8 Haziran 2010 Salı

Müşteri değil, Yurttaşıyız!

Radikal gazetesi'nin eki Radikal 2 de, 6 haziran tarihinde yayımlanan makalem aşağıda yer alıyor:


Afrika, Asya, Amerika hangi kıtada olursa olsun, tüm ülkeler yurttaşlarına 5-10 yıllık pasaportları ortalama 50 dolara sağlıyor. Türkiye ise 500 doların üzerinde bir ücret istiyor
1 Haziran itibarıyla artık bizim de dünyanın diğer ülkeleri gibi biyometrik/çipli pasaportlarımız oldu. Dünyada biyometrik pasaportu olmayan üç ülkeden biri Türkiye’ydi. Diğerleri Hindistan ve Bangladeş. Her türlü kimlik bilginizin bir çipte yer aldığı, güvenli, teknik standartları yüksek ve ülkelere giriş işlemlerinde büyük kolaylık sağlayan bu pasaportların Türk vatandaşları için diğer dünya ülkelerinin hiçbirinde olmayan büyük bir özelliği daha var: Dünyanın en pahalı biyometrik pasaportları bunlar.

Dünyanın en pahalısı
Dünyada biyometrik pasaport ücretlerinin ortalaması 45-50 dolar düzeyinde. Avrupa, Asya, Amerika hangi kıtada olursa olsun, tüm ülkeler yurttaşlarına 5-10 yıllık pasaportları ortalama bu ücretlerle sağlıyor. Türkiye ise 500 doların üzerinde bir ücret istiyor.
Bu konuda çarpıcı örnekler vermek mümkün. Pasaportların yaklaşık fiyatları ABD, Almanya ve Japonya’da 100, Danimarka ve Norveç’te 150, Kanada, Şili ve Fransa’da 75, Hollanda ve Portekiz’de 60, Brezilya’da 40, Çin’de 38, Mısır, Macaristan ve Arjantin’de 25, Venezuela ve İspanya’da 20, Hindistan ve Endonezya’da 22, Rusya ve Umman’da 15, Filipinler’de 10, Kenya’da 6, Lüksenburg’da 5 ABD doları. Ermenistan’da ise ücretsiz.
Çipli pasaportların tanıtımında İçişleri Bakanı Beşir Atalay şöyle dedi: “Pasaport hem bizim, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız için hem de devletimiz için bir itibar ve saygınlık konusudur. Esasen bu vatandaşlığı simgeleyen belgelerin hepsi aynı özelliği taşıyor.” Ancak çok uzun yıllardır Türkiye, uyruğundaki herkese vermek zorunda olduğu bir resmi belgeyi, fahiş bir ücretle yurttaşlarına satıyor. Hem de her yıl fiyatını artırarak. Ürün tekeline sahip bir şirket gibi davranıyor, yurttaşlarına da eli mahkum bir müşteri gibi. Bu tutumun devletin itibarı ve saygınlığını ne kadar yaraladığını yetkililer nedense göremiyorlar.

Maliye Bakanlığı sorumlu
Harçlar kanununa göre gerçekleşen bu zamlarla beş yıllık bir pasaportun harcı 2010 yılında 616.30 TL’ye ulaştı. Buna 138 TL pasaport ücretini de eklediğiniz zaman 754.30 TL gibi dünyada bir benzeri daha olmayan bir ücrete/harca ulaşıyorsunuz. Bunun en önemli sebebi, Harçlar Kanununda her yıl otomatik bir zamma bağlanmış olan “değerli kağıtlarla” ilgili işlemlerin içinde pasaportlarında bulunması. Aslında pasaport ücreti 138 TL, ama Bakanlar Kurulu kararı ile Maliye Bakanlığı tarafından her yıl artırılan harçlar pasaportların ücretlerini çok yüksek bir düzeye taşıyor.

Yurtdışı ayrıcalığı
Yurtdışında yaşayan yurttaşlarımızın ödediği harç ve pasaport ücretleri, neredeyse yüzde 50 oranında daha düşük. Aslında bu haliyle bile ücretlerin yüksek olduğu gerçeği yine değişmiyor, ayrıca yurttaşlar arasında bariz bir ayrımcılığa yol açıyor. Türkiye’de yaşıyor olmak, daha yüksek ücretlerle cezalandırılmak anlamına geliyor. Örneğin 4-5 yıllık pasaport için yaklaşık 115 avro- 230 TL harç ödüyorlar, yurtdışında yaşayanlar. Türkiye’de ise 616,30 TL. Aradaki fark 386,3 TL.
Ayrıca yeni biyometrik pasaport uygulamasıyla birlikte gelen, her süre bitiminde yeni pasaport alma ve 138 TL ücret ödeme zorunluluğunun yaratacağı büyük mali külfeti ortadan kaldırmak için, pasaportların en az 5 ve 10 yıllık olarak düzenlenmesi gerekiyor. Yoksa bu durum, her yenilemede ek harç gibi pasaport ücreti ödemek zorunda bırakacak yurttaşlarımızı.
Yeni düzenleme ile çocuklarınızı artık pasaportunuza işletemiyorsunuz. Yaşı ne olursa olsun hepsi için ayrı pasaport çıkarmak zorundasınız. Türkiye’de dört kişilik bir ailenin toplam biyometrik pasaport ücreti/harcı (5 yıl için) 3.017 TL. Asgari ücretin neredeyse altı katı. Üstelik bu ücrete fotoğraf, ulaşım, yurtdışı çıkış harcı vb. harcamalar dahil değil.
Resmi bir görevi olmayan vatandaşlar bu ücretleri öderken, resmi yetkililer diplomatik pasaportların dışında dünyada benzeri görülmeyen, tamamen Türkiye’nin uydurduğu, bazı ülkelerde çeşitli vize kolaylıkları sağlayan yeşil pasaportu “harç” ödemeden ailelerini de kapsayacak şekilde kullanmayı sürdürüyor. Üstelik bu “eşitlik” ilkesine aykırı ve imtiyaz sağlayan uygulamanın çeşitli meslek gruplarına yaygınlaştırılması için hazırlanmış kanun teklifleri TBMM’de bekliyor.

İnsan hakkı ihlali
Ancak bir temel insan hakkı olan “seyahat özgürlüğü”nün yüksek pasaport ücretleriyle ihlali kimseyi ilgilendirmiyor. Kimi milletvekilleri de çeşitli meslek gruplarını yeşil pasaportun imtiyazlı alanına almak, onların vize işlemleri sırasında “rencide” olmasını engellemek için uğraşıyor. Kimsenin aklına böyle yaparak Türk vatandaşları arasında ayrımcılık yaptıkları ve “rencide” edilen kim olursa olsun, hepsinin T.C. vatandaşı olduğu gerçeği gelmiyor.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 13. Anayasamızın 23. maddesinde temel bir insan hakkı olarak kabul edilen, yani her insanın doğuşundan itibaren kazandığı “seyahat özgürlüğü”nü Türkiye’de devlet, yüksek harçlarla yurttaşlarının elinden alıyor. Bu durum açık bir “insan hakkı ihlali”ne dönüşmüş durumda.
Bir hakkın varlığı, o hakkın kullanımı da güvence altına alındığı zaman bir anlam ifade eder. Bir hak, ancak kullanılabildiği sürece vardır. Ve “seyahat özgürlüğü”, her yıl otomatiğe bağlanmış harç “zamlarıyla” yurttaşlarımız için daha da ulaşılamaz bir noktaya doğru gidiyor.

Vizeden önce
Hükümet, Türkiye’ye karşı uygulanan vizelerin kaldırılması için, özel bir çaba harcıyor. Bu çok yerinde bir çaba. Çünkü Henley Vize Kısıtlamaları Endeksi’ne göre Türkiye vizesiz seyahat kolaylığında, tüm Avrupa ülkelerinin gerisinde kalarak, 89 ülke içinde 42. sırada yer alıyor. Ancak vizeleri kaldırma çalışması, eğer pasaport ücretlerinin düşürülmesiyle birlikte uygulanmazsa belli bir kesim dışında çok anlam ifade etmeyecek. Yüksek pasaport harçları, “seyahat özgürlüğünü” kullanmak isteyenler için imkansız hale getiriyor. Devlet, eğer pasaport harçlarını düşürmek için bir adım atmazsa, T.C. yurttaşlarına anayasal haklarına sahip çıkmak için hukuksal mücadele vermekten başka çare kalmıyor.

Makalenin linki: Radikal 2 için TIKLAYIN!

Hiç yorum yok: