Yurttaş ve hak odaklı düşünmeyi bir türlü başaramayan devlet, "seyahat özgürlüğü" Anayasal ve temel bir insan hakkı olmasına rağmen, bu konuda "ayrımcılığa" yol açacak "imtiyazlar" yaratmaktan kendini bir türlü alamıyor. Tabi sadece devlet böyle düşünmüyor, medya da aynı, haberin verilişine baksanıza: "İş adamlarına yeşil pasaport müjdesi!"
Memur ve bürokratlar için "hizmet pasaportu" gibi ayrı bir pasaport çeşidi varken, ailelerini de kapsayacak bir biçimde vize ve harç kolaylıkları sağlayan "yeşil pasaport" uygulaması tam bir ayrımcılık abidesi gibi dururken, şimdi bunlara bir de iş adamlarına verilecek yeşil pasaport eklenecek... Üstelik onların aralarında da ayrımcılık yapılıyor, şöyle bir şey uydurulmuş: "onaylanmış kişi statüsü".
Peki kim bu "onaylanmış kişi"?: En az 1 milyon dolarlık ihracat yapan ve hayali ihracat, kaçakçılık gibi suç işlemeyenler. Sanki yeni bir KAST sistemi kuruyoruz.
Devletin/hükümetin aslında bu konuda yapacağı iş bir tane: Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının Avrupa Birliği'nde kazandığı serbest dolaşım hakkına sonuna kadar sahip çıkmak, bunu asla pazarlık konusu yapmamak. Örneğin çipli pasaporta geçtik, sınır güvenliği konusunda da özel güvenlik yasası çıktı (sanırım) şimdi geri kabul anlaşması restlerini görmek, "hadi bakalım" diyebilmek. Yeşil pasaport, bu pazarlığın aslında AB'ye yarayan bizi ayrımcılığa sürükleyen bir sonucudur. Kapsama girenleri çok genişlettiğimiz için (AB'den gelen vize tehditleriyle) daraltılmıştı, hatta yeni pasaport yasasında bu kapsamın %90 azaltılacağı iddia ediliyordu, şimdi yeniden genişletiliyor gibi.
Devlet aklı bir yerde tıkanırsa, sadece imtiyaz ve ayrımcılığa yöneliyor, bu şimdinin sorunu değil 30 yıldır pasaport konusunda biz tüm "sıradan yurttaş"ların sorunu, yaygın eşitsizliğin bariz örneklerinden biri. Sanmayın ki bu sadece iş adamları için düşünüldü, daha geçenlerde gazetecilere de bu havuç uzatıldı... TBMM'de bekleyen kanun değişikliği tekliflerini söylemiyorum bile, avukatlardan, doktorlardan, muhtarlara kadar yeşil pasaport talepleri sırada bekliyor.
Yapılan yanlışlığı farkedip karşı koyan iş adamları da var, onları da anmak gerek:
"İzmir Ticaret Odası Başkanı Demirtaş, "Bizim istediğimiz yeşil pasaport değil. Bizim istediğimiz Türk Milleti'nin her ferdinin bir Malezyalı, bir Japon gibi Avrupaya ve dünyanın diğer ülkelerine pasaportu ile hiçbir vize almaksızın dünyayı gezmesidir"
Türkiye'de sadece "belli" çevrelerin "seyahat" ettiği "zannedildiği" için bu konudaki toplumsal muhalefetin ve hak mücadelesinin bu saçmalıklara gücünün yetemeyeceği gibi sanki bir inanç da var.
Düşünsenize dünyanın en pahalı pasaportunu devletimiz bize satıyordu. 2 yıl önce kampanya kıyamet, ücretleri %50 düşürdük. Ama sonuçla yetinemedik. Çünkü ücreti düştüğü halde ve hala dünyanın en pahalı pasaportuna sahibiz. "Niye en pahalı?" diye soruyorsunuz.
Yanıt: TIS!
Yeşil pasaport konusunda muhalefet oluşturmak daha zor, aynı şekilde ucu bir biçimde bize, çevremize ulaşan "imtiyazlar" konusunda çok duyarlı olduğumuz için. Duyarlılık hak mücadelelerinde ne kadar pasif ise, imtiyazları kaybetmemek için o kadar aktif olabiliyor. Çünkü neredeyse herkes "eşit" olmak değil, ayrıcalıklı olmak istiyor.
"Yeşil pasaport ayrımcılıktır." diye Twitter'da kampanyamız uç verdiğinde hemen "seyahat özgürlüğü" savunucularının da bir kısmından "pasaportuma dokunma" sesleri gelmeye başladı. E ama hani herkese "seyahat özgürlüğü" idi.
Yeşil, mor, bordo ne olursa olsun, bir yurttaşın nüfus kağıdı gibi sadece yurt dışında kullandığı kimlik belgesi olan pasaport, herkes için "eşit" olmalıdır. Devlet müşteri gibi vatandaşına bunu fahiş bir ücretle satmamalıdır. Dünyada ortalama 50 dolar olan pasaportu bordo olduğu zaman 446, yeşil olduğu zaman 62,5 liraya SATAMAZSIN! Bazılarının daha "eşit" olduğu bir ülkede yaşamak istemiyorsanız, çözüm basit!: Eşitlik istiyoruz, ayrımcılığa son verin!
Sesimizi, ses çıkarmazsan, haykırmazsan bir türlü kendine gelmeyen "imtiyaza odaklı devlet aklına" duyurmak için yine yükselteceğiz.
"Yeşil Pasaport Ayrımcılıktır" kampanyamıza destek verin, Anayasal haklarımıza birlikte sahip çıkalım!
Yeşil pasaport konusunda içeriğindeki bazı düşüncelere katılmasam da birçok konuyu bir arada toparladığı için yararlı bir blog yazısı lütfen bkz:
http://www.havayolu101.com/2010/07/15/yesil-pasaportun-statusu/
Peki kim bu "onaylanmış kişi"?: En az 1 milyon dolarlık ihracat yapan ve hayali ihracat, kaçakçılık gibi suç işlemeyenler. Sanki yeni bir KAST sistemi kuruyoruz.
Devletin/hükümetin aslında bu konuda yapacağı iş bir tane: Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının Avrupa Birliği'nde kazandığı serbest dolaşım hakkına sonuna kadar sahip çıkmak, bunu asla pazarlık konusu yapmamak. Örneğin çipli pasaporta geçtik, sınır güvenliği konusunda da özel güvenlik yasası çıktı (sanırım) şimdi geri kabul anlaşması restlerini görmek, "hadi bakalım" diyebilmek. Yeşil pasaport, bu pazarlığın aslında AB'ye yarayan bizi ayrımcılığa sürükleyen bir sonucudur. Kapsama girenleri çok genişlettiğimiz için (AB'den gelen vize tehditleriyle) daraltılmıştı, hatta yeni pasaport yasasında bu kapsamın %90 azaltılacağı iddia ediliyordu, şimdi yeniden genişletiliyor gibi.
Devlet aklı bir yerde tıkanırsa, sadece imtiyaz ve ayrımcılığa yöneliyor, bu şimdinin sorunu değil 30 yıldır pasaport konusunda biz tüm "sıradan yurttaş"ların sorunu, yaygın eşitsizliğin bariz örneklerinden biri. Sanmayın ki bu sadece iş adamları için düşünüldü, daha geçenlerde gazetecilere de bu havuç uzatıldı... TBMM'de bekleyen kanun değişikliği tekliflerini söylemiyorum bile, avukatlardan, doktorlardan, muhtarlara kadar yeşil pasaport talepleri sırada bekliyor.
Yapılan yanlışlığı farkedip karşı koyan iş adamları da var, onları da anmak gerek:
"İzmir Ticaret Odası Başkanı Demirtaş, "Bizim istediğimiz yeşil pasaport değil. Bizim istediğimiz Türk Milleti'nin her ferdinin bir Malezyalı, bir Japon gibi Avrupaya ve dünyanın diğer ülkelerine pasaportu ile hiçbir vize almaksızın dünyayı gezmesidir"
Türkiye'de sadece "belli" çevrelerin "seyahat" ettiği "zannedildiği" için bu konudaki toplumsal muhalefetin ve hak mücadelesinin bu saçmalıklara gücünün yetemeyeceği gibi sanki bir inanç da var.
Düşünsenize dünyanın en pahalı pasaportunu devletimiz bize satıyordu. 2 yıl önce kampanya kıyamet, ücretleri %50 düşürdük. Ama sonuçla yetinemedik. Çünkü ücreti düştüğü halde ve hala dünyanın en pahalı pasaportuna sahibiz. "Niye en pahalı?" diye soruyorsunuz.
Yanıt: TIS!
Yeşil pasaport konusunda muhalefet oluşturmak daha zor, aynı şekilde ucu bir biçimde bize, çevremize ulaşan "imtiyazlar" konusunda çok duyarlı olduğumuz için. Duyarlılık hak mücadelelerinde ne kadar pasif ise, imtiyazları kaybetmemek için o kadar aktif olabiliyor. Çünkü neredeyse herkes "eşit" olmak değil, ayrıcalıklı olmak istiyor.
"Yeşil pasaport ayrımcılıktır." diye Twitter'da kampanyamız uç verdiğinde hemen "seyahat özgürlüğü" savunucularının da bir kısmından "pasaportuma dokunma" sesleri gelmeye başladı. E ama hani herkese "seyahat özgürlüğü" idi.
Yeşil, mor, bordo ne olursa olsun, bir yurttaşın nüfus kağıdı gibi sadece yurt dışında kullandığı kimlik belgesi olan pasaport, herkes için "eşit" olmalıdır. Devlet müşteri gibi vatandaşına bunu fahiş bir ücretle satmamalıdır. Dünyada ortalama 50 dolar olan pasaportu bordo olduğu zaman 446, yeşil olduğu zaman 62,5 liraya SATAMAZSIN! Bazılarının daha "eşit" olduğu bir ülkede yaşamak istemiyorsanız, çözüm basit!: Eşitlik istiyoruz, ayrımcılığa son verin!
Sesimizi, ses çıkarmazsan, haykırmazsan bir türlü kendine gelmeyen "imtiyaza odaklı devlet aklına" duyurmak için yine yükselteceğiz.
"Yeşil Pasaport Ayrımcılıktır" kampanyamıza destek verin, Anayasal haklarımıza birlikte sahip çıkalım!
Yeşil pasaport konusunda içeriğindeki bazı düşüncelere katılmasam da birçok konuyu bir arada toparladığı için yararlı bir blog yazısı lütfen bkz:
http://www.havayolu101.com/2010/07/15/yesil-pasaportun-statusu/
2 yorum:
Bugün dünyanın en pahalı pasaportunu almak için müracat ettim. Bana ulaşım da dahil olmak üzere 500 liraya mal oldu. Kaybettiğim zamanında haddi hesabı yok...
Buna açık açık devlet eliyle soygun denir. Biri bu soygunu durdursun :(
Yorum Gönder