20.12.2011
Anayasa Uzlaşma Komisyonunun Değerli üyeleri
Anayasamızın “seyahat özgürlüğü”nü düzenleyen 23. Maddesinin yurttaşlarımızın “seyahat özgürlüğü” haklarını koruyamadığı için yeniden düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Seyahat özgürlüğü bir temel "insan hakkı"dır.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 13. Maddesinde belirtilmiştir:
“1. Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır.
2. Herkes , kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir.”
12.Eylül.2010 tarihinde yapılan referandumla değiştirilen T.C. Anayasası’nın Yerleşme ve seyahat hürriyeti başlığı altındaki 23. maddesi de bu hakkı şöyle tanımlamaktadır:
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 13. Maddesinde belirtilmiştir:
“1. Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır.
2. Herkes , kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir.”
12.Eylül.2010 tarihinde yapılan referandumla değiştirilen T.C. Anayasası’nın Yerleşme ve seyahat hürriyeti başlığı altındaki 23. maddesi de bu hakkı şöyle tanımlamaktadır:
“Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir.
Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak;
Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek;
Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.
Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle ve hakim kararına bağlı olarak sınırlandırabilir.
Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.”
Bu yeni değişiklikle "seyahat özgürlüğü" sadece suç soruşturması ve kovuşturması nedeniyle hakim tarafından sınırlandırılabiliyor ve artık bunun dışında sınırlandırılamıyor.
Ancak Türkiye’de başka ve daha büyük bir sınırlandırma var: Devletin vatandaşlarına vermek zorunda olduğu, uluslararası kimlik belgesi olan pasaportlar, harçlar kanunu gereğince her yıl otomatik zamma tabi.
Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak;
Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek;
Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.
Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle ve hakim kararına bağlı olarak sınırlandırabilir.
Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.”
Bu yeni değişiklikle "seyahat özgürlüğü" sadece suç soruşturması ve kovuşturması nedeniyle hakim tarafından sınırlandırılabiliyor ve artık bunun dışında sınırlandırılamıyor.
Ancak Türkiye’de başka ve daha büyük bir sınırlandırma var: Devletin vatandaşlarına vermek zorunda olduğu, uluslararası kimlik belgesi olan pasaportlar, harçlar kanunu gereğince her yıl otomatik zamma tabi.
Üstelik bu pasaportlar “dünyanın en pahalı pasaportları”, dünyada biyometrik 10 yıllık pasaportların ortalama ücreti 50 dolar, bizim ülkemizde 225 dolar. Ayrıca vatandaşlardan bir de yurt dışına çıkış harcı alınıyor.
Asgari ücretin yaklaşık 700 TL olduğu ülkemizde, (837 lira olan brüt asgari ücret 2012 yılında 888 liraya çıkacak) bir kişinin veya bir ailenin ciddi sıkıntılar yaşamadan bu ücretlerle pasaport sahibi olması, yurt dışına çıkması olanaksız. Bu durumun Anayasal hakkımız “seyahat özgürlüğü”nü açıkça ihlal ettiğini düşünüyorum.
“Seyahat özgürlüğü”nün temel bir insan hakkı olmasının yanında bir ülkenin insanlarının, kültürünün, ekonomisinin, uluslararası ilişkilerinin gelişmesindeki olumlu rolü, uzun zamandır tüm dünya tarafından kabul edilmektedir. Ama öyle bir yönü daha vardır ki onu da Amerikalı yazar Mark Twain’in sözleri ile vurgulayalım: “Ön yargı, taassup ve dar görüşlülüğün en iyi tedavisi seyahattir.”
Bu konuda;
Yeni Anayasamızda ilgili maddede (23.) yapılacak küçük bir değişiklikle, yüksek pasaport harç ve ücretleriyle elimizden alınan “seyahat özgürlüğü” kısıtlamalarına, harçlar kanunu bahane edilerek pasaportlara her yıl zam yapılmasına bir engel konulabilir düşüncesindeyim.
Bu değişiklik talebimin Anayasa değil, yasalarda yapılacak bir düzenlemeyle çözülebileceğini düşünebilirsiniz. Ancak yasal bir düzenleme, hükümetlere vergi veya harca ihtiyaç duyduğu her seferde üzerinde değişiklik yapabileceği bir zemin sağlıyor, üstelik temel bir insan hakkının sınırlanmasına yol açıyor. (şimdi olduğu gibi her yıl ortalama enflasyon oranında harçlar artıyor) Seyahat özgürlüğü, Anayasal güvence altında olmalıdır.
Yeni Anayasa’nın “Seyahat Özgürlüğü” başlığı taşıyacak maddesine eklenmesini istediğim fıkra önerileri:
· Vatandaş talep etmesi halinde devletten maliyetine pasaport alma ve bu belgeyi yenileme hakkına sahiptir.
· Devlet vatandaşlarına yurt içinde ve yurt dışında kullanacağı resmi kimlik belgelerini (maliyetine) sağlamakla yükümlüdür.
· Devlet yurt içinde ve dışında seyahat etmek isteyen vatandaşlarına gerekli resmi kimlik belgelerini bedelsiz sağlamakla yükümlüdür.
Bu öneriler elbette Anayasa-yasa yazım tekniği açısından gözden geçirilebilir. Ama özüne dokunulmamalıdır: Devlet, vatandaşlarına vermek zorunda olduğu nüfus kağıdı, pasaport, evlilik cüzdanı vb. kimlik belgeleri için, vatandaşlarından “fahiş” ücret talep edememelidir.
Saygılarımla,
O. Suat Özçelebi
T.C. Kimlik No:
Not:(Bu talebimi bugün TBMM yeni anayasa internet sitesi üzerinden "Seyahat Özgürlüğü Gönüllüsü" olarak ilettim. Sizlere de öneririm.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder