5 Mayıs 2016 Perşembe

Seyahat Özgürlüğü Engellenemez!*

Türkiye ve Avrupa Birliği’nin 2013 yılında başlattığı vize muafiyeti süreci, sonunda 72 kritere bağlandı. Bu kriterler yerine getirilirse Türkiye vatandaşlarının Avrupa’ya vizesiz seyahatinin haziran ayı sonunda gerçekleşebileceği ileri sürülüyor. Bu 72 kriter üzerinde çalışılırken temel seyahat özgürlüğü hakkı gözden kaçıyor. Seyahat özgürlüğü, hem İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 13’üncü hem de Türkiye anayasasının 23’üncü maddesinde düzenlenen temel bir hak. Ne var ki özellikle yurt içindeki uygulamalarda, kamu otoritesinin istediği zaman sınırlanabiliyor hatta yok sayılabiliyor. 

Mart 2010 tarihinde yüksek pasaport harçlarına tepki göstermek için internette Suat Özçelebi’nin kurduğu Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri, çeşitli sloganlar ve kampanyalarla temel seyahat özgürlüğü hakkını savunuyor. Grubun en son güncel kampanyası, vize muafiyeti sürecinde pasaportların AB standartlarında yenilenmesinde yurttaşlardan istenen ücret... Mevcut pasaportlarına ödeme yapmış kişilerden tekrar para istenmesine karşı sosyal medyada #yenipasaportaparayok sloganıyla bir imza kampanyası düzenleniyor.


Seyahat özgürlüğü hakkı Türkiye’de sıkça göz ardı edilirken ülke içinde vatandaşlara adeta “vize” uygulanıyor. Örneğin bir kente gitmek, girmek ya da çıkmak, sokağa çıkma yasakları hatta bir parka ne zaman girip ne zaman çıkılacağı kolaylıkla kısıtlanabiliyor. Seyahat özgürlüğünün kolaylıkla yok sayılabildiği bir düzen ve zihniyet ile karşı karşıyayız. Hatta bu zihniyet o kadar egemen ki “turizm” konusunda yaşanan sıkıntıları gidermek için, “yurttaşların yurt dışı çıkışlarına sınırlama getirilsin”, “harçlar artırılsın” diyerek çözme heveslileri bile var. Benzer şekilde çok uzun yıllardır, yurt dışına çıkmak, seyahat etmek de büyük eşitsizlikler ve hak ihlalleri içeriyor. Yekililer, başka ülkelerin Türkiye’ye koyduğu vizelerden yakınırken, kendisi yurttaşlarına adeta yurt dışına çıkış “vize”si koymuş durumda.

Öğrenciler ve yurt dışındaki yurttaşlar için yapılan son düzenlemeler, Türk vatandaşları için “seyahat özgürlüğü”nün alanını bir yandan genişletirken, diğer yandan büyük eşitsizliklerin ortaya çıkmasına yol açtı. Yakın zamanda Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren bir torba yasa değişikliği ile "Tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış olanlara” harçsız pasaport alma hakkı getirildi. Bu, iktidar partisinin öğrencilere seçimlerdeki bir vaadinin yerine getirilmesiydi. Aynı biçimde yurt dışında yaşayanlar için de konsolosluklardan pasaport almak, yaklaşık yüzde 50 ucuzlatıldı, ortalama 100 avro düzeyine indirildi. Artık Harçlar Kanunu'nun harçtan muaf olanları düzenleyen 85. maddesinin 1. Fıkrasına eklenen "Tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış olanlara verilecek pasaportlar" bendiyle, 25 yaşına kadar tüm öğrenciler sadece pasaport defter ücreti ödeyerek 87,5 liraya pasaport alabilecekler.

Bu önemli değişiklikler belli kesimlerde memnuniyet yaratırken, aslında var olan eşitsizlikleri daha da derinleştirdi; Türkiye’de “seyahat özgürlüğü” konusunu kapsadığı gruplar açısından iyice tartışmalı bir hale dönüştürdü.

Dünyanın En Pahalı Pasaportu Türkiye’de


Türkiye’de dünyanın en pahalı pasaportu kullanılıyor. Dünyada ortalama 60-70 ABD doları, Avrupa Birliği’nde 60-70 avro düzeyinde 10 yıllık biyometrik/çipli bir pasaport Türkiye’de 620,60 Türk Lirası (yaklaşık 190 avro). Bunun 87,5 Türk Lirası defter parası, geri kalanı harç.

Pasaport bir “değerli kağıt” olduğu için aynı zamanda harçlar yasasına tabii ve her yıl “yeniden değerleme” oranında otomatik zam görüyor. Dünyada her yıl otomatik zamlanan tek pasaport, Türkiye Cumhuriyeti pasaportu.

Seyahat özgürlüğüne temelde en zıt uygulamalardan “yurtdışı çıkış harcı” da sadece Türkiye’de ödeniyor. Her çıkışta ödenen 15 TL’lik harcın kaldırılması için verilen yasa teklifleri, çok uzun zamandır anlaşılmaz bir biçimde bekletiliyor.

Son yasal değişikliklerle oluşan ve seyahat özgürlüğünü kısıtlayan durum şu şekilde:

Yurttaşlarına dünyanın en pahalı pasaportunu satan devlet önemli bir genç kitleyi yüksek harçlardan korurken, büyük eşitsizliklere ve çelişkilere de yol açmaya devam ediyor. 6 yaşında bir öğrenci 87,5 liraya pasaport alırken, örneğin 5 veya 1 yaşındaki kardeşi ya da arkadaşı aynı 5 yıllık pasaporta 620,6 lira ödemeyi sürdürecek.
Yasa gençler arasında “tahsilde olan/olmayan” ayrımı yapıyor.
Yurt dışında yaşayan bir vatandaş 100 avro’ya devletin vatandaşlarına vermek zorunda olduğu bir kimlik belgesine sahip olabilirken, yurt içindeki vatandaşlar aynı pasaporta yaklaşık 200 avro ödemek zorunda kalıyorlar.

#YeniPasaportaParaYok

Bütün bu eşitsizlikler AB ile yapılan 72 Kriter pazarlıklarında bir hak ihlali daha eklendi. Devlet, 72 kriter kapsamında vizesiz Avrupa için 2016 yılında bütün pasaportları değiştireceğini ve pasaport ücretini yine yurttaşlardan alacağını açıkladı. Aslında bu durum fark edilmeyen bir gerçeğin ortaya çıkmasına yol açtı. Meğer 5 yıl önce dünyanın en güvenli, biyometrik ve çipli pasaportları olarak tanıtılan ve 5 yıl içinde herkesin değiştirilen pasaportları AB standartlarında ve yüksek güvenlikli değilmiş, çiplerine parmak izi kaydedilemiyormuş.

Biyometrik pasaportun içindeki çip dahil yaklaşık 15-20 liraya mal olduğunu Darphane yetkilileri açıklamıştı. Bu maliyetlere rağmen, devletin yurttaşlarına vermek zorunda olduğu bir kimlik belgesi için fahiş bir fiyat belirleniyor, adeta yurttaşa müşteri muamelesi yapılıyor. Bu noktada yapılması gereken çok basit: Pasaport ücretinin tüm yurttaşlar için “defter ücreti” seviyesine çekilmesi; yeni pasaportların ücretsiz olarak değiştirilmesi; yurttaşlar arasında hiçbir ayrımcılık yapılmaması; çocuk pasaport ücretlerinin en az yüzde 50 oranında düşürülmesi; yeşil, bordo pasaport ayrımının ve yurt dışı çıkış harcının kaldırılması.

Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri, sosyal medyada ve ulaşabildiğimiz tüm mecralarda, bu haksız uygulamaya karşı bir kampanya yürütüyor: “Parasını ödediğimiz pasaportun parasını bizden alamazsınız, kim zamanında bu ihmali yapmış ve bu pasaportları AB standardında yapmamışsa pasaport paralarını onlardan tahsil edin” diyor.

Bu çerçevede Change.org sitesinde “Yeni pasaporta yeni ücret, yeni harç ödemek istemiyoruz! #YeniPasaportaParaYok” adıyla Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Maliye Bakanı Naci Ağbal’a iletilmek üzere bir imza kampanyası yapıyor. Kampanya detayları ve mektubu için www.seyahatozgurlugu.comsitesini ziyaret edebilirsiniz.

* Bu yazı Magma dergisi'nin internet sitesinde Mayıs 2016 tarihli12. sayısında yayımlandı. Lütfen tıklayın.

4 Mayıs 2016 Çarşamba

#YeniPasaportaParaYok Kampanyamıza bir destek de MAGMA'dan.

Yeryüzü dergisi Magma Mayıs sayısında bir sayfasını Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri'ne ayırdı ve #YeniPasaportaParaYok kampanyamıza destek verdi.

"Seyahat Özgürlüğü Engellenemez " başlığıyla AB ile vize muafiyeti sürecinde yenilenmek zorunda olan pasaportlarımızın daha önce ödediğimiz defter ücretini yeniden bizden talep eden devlete karşı yürüttüğümüz kampanyayı okurlarına duyurdu.

MAGMA'ya çok teşekkür ediyoruz.  

Gittikçe aralanan #VizesizAvrupa kapısının önünde adeta 73. kriter gibi kendi devletimizin önümüze diktiği temel seyahat özgürlüğü engellerine/vizelerine ve yeni pasaporta için istenen defter ücretine karşı hep birlikte #YeniPasaportaParaYok demeye devam ediyoruz.