30 Mayıs 2013 Perşembe

Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri ATLAS Dergisi'nde...

Aylık Coğrafya ve Keşif Dergisi ATLAS, internet sitesi'nde Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri'ne yer verdi. 

Topluluk hakkında bilgilere ve Sivil Sesler Festivali'ndeki etkinliklerine yer verilen haberde, 8 Haziran günü saat 12.00-13.00 arasında festival alanının yanındaki İstanbul Araştırmaları Enstitüsü'nde "Sosyal Ağda Sivil Sesler Çıkarmak... Seyahat Özgürlüğü Mücadelesi" adlı bir sunum gerçekleştireceğimizi de okurlarına duyurdu.

Haberin ayrıntıları için lütfen TIKLAYIN!


27 Mayıs 2013 Pazartesi

Sizi Sivil Sesler Çıkarmaya Çağırıyoruz!

6-8 Haziran tarihleri arasında İstanbul'da gerçekleşecek olan Sivil Sesler Festivali'nin programı belli oldu.

Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri olarak hem 3 gün boyunca Festival alanında bir stand açacağız. Hem de 8 Haziran günü saat 12.00-13.00 saatleri arasında festival alanının yanındaki İstanbul Araştırmaları Enstitüsü'nde "Sosyal Ağda Sivil Sesler Çıkarmak... Seyahat Özgürlüğü Mücadelesi" adlı bir sunum gerçekleştireceğiz.

Herkesi, özellikle başından beri seyahat özgürlüğü mücadelesine destek veren genç, yaşlı, kadın, erkek tüm seyahat özgürlüğü gönüllülerini, gezginleri, Sırtçantalıları bekliyoruz.

Hem tanışmak hem de sosyal medya deneyimimizi, seyahat özgürlüğü mücadelemizi aktarmak, sizlerle daha da geliştirmek, büyütmek istiyoruz. 

Sizler için kendimizi tanıtan broşürler, çıkartmalar, pankartlar, el ilanları hazırladık. Bizi yalnız bırakmayın, özellikle 8 Haziran'da 12.00-13.00 saatleri arasında kimselere randevu vermeyin de birlikte olalım, konuşalım, paylaşalım. :)

Sivil Sesler Festivali Hakkında özet bilgi:6-8 Haziran 2013 tarihlerinde 12:00-20:00 saatleri arasında Taksim, Tepebaşı Odakule arkasındaki açık otopark alanında gerçekleşecek ve 100′e yakın sivil toplum örgütü alanda hem kendilerini tanıttıkları standlar hem de festival etkinlikleriyle festival ziyaretçileriyle buluşacak. Hak temelli çalışmalar yürüten sivil toplum örgütlerinin festival alanında gerçekleştireceği konserler, sergiler, söyleşiler, film gösterimleri ve atölyeleri kaçırmak istemiyorsan sen de alanda bize katıl! Bekliyoruz!

8 Haziran'da "Sosyal Ağda Sivil Sesler Çıkarmak... Seyahat Özgürlüğü Mücadelesi" sunumunu gerçekleştireceğimiz İstanbul Araştırmaları Enstitüsü: 
Meşrutiyet Caddesi No: 47 Tepebaşı/ Beyoğlu Telefon: 0212 334 0900 Fax: 0212 245 0145


Lütfen programı büyük görmek için üstüne tıklayın!

23 Mayıs 2013 Perşembe

Avrupa İstikrar İnisiyatifi'nden Vizesiz Avrupa yolu!

Avrupa İstikrar İnisiyatifi (ESI) "Vizesiz Avrupa" yolunda önemli bir rapor yayınladı. Raporda birçok analiz, eleştiri ve önerilere yer verildi. Özellikle Avrupa Birliği’nin "en geç 2015 sonunda Türkiye’ye vize muafiyeti tanıması gerektiği" vurgusu, hem Türk hem de Avrupalı birçok yetkiliye umarız bir yol haritası için daha fazla beklememelerini gösteren bir uyarı işlevi görür.

Raporda daha önce katılım müzakereleri yapan hiçbir ülkenin bu kadar uzun süre vize engeliyle karşılaşmadığına vurgu yapılarak, "Geri Kabul Anlaşması"nın şartlarının Türkiye tarafında nasıl "güven duyulmayan" bir algı yarattığı açık bir biçimde gösteriliyor. 

Ayrıca rapor, vize muafiyeti sürecinde “Gordion düğümünü” kesmek için Türkiye’ye  "vizesiz seyahat " için izlemesi gereken yollara ilişkin temel önerilere de yer veriyor.

Rapor bu önerilerini 5 başlıkta ayrıntılı olarak sunuyor, özetle altı çizilenler şunlar: 

1. Ankara’nın vize diyaloğunun katılım sürecinden ayrı bir süreç ve eşitler arası bir  müzakere olduğunu Brüksel’e hatırlatmalıdır.
2. AB’ye vize diyaloğu sürecinde Türk vatandaşlarının seyahatlerinde sürekli bir iyileşme/kolaylaştırma görmek istediğini Türkiye'nin net bir biçimde vurgulaması gerekiyor.
3. Türkiye’ye, vize muafiyeti için gerçekçi bir tarih ilan edilmeli ve bu tarihin en geç 2015 sonunda vizesiz seyahatin başlatılabilmesi biçiminde olmalıdır.
4. Türkiye AB'ye kendi ülkesinden giden kaçak göçmenler konusunda yeterli önlemleri alacağı konusunda güven artırıcı önlemler ve uygulamalar geliştirmelidir. Türkiye AB'ye geri kabul anlaşmasını karşılıklı yasal yükümlülüklere uyum içinde olunduğu zaman imzalayabileceğini göstermelidir.
5. AB’nin Türkiye'nin belirlediği tarihe kadar adım atmaması halinde geri kabul anlaşmasının geçersiz ilan edilmesi gerekir.

ESI raporunun diğer ayrıntıları ve orjinaline ulaşmak isteyenler şu adresten indirebilirler: Lütfen Tıklayın!

21 Mayıs 2013 Salı

Vizesiz Avrupa yolunda Demirkan davası için ortak görüş!


Vizesiz Avrupa yolunda hayati bir adım olan ABAD'da süren Leyla Demirkan davasında gelinen son aşama ve yayınlanan dava raporuyla ilgili olarak bir toplantı yapıldı. Toplantıya katılan Türkiye'de, yurt dışında davayı takip eden bilim adamı, uzman ve akademisyenler ortak bir açıklama yayınladılar:

C-221/11 sayılı Leyla Ecem Demirkan ile Federal Almanya Arasındaki 
Davaya ilişkin Kanun Sözcüsünün Raporu Hakkındaki Görüşlerimiz
1) 
Bazı AB üyesi ülkeler ve AB Konseyince, Türkler için vize yükümlülüğünün bulunmasının 
hizmet alım ve sunumunda engel teşkil etmediği yönündeki görüşleri Kanun Sözcüsü
tarafından -haklı olarak- yanlış bulunmuştur. Kanun Sözcüsü, ayrıca vize almanın tabii olarak
zaman ve para gerektirdiğini ve böyle bir durumun da hizmetlerin serbest dolaşımını 
engellediğini belirtmiştir.

Bundan başka Kanun Sözcüsü üye ülkelerin, AB ve Türkiye arasındaki Ortaklık Antlaşmasını 
tamamlayan Katma Protokol’ün 41. maddesinin 1. fıkrası gereğince haklarda kötüleştirme 
yasağı çerçevesinde Türk Vatandaşlarının giriş şartlarının kötüleştirilmemesine ilişkin 
yükümlülüğünün Avrupa Birliği’nin vize ve sığınma yetkileriyle çelişmediğini 
vurgulamaktadır.
2)
Kanun Sözcüsü’nün hizmet serbestisi kavramının Avrupa hukuku açısından uzun zamandır 
tartışmalı olduğu yönündeki değerlendirmesi isabetsizdir. 1964’de çıkan Avrupa Ekonomik 
Topluluğu’nun (AET) 64/220 nolu Yönergesinde hizmetlerin serbest dolaşımı kavramı pasif 
hizmet serbestisini de içermektedir. Öğretide bazı kişilerin ve iki Kanun Sözcüsü’nün bunu 
tartışmaya açmış olmalarının hiçbir önemi yoktur. Zira 1984 yılında verilen Luisi ve Carbone kararı ile bu gereksiz tartışma sonlandırılmıştır.
3) 
Kanun Sözcüsü, Türkiye ile yapılan Antlaşmanın iç pazar engellerinin kaldırılması hedefinin 
bulunmadığını iddia etmektedir. Bunun sonucu olarak Avrupa birincil hukukundaki hizmet 
serbestisinin doğrudan ve aynı şekilde Ortaklık Hukuku’na aktarılamayacağını ileri 
sürmektedir. Oysa gerçek şudur ki, AET ve Türkiye arasındaki Ortaklık Hukuku sadece 
ekonomik yönüyle sınırlı değildir. AET’nin AB’ye dönüşmesi ve her genişlemesi ile Türkiye,
yapılan protokollerle her yeni üyeyi Antlaşmanın tarafı olarak kabul etmiştir. Böylece 
Türkiye, aynı zamanda Avrupa Birliği’nin yapısındaki değişikliği kabul etmiş ve Birliğe 
girme isteğini Avrupa Birliği’nin yeni politik şekline göre genişletmiştir. Bunun karşılığı 
olarak Avrupa Birliği de ortaklık ilişkisinin yapısındaki değişiklikleri kabul etmiştir.
4) 
Yeterli olmamasına rağmen, AET-Türkiye Ortaklık Hukukunun sadece ekonomik boyutu 
olduğu varsayılsa bile Kanun Sözcüsü’nün hizmetlerin serbest dolaşımının tüketicilerin 
serbest seyahat haklarını kapsamadığı yönündeki görüşü kesinlikle problemlidir. Kanun
Sözcüsü’nün düşüncesinin aksine pasif hizmet serbestisi, tüm serbest dolaşımların 
gerçekleşmesine hizmet etmez. Bilakis hizmetin serbest dolaşım hakkının sonucu şudur ki, 
sadece hizmet sunanlar değil, hizmeti alanlar da bu hizmet pazarına dâhildir.
5)
Kanun Sözcüsü, Türkiye’nin de Belçika ve Hollanda’dan gelen turistlere vize uygulamasından hareketle Türkiye’nin de Katma Protokol’ün ilgili maddesinin vize alma zorunluluğunu teyit ettiği sonucunu çıkartması, aynı şekilde haklı ve doğru bir gerekçe değildir. 
Türkiye’nin 1980 sonrası Belçika ve Hollanda vatandaşlarından vize istediği gerçeği, 
Türkiye’nin de hizmetlerin serbest dolaşımı serbestisine aynı şekilde yorum getirdiği 
anlamına gelmez. Aksine bu şekilde davranışı ile Türkiye kendisi de Katma Protokol’ün 41.
maddesinin 1. fıkrasını ihlal etmiştir. Bir hak ihlâli, ihlâl edilen hükmün kapsamının 
belirlenmesine ilişkin yorumda gerekçe teşkil etmez.
6)
Kanun Sözcüsü, vizesiz giriş hakkını mevcut haklarda kötüleştirme yasağı çerçevesinde aile 
ziyaretlerini de kapsadığını reddetmektedir. Ancak Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu’nun 
8. maddesi ve Avrupa Birliği Temel Haklar Belgesi’nin 7. maddesi böylesi durumlarda aile 
ziyaretlerini ticari ziyaretlerden daha güçlü bir şekilde sınırlanmasını yasaklamaktadır.
7)
Kanun Sözcüsü, 6 nolu argümana bir cevap veremediğinden dolayı onun ayrıca hizmetlerin 
serbest dolaşımı ile aile ziyaretleri arasındaki ilişkileri yorumlamamız gerekmektedir.
Kanun Sözcüsü hizmetlerden yararlanmanın, bir seyahatin temel amacının olması zorunluluğu bulunmadığını teyit etmektedir. Dolayısıyla Türk vatandaşları aile ziyaretleri çerçevesinde hizmet alımında bulunarak hizmetin serbest dolaşımı hakkına dayanabilirler. 
Ancak bu durum, hizmet alımının çok az ve küçük bir rolü söz konusu olduğunda geçerli 
değildir. Unutmamak lazımdır ki, çok kısa süreli aile ziyaretinde bile, seyahat eden kişinin
hizmet çeşitliğinden istifade etmesi söz konusu olacaktır (kültür, spor, nakliye, gastronomi, 
perakende ticaret, vs.). Böylesi bir ziyaret söz konusu olduğunda bu kişi ile bir turistin tek 
farkı, bir otel hizmetinden faydalanıp faydalanmamasıdır.
8) 
Belçikalı ve Hollandalılar için vize yükümlülüğünün derhal kaldırılması ve böylece 
Türkiye’nin hakları ihlâl etmesini sonlandırması bu sorunlarda Türkiye’nin yararına olacaktır.

Antalya, 7 Mayıs 2013

Toplantıya katılarak yukardaki görüşün oluşmasına katkıda bulunan uzmanlar:

Prof. Dr. Wolfgang Voegeli; Hamburg
Prof. Dr. Harun Gümrükçü; Antalya
Yrd. Doç. Dr. Hamdi Pınar, Ankara
Av. Memet Kılıç, Berlin
Prof. Dr. Şafak Aksoy, Antalya
Prof. Dr. Muharrem Kılıç, Antalya

16 Mayıs 2013 Perşembe

Ömür boyu diplomatik pasaport anketi Alman Radyosu'nda

Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri'nin Facebook'ta yaptıkları "milletvekillerine ömür boyu diplomatik pasaport verilmesini doğru buluyor musunuz?" anketinin sonuçlarını Alman Radyosu'nda Seyahat Özgürlüğü Gönüllüsü Suat Özçelebi değerlendirdi.

Radyo programında hem anket sonuçlarını, hem de milletvekillerine ömür boyu diplomatik pasaport verilmesinin sakıncalarını, Anayasamızın kanun önünde eşitlik ilkesine nasıl aykırı olduğunu paylaştık.

9 Mayıs 2013 Perşembe

SİVİL SESLER FESTİVALİ'NE KATILIYORUZ!

Bu yıl üçüncüsü düzenlenen "Sivil Sesler Festivali"ne yaptığımız başvuru kabul edildi. Ve "Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri" olarak İstanbul'da gerçekleşecek Festival'de yerimizi alacağız.

Festival standımıza tüm "seyahat özgürlüğü gönüllüleri"ni gezginleri,seyahatseverleri, seyahat özgürlüğü konusunda duyarlı herkesi bekliyoruz. Bu harekete sosyal medyadan destek veren ve vermeyi düşünen herkesle tanışmak, yürüttüğümüz kampanyalar hakkında bilgi vermek, daha sonraki projelerimizi paylaşmak, öneri ve düşüncelerinizi almak istiyoruz.

6-8 Haziran 2013 tarihlerinde Festival alanı ve standlar İstanbul'da "Taksim-Tarlabaşı TRT binasının önü, Odakule karşısındaki Açık Otopark'da" kurulacak. 

Bu yılki tema "sivil işbirlikleri" , bu çerçevede "Sosyal ağda sivil sesler çıkarmak... Seyahat Özgürlüğü Mücadelesi" başlığı ile deneyimlerimizi, birikimimizi diğer STK'lar ile paylaşacağımız bir de sunuş yapacağız.

Festival programı netleştiğinde size daha ayrıntılı saat ve yer belirteceğim.

Sanal ortamda sürekli birlikte olduğumuz ama bir türlü bir araya gelemediğimiz onlarca katılımcı ve destekçilerimizle görüşme, tanışma fırsatı olacağı için çok heyecanlıyız. Herkesi bekliyoruz.

Festival hakkında ayrıntılı bilgi için lütfen tıklayın!

13.000 Yeni Diplomat ve Diplomatik Pasaport!

Artık dış politikada tüm ülkeler bize parmak ısıracak, sadece bölgemizde değil tüm dünyada örnek ülke olacağız. Çünkü milletvekillerine yeni imtiyazlar sağlayan kanun teklifi ile emekli olanlar da dahil tüm milletvekillerimize ve ailelerine ömür boyu diplomatik pasaport verilecek.

Emekli olan milletvekilleri 3.000, eş ve çocuklarıyla birlikte toplam sayının 13.000 kişi civarında olduğu belirtiliyor. : 13 bin yeni diplomat!

Kanun teklifinde bu kadar insana "diplomatik pasaport" verilmesi gerekçesi şöyle belirtiliyor:

"Çok boyutlu dış politikanın güçlenmesi ile birlikte parlamenterlerin de diplomatik faaliyetlerinin yoğunluk kazandığı görülmektedir. Parlamenter demokrasinin en önemli aktörleri olan milletvekillerinin görev süreleri sona erdikten sonra da diplomatik pasaport alabilmesi imkanının tanınmasının ülkemizin takip etmekte olduğu çok boyutlu ve aktif dış politikasına katkı sağlayacağı düşünülmüş..."

Peki nasıl dış politikada örnek ülke olacağız, parmak ısırtacağız?

Gördüğünüz gibi emekli parlamenterlerimiz aileleriyle birlikte çok boyutlu ve aktif dış politikamıza katkıda bulunacaklar. 13 bin kişi birden aktif olduklarında dış politikamızın zirve yapacağı aşikar.

Tabi merak edebilirsiniz:  Bugüne kadar çok boyutlu dış politikamızda emekli kaç milletvekili görev aldı, almak istedi ve diplomatik pasaportu olmadığı için alamadı? Aileleriyle birlikte tatil, pardon "aktif dış politika" girişiminde bulunan sadece "diplomatik pasaportu" olmadığı için başarılı olamayan kaç emekli milletvekili oldu, bilemiyoruz.

Çok boyutlu ve aktif dış politikamıza "yeşil pasaportu" ile (vizesiz+harçsız) katkı sunamayacakları anlaşılan milletvekilleri için yasal düzenleme "sadece verilen görevi yerine getirirken diplomatik pasaport düzenlenir" biçiminde niçin yapılamadı, onu da bilemiyoruz.

Çok boyutlu ve aktif 13 bin yeni "kendine" diplomat! 13 bin yeni diplomatik pasaport!

Gerekçesi bile sapır sapır dökülen Anayasa'ya aykırı, vatandaşların "seyahat özgürlüğü" hakkını yok sayan bu imtiyaz arayışı, TBMM'nin saygınlığına karşı yapılmış "çok boyutlu ve aktif" bir saldırıdır.

1 vicdanlı milletvekili çıkıp da "ne oluyor" diyemiyor, TBMM Başkanı ve Cumhurbaşkanını göreve çağırıyoruz. 

8 Mayıs 2013 Çarşamba

NEDEN milletvekillerine ömür boyu diplomatik pasaport verilmesine karşıyız?

Aslında bu soruya tek bir yanıt yeterli olmalıydı. Böyle bir yasa açık seçik bir biçimde Anayasa'nın 10. maddesinde düzenlenen "kanun önünde eşitlik" maddesine aykırı... Ama ülkemiz "imtiyazlar" söz konusu oldu mu herkesin kendine Anayasası ve demokrasisi olduğu için bu en anlamlı itiraz bir şey ifade etmiyor.

Peki biz NEDEN milletvekillerine ömür boyu diplomatik pasaport verilmesine karşıyız?

Çünkü kendi vatandaşı 100'e yakın ülkeye gitmek için vize harcı öderken,

Çünkü kendi vatandaşı konsolosluklarda vize eziyeti ve bürokrasisi ile bunaltılırken,

Çünkü kendi vatandaşı vizesi olduğu zaman bile gümrüklerde, ülke girişlerinde bin bir eziyet çekerken,

Çünkü kendi vatandaşına seyahat özgürlüğünün temel bir insan hakkı olduğunu göz ardı edip dünyanın en pahalı pasaportunu satarken,

Çünkü kendi vatandaşına vermek zorunda olduğu bir kimlik belgesi olan pasaporta her yıl otomatik zam yaparken,

Çünkü kendi vatandaşının ailesinden, 1 yaşını doldurmamış bebeğinden bile 513 TL pasaport harç/ücreti alırken,

Çünkü kendi vatandaşına her yurt dışı seyahatinde yurt dışına çıkış harcı garabeti ile eziyet ederken,

Çünkü kendi vatandaşının çektiği eziyetlerden bi haber kendine "yeşil pasaport" diye bir pasaport uydurmuş, tek bir kuruş pasaport, vize harcı ödemeyip bunu bile yeterli görmezken,

Çünkü bu ülkenin Anayasası'nda "aççık seççik"  "hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz" yazarken,

Evet bütün bunlar dururken...

Ama en çok neden karşıyız biliyor musunuz?

Bu yukarda saydıklarım yerinde dururken, "biz görevimizi yapıp kendi vatandaşlarımız üzerindeki bu eziyetleri, sorunları çözdük mü de kendimize ve ailelerimize ömür boyu diplomatik pasaport verilmesini istiyoruz?" diye soran bir vicdan, 1 (bir) milletin vekili bile çıkmadığı için karşıyız.

7 Mayıs 2013 Salı

TBMM Başkanı Cemil Çiçek'e Açık Mektup

Sayın Cemil Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı - Ankara

Medyaya yansıyan, Türk Parlamenterler Birliği öncülüğünde, TBMM'de temsil edilen tüm partilerin görüşleri hazırlanarak oluşturulduğu, vekillere tanınan tüm hakların tek bir yasa içinde birleştirilmesinin öngörüldüğü iddia edilen bir yasa teklifi üzerine size bu mektubu yazıyoruz.

Hürriyet Gazetesi'nin 18. Nisan. 2013 tarihli nüshasındaki haberde, yasa teklifinde, vekillerin halen sadece görev süreleri boyunca kullandıkları diplomatik pasaportu emekli olduktan sonra da ömür boyu kullanabilmelerine imkan sağlayacak hakları içerdiği yer almaktadır.

Biz "Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri" ve "Sırtçantalılar Topluluğu" üyeleri olarak bu tür bir düzenlemenin Anayasamızın 10. bölümünde düzenlenen "kanun önünde eşitlik" ve 10. maddesinin "hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz" hükmünü içeren fıkrasına açık biçimde aykırı olduğunu düşünüyoruz.

Sayın Başkan,

Aslında yine bir imtiyaz ve ayrımcılığa yol açan "yeşil pasaport" uygulamasının daha da ileri bir düzeyi olan "ömür boyu diplomatik pasaport" hakkının mevcut eşitsizliği daha yüksek bir düzeye taşıyacağına inanıyoruz.

Millet, yüksek pasaport, vize harçları , yurt dışına çıkış harçları ile Anayasal ve temel bir insan hakkı olan "seyahat özgürlüğü"nü açık bir biçimde elinden alan vergi ve engellerle boğuşurken, vekillerimizin kendilerine ömür boyu "seyahat" güvencesine almaya çalışmaları sadece ayrımcılık, eşitsizlik değil bir o kadar da adaletsizlik anlamına gelmektedir.

Sayın Başkan,

Bu kanun teklifi girişimiyle, milletin sorunlarını çözmeyi, önündeki engelleri kaldırmayı, haksız harç, vize ve diğer uygulamalara son vermeyi temel öncelikleri görmesi gereken vekillerimizin, bunu tamamen unuttukları, kendilerini "güvence" altına almaya çalıştıkları gibi bir izlenim doğmaktadır. Bu en başta milli iradenin tecelligahı olan TBMM'nin itibarını ve saygınlığını gölgeleyecek bir durumdur.

Vekillerimizin millete hizmet yolunda "görevlerini gerçekleştirirken", Anayasal ilkeleri göz ardı etmeden her türlü hak ve önceliğe sahip olmaları gayet tabii iken, bu yasa teklifi girişimi Türkiye'de bir kast sistemi varmış gibi bir izlenim de yaratmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere bugün dünyada 100'e yakın ülkeye vize ile gitmekte, vize harcı ödemekte daha da önemlisi bu süreçte konsolosluklarda ve gümrüklerde bin bir eziyet çekmektedir. Kendi ülkesinde dünyada ortalama 60 dolar düzeyinde olan 10 yıllık biyometrik pasaport için dünyanın en pahalı pasaport ücreti olan 280 dolar ödemektedir. Dünyada eşi benzeri olmayan yurt dışına çıkış harcı da kendi yurttaşlarımıza koyduğumuz bir tür vizedir.

Bütün bu gerçekler milletvekillerimizin görevleri sona erdikten sonra bile kendileri ve aileleri için ömür boyu diplomatik pasaport arzusu, asıl çözmeleri gereken sorunlar orta yerde dururken onları göz ardı ettikleri, milletin derdinden koptuklarını da göstermektedir.

Sayın Başkan,

Bu konuda sosyal medya aracı Facebook'da kısa süreli bir anket yaptık. Şu soruyu sorduk:
Milletvekillerine ömür boyu diplomatik pasaport verilmesini doğru buluyor musunuz?
Ankete 273 kişi katıldı. Sonuç şöyle oldu: Evet 3 ; Hayır 270...

"Evet" veren 3 kişinin de yukardaki linki ve yorumlarını incelediğiniz zaman aslında bir anlamda "hayır " dediklerini görebilirsiniz. Yani ankete katılan yurttaşlarımızın aslında %100'ü bu yasa teklifine ve uygulamaya karşı.

Parlamenterler Birliği tarafından sunulan bu önerilerin henüz bir Kanun teklifi halini almadığını, partiler arası bir uzlaşma arandığını TBMM'den öğrendik. TBMM'nin Başkanı olarak bu teklifin Anayasamızın eşitlik ilkesine uygun olarak hazırlanması için desteğinizi ve eşitsizliğe yol açacak maddelerin ilgili komisyonlarda tekliften çıkarılmasını sağlayarak Meclis'in ve vekillerimizin saygınlığını korumak için her türlü girişimde bulunmanızı istiyoruz.

Bu gerçekleşmediği taktirde Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak tüm haklarımızı kullanacağımızı ve yasalaşması halinde bu yasayı iptal ettirmek için her türlü hukuksal girişimde bulunacağımızı bildiririz.

Saygılarımızla,

Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri                            Sırtçantalılar Topluluğu

O. Suat Özçelebi                                                  Onur İnal
Seyahat Özgürlüğü Gönülleri Sözcüsü                      Sırtçantalılar Topluluğu Sözcüsü