Öyle ki vatandaşların rüyalarında göremeyecekleri imtiyazlar, vekillerine hak olarak veriliyor, hem de ömür boyu.
Milletvekillerinin, milletin temsilcisi olarak görev süreleri boyunca birçok özel hak ve imtiyazdan yararlanmaları, görevlerini layıkıyla yapabilmeleri açısından zorunlu olabilir. Ve hatta "dokunulmazlık" da bu kapsamda değerlendirilebilir. Aynı şekilde görevleri gereği yasaların çizdiği çerçevede ailelerinin de bunlardan yararlanmaları tabidir.
Ancak biz bir kişiyi milletvekili olarak seçtiğimiz zaman onu ömür boyu "milletvekili" seçmiş olmuyoruz. Aynı diğer mesleklerde emekli olanlar gibi onların da görevlerini gerçekleştirmek için sağlanan birçok ayrıcalığa, hakka ve "dokunulmazlığa" veda edebilmesi gerekir.
Yasama Meclisi'nde bu hakkı "kullananların" orada kendi geleceklerini değil, önce milletin geleceğini kurtarmak, garanti altına almak için bulunduklarını bir an bile unutmamaları gerekir.
Aynı şekilde kendilerine sağlanan diplomatik pasaport hakkı, tamamen Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil ettikleri ve görevlerinden ötürü kendilerine verilmektedir. Bu "temsil" son bulduğunda diplomatik pasaportlarını teslim etmeleri de zorunludur.
Zaten vatandaşla emekli olduktan sonra da aynı pasaportu kullanmayan "yeşil pasaportlu" bürokratlar, ne bordo pasaportun halinden ne vize derdinden ne de "seyahat özgürlüğü"nün önündeki diğer engellerden anlıyorlar. Ne harç ödüyorlar, ne de vize derdi, kuyruğu, suratı çekiyorlar. Bunun değişmesi için de mücadele vermiyorlar.
Üstelik emekli milletvekilleri "yeşil pasaport" gibi dünyada eşi benzeri olmayan "hususi" pasaport ayrıcalığına/ayrımcılığına kavuştukları halde, şimdi onu ömür boyu Diplomatik pasaporta dönüştürmek istiyorlar.
Türkiye kast sisteminin geçerli olduğu bir ülke değildir. Yeşil pasaport ayrımcılığı yetmezmiş gibi bir de buna "diplomatik pasaport ayrımcılığı" eklenmektedir. Pasaport hakkının ömür boyu kullanılacak bir hale getirilmesi Anayasa'nın eşitlik ilkesinin doğrudan zedelenmesi demektir.
Milletvekillerinin ömür boyu diplomatik pasaport hakkını kendi kendilerine vermeleri, Anayasa'nın 10. maddesini, "Kanun önünde eşitlik ilkesi"ni, "hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz" diyen fıkrayı açık biçimde yok saymaktır.
Anayasa'yı korumaya yemin eden milletvekilleri, "eşitlik" ilkesini yok sayan bu yasa teklifi TBMM'den geçerse önce yeminlerini çiğneyeceklerini görebiliyorlar mı?
(*) Yasa teklifi birçok yeni, akıl almaz imtiyaz sağlıyor. Emekli Milletvekillerinin de plakasını bildirecekleri bir araçlarına trafikte cezası kesilmeyecek.Vekillerin bildirecekleri araçlara "geçiş üstünlüğü" de tanınacak. Yani vekillerin araçları, ambulans ya da polis araçları gibi, geçiş üstünlüğüne sahip olacaklar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder