30 Temmuz 2012 Pazartesi

Günün Sözü Michener'den...

“Eğer yemekleri reddedersen, adetleri görmemezlikten gelirsen, dinden korkar, insanlardan kaçarsan, evinde oturman senin için daha iyi olacaktır.” /James A. Michener

27 Temmuz 2012 Cuma

Boğaz köprülerindeki 2 Bilet haksızlığı giderildi.

Hızlı sonuç aldığımız için sevindim. İstanbul'daki köprü onarımları nedeniyle köprü geçişleri ücretsiz yapılmıştı. Ancak İETT belediye otobüsleri de ücretsiz geçtikleri halde vatandaşlardan 2 bilet almayı sürdürüyorlardı.


Otomobilleri veya başka araçları kullananlar bedava geçerken, halkımız hiçbir değişiklik olmamış gibi, üstelik toplu taşım araçlarını kullanarak trafik sıkışıklığını rahatlattıkları halde adeta cezalandırılmışlardı.


2-3 gündür hem sosyal medyada hem de @ibbbeyazmasa ya başvurarak bu haksızlığın giderilmesi için mesajlar attık, kamuoyu oluşturmaya çalıştık. Ancak İstanbul Büyük şehir belediyesi bu kez çok hızlı davranarak olumlu kararlar aldı.


Hem şehir hatları vapurları hem de boğaz köprülerini kullanan belediye otobüslerinde %50 indirime gitme kararı aldı. Pazartesi günüden itibaren bu karar uygulanmaya başlanacak. İstemeden hiç bir şey olmuyor, yine bir kez daha kanıtlandı ki hak verilmez alınır!


İBB sitesinden yapılan resmi açıklama şöyle:
Şehir Hatları vapurları ile köprü geçişli İETT otobüsleri, Pazartesi gününden itibaren 2 ay boyunca indirimli yolcu taşıyacak.
İstanbul büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın aldığı karar ile 30 Temmuz Pazartesi gününden itibaren Şehir Hatları Vapurları, Akbil ve İstanbulkart kullanılan tüm seferlerde (Adalar hariç) iki ay süreyle tarife üzerinden yüzde 50 indirimli yolcu taşıyacak.
Boğaz Köprülerinden geçen İETT otobüslerinde de iki ay süreyle tek bilet uygulamasına geçilecek.

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Zengine bedava fakire 2 bilet

İstanbul boğazını geçmek zengine bedava, fakire 2 bilete dönüştü! Köprülerde başlayan yol onarım çalışmaları İstanbul boğazını  geçmeye çalışan herkes için uzun zamandır tam bir kabus. Açıkça "seyahat özgürlüğü" insanların ellerinden alındı. Yollarda saatlerce perişan oldular.


Üstelik bu trafikteki eza, cefa sadece İstanbullulara değil, bu köprülerden geçmek zorunda kalan herkese yaşatıldı ve yaşatılıyor.


Yetkililerin çözüm bulmakta çok geç kalmaları, neredeyse bunun için hiçbir önlem düşünmemiş olmaları herkesin perişanlığını daha da artırdı. Bulunan formüllerden biri de köprüleri bedava yapmaktı. Başbakan tarafında "müjdelenen" bu yöntemin ise belli düzeyde bir faydası olduğu söyleniyor. Ancak bu yöntem başka bir eşitsizliği gündeme getirdi.


Köprüleri kullanan İstanbullular belediye otobüsüne binerse 2 bilet atmak zorunda, ancak otomobiliyle geçerse hiçbir ücret ödemiyor. Yani trafik sıkışıklığına katkıda bulunanlar bedava, toplu taşım araçlarını kullananlar ise ücretli. 


Köprülerin onarımı konusunda önceden bir önlem almayı akıl edemeyen yetkililerin, önerdikleri çözüm yöntemlerinin farklı yansımaları konusunda bir şeyler düşünmelerini beklemek elbette hayal. Hele bunlar "seyahat özgürlüğü", "eşitlik" gibi temel haklar söz konusu olduğunda...


Şimdi bu uygulama bariz bir "eşitsizliğe" yol açmış durumda. Bunu gidermek için Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprü geçişlerini kullanan belediye otobüsleri de bu onarım süresince ya ücretsiz olacak ya da araçların benzin maliyeti düşünülerek indirimli. 


Bu konuda İETT yetkililerine ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisine iş düşüyor, köprü geçişlerinde 2 bilet uygulamasını tek bilete düşürmek için bir karar alabilirler. Toplu taşım araçlarını kullanmak yönünde bu önlemin bir teşvik tarafı da var. Ben bu isteğimi Twitter üzerinden @ibbbeyazmasa'ya ilettim. Siz de iletin, talep edin!


İdeal çözüm ise artık maliyetlerini kat be kat çıkaran bu köprülerin tamamen bedava olması ve doğal olarak belediye otobüslerinin de daha indirimli...

Yoksa bu belirgin adaletsizlik, "eşitsizlik"  karnemize bir eksinin daha yazılmasına yol açacak. Zenginlerin yine kazandığı, fakirlerin tıkır tıkır ödediği bir Türkiye...

12 Temmuz 2012 Perşembe

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Sırtçantalılar Radyo 1'de "seyahat özgürlüğü" istedi

Birlikte Türkiye'de "seyahat özgürlüğü"nün genişlemesi ve önündeki engellerin kaldırılması için mücadele verdiğimiz Sırtçantalılar Topluluğu'nun kurucuları bugün TRT Radyo 1'de saat 20'de yayınlanan  "Öğrenci İşleri" programının canlı yayın konuğu oldu.


Sırtçantalılardan Onur İnal, uzun zamandır birlikte yürüttüğümüz kampanyalar hakkında bilgi verdi ve şöyle dedi: " Kardeş grubumuz Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleriyle çeşitli kampanyalar yapıyoruz ve Türkiye'deki seyahat özgürlüğü önündeki engellemelerin kalkması için kamuoyu yaratmaya çalışıyoruz"


Programda İnal, fahiş pasaport ücreti/harcı, yurt dışına çıkış harcı ve vize konularının Türkiye'de seyahat özgürlüğü'nün önünde nasıl bir engel yarattığını da örneklerle vurguladı. %95'i yurt dışına çıkmamış bir ülkede yaşadığımızı vurgulayan İnal, birlikte yürüttüğümüz "farkındalık" yaratmaya yönelik kampanyaları artırarak sürdüreceğimizi de belirtti.

5 Temmuz 2012 Perşembe

Bir gezgin ile turist arasındaki fark nedir?

Twitter'daki @seyahatozgurluk hesabımızdan "takipçilerimize" sorduk: "Bir gezgin ile bir turist arasındaki en büyük fark nedir?"


Genellikle bir "gezginin" gözünden yanıtlar geldi, üstelik turistleri biraz küçümseyen yanıtlar. Aslında bir çoğumuz kimi zaman bir gezgin gibi kimi zamanda bir "turist" gibi davranıyoruz. Elbette has "gezginlere" söyleyecek sözüm yok... Ama turizme ve "turistlere" de çok haksızlık etmeyelim...


İşte @seyahatozgurluk'a gelen yanıtlar:

hakan gokce ‏@hakangokce
gezgin icin yol bitmez, turist icin aldigi izin biter.,


IQT ‏@Aykutik
Bir gezgin ile bir turist arasındaki en büyük fark, bence sonraki duraklarıdr; birisininki ev, diğerininki başka bir "yer".


Tarkan Dalgin ‏@tarkandalgin
gezgin "her zaman" yoldadır..


Kemal Kaya ‏@maxmajestic
 Gezgin sokaklarda kaybolmayi sever, turist rehberi kaybetmekten korkar.


Semih Diken ‏@loplopculer
Gezginin yemek yediği yerde turist yoktur. Turistin yemek yediği yerde yerel insan yoktur.


Kenan YILDIRIM ‏@kykenanyildirim
turistin konfor kaygısı varken;gezginin konfor ve hizmet kaygısı yoktur.Zor durumlarda bile zevk almasını bilir.


hayriye avci ‏@AvciHayriye
 gezgin araştırmacı ve keşfeden turist ise daha çok hazır paketi tüketendir


devrim kilicer ‏@legoist
Gezgin sırtını şehre dönerek fotoğraf çektirmez.


aytunç erçifci ‏@aercifci
turist cebine parasını doldurup sağda solda saça saça gezer, gezgin parası olmasa da bir yolunu bulur ve gezer


cengiz şahin ‏@ekspercengiz
"Gezgin" 2 den fazla öğün yiyemez! "Turist" aç iken dergi bile okumaz!


aykan aydın ‏@ayknaydn
gezgin gezer, turist izler.


alper afşin ‏@alperafsin
Turist, konsantre meyve suyu icmek, gezgin ise dalindan kopardigi meyveyi yemek gibidir. 


Emre Herdem ‏@ehrdm
Turist, işten izin 1-2 hafta alır gezer. Gezgin, şöyle 6 ay falan ücretsiz izin patlatır öyle gezer... 


TheJoker ♠ ‏@TheJokerFace
Turistte bilgi eksikligi vardir bu acigini da daha fazla para harcayarak kapatmaya calisir.

Gezgin ise nerede, neyi nereden almasi gerektigini bilir, turistik yerlerden uzak durur. Tatil ucuza gelir

Gökçe ‏@gokcizm
Turist, topladığı anıları ve geride kalan herşeyi evine götürmek üzere yola çıkar. Gezginse sıradaki durağına...


Ozlem SOYDAN ‏@OzlemSoydan4
Merdivenlerden oluşan daracık bir sokak ileride kıvrılyor ve sonunu göstermiyorsa, merdivenleri koşarak çıkan içgüdü gezgindir


kumru ‏@kumrukush
turist bakar, gezgin görür!


july ‏@purplebullet
turist otelde kalir, gezgin ya ev tutar ya da orada yasayan birinin evinde kalir.


ismail alacaoğlu ‏@nothingism
seyahate çıkmanın amacı yaşadığın dünya ile birlikte kendini tanımaktır, bunu yapabiliyorsan aldığın sıfatın önemi yoktur.


Furkan Kilicaslan ‏@kilicaslanfurka
Turist anlara o an ki yaşadığı zamana asık olur gezgin zaten o maceraci ruha coktan asık olmuştur


Bunyamin Tokmak ‏@MuharrirAntalya
Turist huzur arar, gezgin macera.

Turist, bir gittiği yere 10-20 kez gidebilir. Gezgin her seferinde yeni yerler keşfetmek ister.


süleyman kumaş ‏@suleymankumas
Tur-ist, tur atar gider onu irgalamaz ama gez-gin gezer durur onu hersey irgalar o da herseyi irdeler.


Selda Yilmaz Öncel ‏@selda1802
turist tatil amaciyla seyahat eder,gezgin icin ise bu vazgecilmez bir ask,karsi konulmaz bir zorunluluktur..

Engin Kaban ‏@Engin_Kaban
 #Turist olunur, #Gezgin doğulur. Bu biraz fazla iddialı oldu sanki ;)
#Gezgin yol acar, #Turist ancak açılan yolu takip eder. 
#Gezgin nereye gideceğini bilmez; #Turist nerede olduğunu.


Gunes AKDOGAN ‏@lizardOnTheRoad
 turist nereye gideceğini bilir. Gezgin ise nereden geldiğini.


Geliş sırasına göre yer verdim. Atladıklarım varsa özür dilerim. Lütfen katılmak isteyenler, yorum kısmına devam ederek bu yazıyı daha da zenginleştirebilirler. Katılan herkese ve @sirtcantalilar a da tekrar teşekkürler.

3 Temmuz 2012 Salı

Twitter'da "seyahat özgürlüğü" mücadelesi...

Aslında yazının adı "sosyal medyada seyahat özgürlüğü mücadelesi" olmalıydı. Ancak son dönemde kampanyalarımızın büyük çoğunluğunu Twitter'da yapıyoruz ya da oradan yönlendiriyoruz. Facebook, bu blog, diğer ürettiğimiz kampanya materyalleri, e-posta, SMS, banner, fotoğraf gibi araçlar tamamen bu ana mecranın etrafında şekilleniyor.

Kampanyayı bir basın açıklaması ile destekliyorsak buna, mektup, faks vb. iletişim araçları da ekleniyor elbette, ama kampanyanın hedefindeki kişi ve kurumlara mesajlarımızı daha çok "Twitter" üzerinden iletiyoruz. Her şeyi 140 karaktere bölerek, bir banner, bir afiş, bir fotoğraf ya da reklam spotu ya da video ekleyerek oluşturuyoruz kampanya mesajlarını...


Seyahat özgürlüğü mücadelesi bu blogla başladı, Facebook'da (sayfa ve grupta) büyüdü, mücadele ettiği konuda büyük başarı sağladı (pasaport ücretlerinin/harçlarının %50 düşürülmesinde büyük rol oynadı) şimdi Twitter'da daha da genişliyor, daha büyük hedeflere odaklanıyor.

Ancak bu uzun girişten sonra, yazıyı yazma nedenime gelmek istiyorum. Twitter'da gerçekleştirdiğimiz kampanyalarda daha yüksek verim elde etmek, hedeflerimize biraz daha hızlı ulaşmak istiyoruz. Daha verimli ve etkisi yüksek kampanyalar yapmak...

Takipçi ve aktivistlerimizin şu aşağıda yazdığım noktalara dikkat etmelerini istiyoruz:

1. Başta Sayın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere, resmi kişi ve kurumlara attığımız twitlerin RT yapılması diğer twitlerden daha önemli. Bu kişi ve kurumlara doğrudan ulaşıyor. Ayrıca sizlerin bu kişi ve kurumlara belli aralıklara aynı konularda twitler yollamanız da aynı derecede etkili.

2. Bir konuda özel kampanya yaptığımız zaman (bir hashtag-tabela saptamak dahil, #seyahatcunku ile yaptığımız gibi) ya da bir TV programına katılacak resmi kişi ve kuruma mesajlarımızı iletmek istediğimiz zaman bunu bazen 1-2 saat önce duyurabiliyoruz. Önceliği bu tür duyuruların yayılmasına vermelisiniz. Daha sonra da o kampanyaya katılmak üzere bilgisayar başında olmak gerek, bazen 5-10 kişiyle bile ciddi bir etki yaratmak mümkün, ben olmasam da olur demeyin.

3. Herkesin farklı konularda farklı düşünceleri ve siyasal eğilimleri olabilir, birbirimize kızmak değil, ortak bir amacı "seyahat özgürlüğü" gerçekleştirmek için bir aradayız. En önemlisi "Türkiye'yi kurtarmıyoruz"...

4. Türkiye'deki haksız seyahat özgürlüğü sınırlamalarına, Anayasa ihlali olduğunu düşündüğümüz yasa ve uygulamalara karşı mücadele ediyoruz, farkındalığı artırmaya, resmi kişi ve kurumları bunları düzeltmeye "iknaya" çalışıyoruz. Bazen de medyanın bu konulara ilgisini çekmeye çalışıyoruz. Gazetecilere konuları aktarmak "bıktırmadan" önemli...

5.Seyahat özgürlüğü "şemsiyesi" altına girebilecek her türlü haksız ve çelişkili uygulama ve sorunlarda da diğer grup ve kişilerle dayanışma göstermeye çalışıyoruz. #gencliktreni konusunda olduğu gibi... (Hoş bu konu da Sırtçantalılar ve bizim üzerimizde kaldı gibi...)

6. Sosyal medyada büyümek önemli @seyahatozgurluk bizim Twitter hesabımız. Bunu, bloğumuzu, Facebook grubumuzu ve sayfamızı (ikisi ayrı şeyler) ara sıra paylaşmalı ve diğer takipçilerinize duyurmalısınız. Bu tür insan hakları mücadeleleri uzun soluklu ve erimli mücadeleler, bizim gücümüz bu konuda önemli mevzi kazanımlar elde etmiş olmamızda. Bu başarıların sürekliliği sizin ilginizin sürekliliğine doğrudan bağlı...

7. Bu bloğun hemen yukarda "KAMPANYA MALZEMELERİ" adlı bir bölümü var. Buradaki malzemeleri, bannerları kullanarak, kendi bloğunuzda, sayfanızda, sitenizde yayınlayabilir, bize link verebilirsiniz, insanları davet edebilirsiniz. Bloğumu 20 kişi okuyor ne olacak demeyin, ilk kampanyamızda bu sayede Facebook'da 13.000 kişilik bir güce ulaştık unutmayın!

İnsanlar önceliklerini belirlemekte özgürdür. Biz dokunabileceğimiz, etkimiz olabilecek ve düzeltebileceğimiz sorunlara "çare" üretmeye, onları görünür kılmaya, yurttaşlarımızın farkındalığını artırmaya devam edeceğiz. Ve her zaman dediğimiz gibi: "dayanışma hepimize daha anlamlı bir varoluşun kapılarını aralayabilir"...

2 Temmuz 2012 Pazartesi