12 Eylül 2012 Çarşamba

12 Eylül ve Yeşil pasaportun yeniden keşfi...

12 Eylül askeri darbesi Türkiye'de tüm hak ve özgürlüklerin üzerinden bir silindir gibi geçti. Yapılan Anayasa tüm toplumu bir cendereye sıkıştıracak şekilde dizayn edildi. 

Ancak yapılan askeri darbeye birçok Batılı ülke çeşitli tepkiler verdi. Bunlardan birisi de hem darbeye tepkiyi göstermek hem de kaçakları, göçleri engellemek, seyahatleri zorlaştırmak için Türk vatandaşlarının "seyahat özgürlüğü"nü elinden alan ve bugüne kadar çeşitli biçimde süren vizeler koymak oldu. 12 Eylül askeri rejimi pasaport vermediği insanlar ve muhalifler için de bunu adeta bir fırsat bildi.

İşte vizeler yüzünden bu ülkelerle yapılan pazarlıklar sonucu T.C. bir pasaportunu "yeniden keşfetti", daha önce (1950'den beri)* kısıtlı bir kitleye verilen "hususi pasaportu" ilerde gittikçe büyüyecek ve ayrıcalık/ayrımcılık sağlayacak bir hale dönüştürdü. Bizlerin bugün daha çok Yeşil pasaport olarak andığımız "hususi pasaport" sağlanan haklarla dünyada benzeri olmayan bir pasaporta dönüştü. Aradan geçen 32 yıla rağmen bu pasaport hala var, ayrıcalıkları, kapsamı genişledi ve üstelik o kadar benimsendi ki şimdi AB üyesi ülkelerin vizelerini aşmak için bir araç gibi görülüyor. İş adamlarına, avukatlara veya farklı gruplara verilmesi düşünülerek vize engeli bazı ülkeler için aşılmaya çalışılıyor.

Net biçimde ifade edelim: Yeşil pasaport 12 Eylül zihniyetiyle birlikte gittikçe genişleyen bir ayrımcılıktır. Devletin bürokrat ve ailelerinin ağızlarına Türkiye'ye uygulanan vizeler karşısında çaldıkları bir parmak baldır. Üstelik bu bal Türkiye'nin AB yolculuğunda bu kesimin "serbest dolaşım" hakkı için vereceği mücadeleye de ket vurmuş, Ankara anlaşması ile kazanılmış hakların müzakere edilmesine yol açmış, "vizelerin kalıcı hale gelmesine devletin kabul vermesini sağlamıştır. Belki de "eşitsizlik" dışında en büyük zararı budur.

Tüm dünyada devlet görevlilerinin kullandığı "hizmet pasaportu", (GRİ pasaport) biz de de olmasına rağmen, üst düzey bürokratlar, aileleri ve devlet görevlileri, emekliliklerinde de daha rahat seyahat etsin, harç ödemesin, bazı ülkelerde vize kuyruklarında "normal" vatandaşlar gibi çile çekmesin diye "yeşil pasaport"a dönüştürülmüştür.

12 Eylül'ün tüm kısıtlamalarından kurtulmayı, tüm ayrımcılıklarına son vermeyi düşünenler nedense bu dönemde genişleyen imtiyazları terk etmeyi akıllarının ucundan bile geçirmemektedirler. Üstelik ayrımcılıkları sona erdirmek yerine yeni gruplara imtiyazlar sağlamayı tercih ediyorlar. As olan eşitliktir, "seyahat özgürlüğü"dür. AB'nin haksız vize uygulamalarıyla mücadelenin yolu, her türlü pasaport ayrımcılığına son vermekten de geçmektedir. 

Bu konuda daha önce yaptığımız kampanyanın, basın açıklamasının bazı linkleri aşağıda, lütfen okuyun ve bu mücadelemize de destek verin!

Basın Açıklaması: Yeşil pasaport imtiyazdır, ayrımcılıktır! 
Basın Açıklamamız Habertürk'te! 
İş adamları için "hususi" pasaport hazırladık!
Bianet: "Yeşil Pasaport Ayrımcıdır"

* 1938'deki pasaport kanununda da çok sınırlı bir bürokrat kesim için vardır.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Bir düzeltme: Hususi pasaport ( yeşil) 1950 yılından beri verilmektedir.Kanun için :

http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/951.html

Belkis. C.Cetinsoy

O. Suat Özçelebi dedi ki...

Belkıs hanım 1950 pasaport kanununun tarihidir. (bloğumuzda da yer almaktadır.) Pasaport türleri ve bu pasaportların nelere imkan verdiği bu yasada yazılıydı. Size bu kanunda 12 Eylül askeri darbesinden sonra yapılan değişiklik ve ayrımcılığın yasa maddesini göndereyim, dünyada benzeri olmayan bir uygulama bu tarihte başlamıştır: http://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/KANUNLAR_KARARLAR/kanuntbmmc064/kanunmgkc064/kanunmgkc06402418.pdf

Adsız dedi ki...

Suat Bey, Şu konuda anlaşalım. Yeşil pasaport, 1950 yılından beri devlet memuruna verilmektedir. Yani T.C. devleti memuruna kefil olmaktadır. "15-20 senedir devlet mekanizmasında işi gücü var, senin ülkende kalıp mülteci olmaz." demektedir bir anlamda.

Daha sonra yapılan eklemeler vardır. Eş ve cocukların dahil edilmesi, Büyükşehir Belediye Başkanlarının dahil edilmesi, BDDK ve TMSF üst düzeydekilerin dahil edilmesi gibi.Çok sonra çocukların yaşını 18'den 25'e yükselttiler. Bunlardan birisi 12 Eylül dönemine denk gelmektedir. Anlaştık mı şimdi ?

Ama yeşil pasaport başlı başına bir 12 Eylül projesi değildir. Burayı bir kere düzeltin.

Yaşınız kaç bilmiyorum ama 70'li yıllarda uluslararası dolaşım o kadar kolay değildi, uçağa binmek falan hayaldi. Ülke ABD ambargosu altında 70 cent'e muhtaç haldeydi.Elektriğimiz yoktu. Gaz kuyruğu, yağ kuyruğu, sigara kuyruğu vb. beklerdik her akşam.

ASALA yurtdışındaki elçiliklerimizde terör estiriyordu. Ölen öleneydi. Koruma amaçlı eş ve çocukları eklemiş olabilirler.

Yeşili gözünüzde büyütmeyin. Sadece turistik seyahatlerde bazı ülkelerde faydası var. Özellikle avrupada. Portekiz, Yunanistan(!), ABD, İngiltere falan kabul etmiyor. Benim var, daha 10 gün önce İspanya'ya girerken sorgulandım. Fransa'ya girerken özel bir odaya alındım ve mesleğimi falan izah etmek zorunda kaldım. Azerbaycan'a girerken pasaportum yeşil olmasına rağmen kapıda vize aldım.

Hindistan'a ve İngiltere'ye vizeyle gitmeme rağmen kapıda uzun uzun sorgulandım. Üstelik vize alması tam bir bela. Siz birey olarak başvuramıyorsunuz. Sizin adınıza T.C. Dışişleri Bakanlığı karşı devlete "NOTAM" düzenliyor ve aleni yazışıyorlar. Haftalarca sürebiliyor. Yeşili olan koşuştururken, bordo pasaportlu bireysel olarak başvuruyor ve hemen vizeyi alıyor.

24 yaşında master öğrencisi olarak elinde yeşil pasaportla gezerken avrupada ülkeye sokulmadı bir tanıdığım. Yanında devletin memuru olan babası olmadığı için kuşkulu kabul ettiler ve ısrarla vize sordular. Okumaya gidenlerin mutlaka vize alması lazım. 90 günü geçen bir ziyaret söz konusu zira.

Sadece memurun kendisine kolaylık gösteriyorlar. Eşi ve çocuğu bağımsız gittiğinde sorun çıkıyor. Kapıdan geri gönderilenler oldu.

Sonuçta vizeyi karşı taraf istiyor. T.C. vatandaşlarına bir yaptırım uygulanıyor.

Harç konusunda haklısınız. Öyle verilen o kadar çok para var ki.Dernekler kapatılmadan önce yeşil meşil dinlemezler. Polis bilmem ne vakfına bağış yapın gelin diye elimize kağıt tutuştururlardı. Mecburen öderdik.

Başka ülkelerde olmadığı bahsi doğru değilmiş. Dışişleri mensuplarıyla yaptığım sohbetlerde bir çok ülkenin benzer uygulamasından söz ettiler. Birisi WİKİ'ye de yazmış ama doğru değil. Zaten Wiki ne kadar güvenilir, tartışılır.

Ama şu kesin ki; Hususi pasaport meselesi 12 Eylül projesi değildir. 1950 yılında çıkan kanunla kıdemli devlet memurlarına verilmiş bir haktır. Geri alındığında, hak kaybı olarak adlandırılır ve dava konusu olur.

Bence, mücadelenizi farklı temelde verin. Doğrudan yeşile yüklenerek geniş kitleleri kapsayamazsınız. Yeşilin geri alınmasının diğerlerine ne faydası olacak ?

Global köy haline gelen dünyada devlet kendisine hareket kolaylığı sağlamak için mutlaka yeni bir uygulama başlatacaktır. Rengi beyaz-kırmızı çubuklu ve adı _özel pasaport_ olanını çıkarıverir. El mecbur. Sınırlar ve vizeler orada duruyor çünkü.

Sağlıcakla kalın.
Belkıs C. Çetinsoy

O. Suat Özçelebi dedi ki...

Belkıs hanım
1) Yaptığınız eleştiriyi dikkate aldım.Çünkü sadece siz değil başkaları da bu "icat" kelimesini farklı değerlendirdiler.Hem yazının adından hem de yazıdan çıkardım.
2) Bunun bir 12 Eylül projesi olmadığına katılamıyorum. 12 Eylül'den sonra bu konudaki bütün yasal düzenlemeler yapıldı, şu anda geldiğimiz noktanın mimarları orada... birini sizle paylaştım, 1984, 1988 ve sonrasında yapılan değişiklikler şu andaki duruma gelmemize yol açtı.
3. Yeşili gözünüzde büyütmeyin diyorsunuz. Biz ise onun Türkiye'nin AB'deki "serbest dolaşım" konusundaki mücadelesini yapacak ve destekleyecek en büyük kitleyi böyle bir dertten kurtardığı için mücadelenin dışına düşürdüğünü düşünüyoruz. Yani zararı çok büyük. Vize derdi olmayan vize derdi olanın halinden hiç bir zaman anlamadı.
4.Elbette birçok ülke bu pasaporta sağlanan hak ve genişleyen kitleden rahatsız olduğu için vize uyguluyor bu çok doğal.
5. Eşitsizlik kısmına gelince sorun sadece harç değil, sorun zihniyet! Seyahat özgürlüğü Anayasal bir hak, temel bir insan hakkı, keyfi biçimde sınırlandırılmamalı. Bugün siz kafayı takmayın diyorsunuz, yarın iş adamları diyecek öbür gün avukatlar... Meclis'te yeşil pasaport kapsamının genişlemesi için kaç tane yasa önergesi var biliyor musunuz?
6. Mücadelemizi sadece "yeşil pasaporta" yönelik yapmıyoruz. Zaten ona yönelik derdimiz sadece eşitlik! onlara verilen hakları ellerinden alın demiyoruz, herkese verin diyoruz. yani sizler bizimle haklarınızı paylaşın, biz sizinkileri alınsın demiyoruz. Bu konu bu mücadelede sadece bir başlık! Diğer hangi konularda çalıştığımız ise bloğumuzda yer alıyor, diğer bölümleri de okumanızı öneriyorum.
7.Uzun mesajınıza umarım yanıt verebildim. Aynı uzunlukta tekrar bir yanıt yazamasam lütfen bağışlayın. Seyahat özgürlüğü mücadelemize ilginizi sürdürmeniz dileğiyle...

Adsız dedi ki...

Suat Bey, diyalog için teşekkür ederim.Görüşlerimi dikkate alıp, yanıt vermeniz bile büyük incelik.

Bana kalırsa daha geniş ve özgüvenli bir vizyonla olaya bakılması lazım. Yeşilin kapsamının genişletilmesini önerenlere sıcak bakıyorum.

Bir zamanlar süper güç olmuş bir imparatorluktan geliyoruz,hep yalnızdık, hiç bir zaman sömürge olmadık. "Commonwelt" gibi, "Organisation internationale de la Francophonie" gibi,"Comunidade dos paises de lingua portuguesa" gibi, eski doğu bloku ( SSCB vb.) toplulukları gibi organizasyonlar ile hiç bir bağımız yok. Üstelik halkı müslüman olan bir ülkeyiz.

İslam Birliği çok gevşek ve sorunlu. NATO üyesi olmak, vizeler konusunda bize bir artı getirmedi. AB'ye girmeden Shengen vizesi çözülemez. Gireceğimiz kuşkulu, hatta acaba AB sürecek mi ?

Çevremizdeki şartları değiştiremeyince,mecburiyet karşısında hususi pasaport gibi bir yöntemle ara yollar bulmuşuz. Çok değişkenli ve çok parametreli bir problemin pratik çözümlerinden birisi olmuş bana göre.

İyi günler. Saygılar.
Belkıs C. Çetinsoy