını ve küresel iş birliklerine katılabilme kapasitesini ifade ediyor. Ve bu hakkın kullanımı 21. Yüzyılda doğrudan ve daha güçlü bir biçimde vize politikalarıyla yakından ilişkili. Vize uygulamaları, artık daha çok göç, güvenlik, ekonomi ve diplomatik ilişkilerle iç içe geçmiş karmaşık politikalar olarak hepimizin karşısında adeta aşılması güç bir duvara dönüştü.

Donald Trump, başkan seçildikten sonra ABD’nin yeni göç ve vize politikalarıyla tüm dünya için bu duvarın en problemli ve yıkılması güç engelini örüyor. Aslında demokrasisiyle, yeni dünya misyonuyla her zaman bir çekim noktası olan ABD, otoriter eğilimlerin gittikçe güçlendiği birçok dünya ülkesine de kötü örnek oluyor.

Seyahat yasağı ve vize kısıtlamalarını giderek artırıyor. 9 Haziran 2025 itibarıyla ABD, 12 ülkeden (Afganistan, İran, Libya, Somali, Yemen vb.) vatandaşlara farklı düzeylerde yasaklar getirdi. Bu ülkelerden gelenler için yeni başvurular kısıtlanırken, mevcut vizelerle de ilgili birçok ülke için sorunlar artıyor.

2026 Dünya Kupası geliyor; ancak ABD’deki “visa integrity fee” gibi yeni ücretler, turist ve öğrenci vize başvurularını zorlaştırabilir. Başlattığı sosyal medya incelemesi çok kapsamlı. Özellikle J1 vizesi için başvuranların sosyal medya hesaplarına erişim talep etti. Bu birçok ülkede ciddi endişelere yol açtı. ABD’de mevcut öğrenci vizesi sahipleri bile yaz döneminde ülke dışına çıkmaktan çekinir haldeler, çünkü yeniden girişte sorun yaşayabileceklerini düşünüyorlar.

Çin’in Alternatif Vize Politikası

ABD vize kısıtlamalarını sıkılaştırırken, Çin 16 Temmuz 2025 itibarıyla 75 ülke vatandaşlarına vizesiz giriş hakkı tanıyor. Maalesef bu ülkeler arasında Türkiye yok. ABD’nin katı vize politikalarının turizm gelirlerinde yaklaşık 30 milyar dolarlık milyar dolarlık bir düşüşe yol açacağı hesaplanıyor ve uzmanlar bundan en büyük payı Çin’in almasını bekliyorlar.

Bitmeyen Schengen Sorunları

Schengen vize sistemi hâlâ sıkıntılı: randevu alma süreci çok uzun, özellikle Türk vatandaşları için başvuru bekleyişleri “kabullenilemez” düzeye ulaşmış durumda. Bu konuda kısmi iyileştirmeler yapılsa da kriz hala çözülebilmiş değil.

2025 itibarıyla Türk pasaport sahibi vatandaşlar 128 ülkeye vizesiz ya da kapıda vizeyle seyahat edebilecek durumda ancak Schengen ülkeleri hala bu açıdan bir hayal. Avrupa’ya doğru sınırların ötesine geçebilmek için çok yoğun bir evrak ve bürokrasi yığınına gömülmeniz gerekiyor. Ve bütün bunlar randevu alabilseniz bile o vizeyi almanız için yeterli olmayabilir.

AB’nin 2026’nın son çeyreğinde devreye alacağı ETIAS sistemi, vizesiz ülke vatandaşlarını (AB dışında) kapsasa da Türkiye sıradan pasaportla vize muafiyeti olmayan bir ülke olarak bunlara dahil edilmiyor. Dolayısıyla Türk vatandaşları ETIAS başvurusu yapmayacak; ama Schengen’e erişmek için hala vize almak zorunda kalacak. Ayrıca AB’de hayata geçirilecek Giriş–Çıkış Sistemi (EES), vize işlemlerinin dijitalleşmesi açısından bazı kolaylıklar sağlasa da dolaşım haklarında doğrudan bir iyileşme getirmiyor.

Yani 2025 ve sonrasında da Türk vatandaşları için vize başvuru süreçleri hâlâ zorlu ve maliyetli bir deneyim. Yoğun randevu süreleri, eksiksiz evrak yükümlülükleri ve uzun bekleme süreci hem kısa süreli hem uzun süreli planların önünde engel oluşturuyor. Vize serbestisi müzakereleri umut verse de hâlâ tamamlanmamış. Türkiye–AB diyalogları ilerleyebilir, ama günlük kullanıcılar açısından bu geçişin olumlu etkileri daha uzun vadede gözlemlenebilir.

Sınırların Ötesine Geçmek…

Seyahat, bir insanın sadece vizyonunu geliştirmek için değil, ötekine, hayatın her farklı boyutuna açıldığı en önemli özgürlük alanlarından biri.  Köşeye adını veren “vizesiz bir dünya umudu”, bu alanın sınırsız gelişmesi arzusunu taşıyor. Umudumuzu hep koruyacağız.

5. Yıl Kutlu Olsun

5 yıldır NYXmag’de bu köşede sizlerle çok değerli bir yolculuk yapıyoruz. NYXmag’in 5. Yılını kutlarken, bu yolculuğa katılan tüm okurlarıma, dergi için emek veren her yol arkadaşıma, özellikle dergiyi büyük bir özveri ve emekle var eden 3 isme Nurgül Eryıldır Günay’a, Sevil Balaban’a, Burçin Üner’e ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum.

Vizesiz bir dünya umuduyla yazmaya devam…

Birgün mutlaka!

Not: Bu yazı NYXmag kadın ve moda dergisinin 19. sayısında yayımlanmıştır.


Schengen Vize Sorunu Hiç Bitmeyecek mi?

Artık Türkiye’de uzun zamandır seyahatseverler, gezginler için Avrupa Birliği ülkelerine vize almak tam bir işkenceye dönüştü. Hatta vize değil, “vize randevusu” almak bile imkansız düzeyde, aylarca uğraşıyorsunuz, bu randevuların açıklandığı anlarda bilgisayar başında aracı kurumların sitelerinde büyük bir randevu kapma yarışı yaşanıyor. Açıklanan randevuların sınırlılığı birçok kişinin eli boş dönmesine, aylarca öncesinden planlanan seyahatlerin gerçekleştirilememesi ile sonuçlanabiliyor. Bir de mucizevi biçimde vize randevusu alıp, belgelerini hazırlayarak başvurunuzu yapıp, içeriği, gerekçesi belirsiz biçimde reddedilmek de söz konusu: “Seyahatinizin amacı ve verdiğiniz bilgiler inandırıcı değildir.”

Üstelik bir sürü kişisel evrak hazırlamak, bürokratik işlemle uğraşmanın yanında kişi başı 90 euro ve aracı kuruma yaklaşık 1.250 TL ücret ödemek gerekiyor. Yurtdışı seyahat masrafları 4 kişilik bir aile için Türkiye’de çok yüksek. Hele pasaportunuzu da yeni çıkaracaksanız, yurt dışı çıkış harcıyla birlikte yaklaşık 40.000 lira harcama yapmanız gerekebilir. Bunun yanında daha yola çıkmadan vize masraflarının da her seferinde 360 euro ve yaklaşık 5.000 Türk lirasına mal olduğunu da gözden kaçırmamak gerekiyor. Vizeler uzun süreli verilmediği için neredeyse her seferinde bu ücretleri ödemek, hatta tek girişli verilen vizeler nedeniyle bu vize masraflarını defalarca yapmak gerekebiliyor.

Avrupa Birliği (AB), dünyanın farklı bölgelerinden birçok ülkeye Schengen Bölgesi’ne vize muafiyeti sağlarken, Türkiye 1980’li yılların başından beri bu olanaktan faydalanamıyor. Giderek genişleyen bu vize muafiyeti ağına pek çok ülke katılmışken, Türkiye’nin dışarda kalmasının ardında hem teknik hem de çok uzun zamandır siyasi nedenler bulunuyor.

Schengen Bölgesi ve Vize Muafiyeti Uygulamaları * 

AB’nin İrlanda ve Kıbrıs dışındaki tüm üyeleriyle birlikte İsviçre, Norveç, İzlanda ve Liechtenstein’ın dahil olduğu Schengen Bölgesi, toplamda 29 ülkeden oluşuyor. Bu bölgeye 61 ülkenin vatandaşları vizesiz seyahat edebiliyor. Bu ülkeler Kolombiya’dan Yeni Zelanda’ya, Tayvan’dan Birleşik Arap Emirlikleri’ne kadar uzanan geniş bir coğrafyaya yayılmış durumda.

İsrail, Arnavutluk, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Ukrayna, Guatemala, Honduras, Malezya ve Solomon Adaları gibi ülkelerin vatandaşları da Schengen vizesinden muaf tutuluyor. AB’nin bu listeyi önümüzdeki dönemde daha da genişletme potansiyeli bulunuyor.

Körfez Ülkeleriyle Vize Görüşmeleri

AB, Körfez İşbirliği Konseyi (GCC) ülkeleriyle vize muafiyeti konusunda 2022 yılından bu yana teknik görüşmeler yürütüyor. GCC; Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Umman’dan oluşuyor.

BAE vatandaşlarına vize muafiyeti tanınmış durumda. Suudi Arabistan vatandaşları ise çok girişli ve uzun süreli vizeler kapsamında vize kolaylığından yararlanabiliyor. 2023 yılında Suudi Arabistan’dan yapılan 428 bin 954 başvurudan 398 bin 250’si olumlu sonuçlanırken, ret oranı sadece %6 civarındaydı.

Türkiye’den Vize Başvurularında Yüksek Ret Oranı

2023 Schengen istatistiklerine göre, Türkiye Çin’in ardından, 1 milyon 55 bin 885 ile en fazla Schengen vizesi başvurusu yapılan ikinci ülke oldu. Başvurular sonucunda 612,841 kişiye çok girişli uniform Schengen vizesi verilirken, red oranı ise % 21,7 oldu. Ortalama red oranı 2022’de % 15,7 iken, 6 puan birden yükseldi. Türkiye’den yapılan başvurularda % 36,5 artış görüldü. 

Vize Muafiyeti İçin Türkiye’ye 72 Kriter

AB, vize muafiyetini sadece diplomatik ilişkiler çerçevesinde değil, aynı zamanda bir güvenlik meselesi olarak değerlendiriyor. Vize muafiyeti verilecek ülkelerin karşılaması gereken bazı teknik ve yasal kriterler var. Bu kriterler sadece AB tarafından belirlenmiyor; ilgili ülkeyle yürütülen müzakereler sonucu ortak bir yol haritası oluşturuluyor. Kriterlerin sayısı ülkeye göre değişiyor. Türkiye’ye uygulanan kriter sayısı 72 iken, daha az sayıda kriterle vize muafiyeti elde eden ülkeler de mevcut.

Türkiye ile AB arasında Vize Serbestisi Diyaloğu, 16 Aralık 2013’te başlatıldı. Süreç, tarafların uzlaştığı 72 kriterin yer aldığı bir Vize Serbestisi Yol Haritası temelinde ilerliyordu. Üstelik Türkiye, ilk üç yılda 72 kriterin 65’ini yerine getirdi. Bu ilerleme, Avrupa Komisyonu’nun 4 Mayıs 2016 tarihli raporuyla teyit edildi. 8 Aralık 2018’deki yeni Komisyon raporu ise Türkiye’nin AB ve ICAO standartlarına uygun biyometrik pasaport üretme yükümlülüğünü de karşıladığını duyurdu. Böylece karşılanması gereken kriter sayısı altıya düştü.

Ancak Türkiye’nin AB rotasında değişen dış politikası ve ülkedeki siyasal gelişmeler, yargı süreçlerinde yaşanan hukuksuzluklar ve özellikle Suriye iç savaşının ardından milyonlarca insanın düzensiz göçü sonrası ortaya çıkan yeni potansiyel riskler, bu altı kriterin yerine getirilmesi konusunda ilerleme sağlanmasını önledi.

Türkiye’nin Henüz Karşılamadığı 6 Kriter: 

Terörle Mücadele Türkiye açısından en zorlu kriteri terörle mücadelede AB’nin beklentilerini karşılayacak ve süreç üzerindeki kilidi açacak değişikliklerin yapılması oluşturuyor. Esasa yönelik kapsamlı bir değişiklikten ziyade kriterin teknik olarak karşılanması sonucunu doğuracak formüllerle ilerlenmeye çalışıldı.

Europol Anlaşması Avrupa Polis Teşkilatı (EUROPOL) ile Operasyonel İşbirliği Anlaşması yapılması ve uygulanması Türkiye’nin daha ilk aşamada niyet belirttiği bir unsurdu. Ancak belge imzalanmadı 

Yolsuzlukla Mücadele Karşılanması gereken kriterlerden biri de Avrupa Konseyi bünyesindeki Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu’nun (GRECO) yolsuzlukla mücadele alanındaki önerileri.

Kişisel verilerin korunması AB, Türkiye’de kişisel verilere yönelik yasal düzenlemelerin Avrupa standartlarıyla uyumlu olmadığı görüşünde.

Adli İşbirliği Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti dahil olmak üzere tüm AB ülkeleriyle suç bağlantılı işbirliğine açık olması gerekiyor.

Geri Kabul Anlaşması’nın Tam Uygulanması: Türkiye üzerinden kural dışı şekilde AB ülkelerine geçiş yapan kişilerin geri alınmasına ilişkin Geri Kabul Anlaşması (GKA), şu aşamada tüm unsurlarıyla uygulanmıyor. Türkiye, tümünü uygulamak için önce vize serbestisinin onaylanmasını talep ediyor. 

Peki bu altı kriter karşılansa bile süreç vize muafiyeti ile sonuçlanacak mı?

Kriterlerin tamamlanması elbette sürecin en kritik aşamasını oluşturuyor. Ancak bu durum vize muafiyetinin otomatik olarak hayata geçeceği anlamına gelmiyor. Çünkü sürecin sonunda, tamamen siyasi sayılabilecek aşamalar söz konusu, Avrupa Komisyonu’nun olumlu rapor sunması yetmiyor; Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi’nin de onayı gerekiyor. Yani mesele çok uzun zamandır olduğu gibi yine siyasi bir eşiği atlamak zorunda.

Schengen vizesinin yurttaşlarımızın önünde bir engel oluşturmasını engelleyecek inandırıcı adımlardan hala çok uzaktayız. Sanki vize duvarı nesiller boyu örülecek gibi… 

 *BBCWorldTürkçe Haber sitesindeki haberlerden yararlanılmıştır. (2025)

SPOT: Türkiye ile AB arasında Vize Serbestisi Diyaloğu, 16 Aralık 2013’te başlatıldı. Süreç, tarafların uzlaştığı 72 kriterin yer aldığı bir Vize Serbestisi Yol Haritası temelinde ilerliyordu. Üstelik Türkiye, ilk üç yılda 72 kriterin 65’ini yerine getirdi. Bu ilerleme, Avrupa Komisyonu’nun 4 Mayıs 2016 tarihli raporuyla teyit edildi. 8 Aralık 2018’deki yeni Komisyon raporu ise Türkiye’nin AB ve ICAO standartlarına uygun biyometrik pasaport üretme yükümlülüğünü de karşıladığını duyurdu. Böylece karşılanması gereken kriter sayısı altıya düştü.

Not: Bu yazı NYXmag Kadın ve Moda dergisinin 18. sayısında yayınlanmıştır.