31 Aralık 2013 Salı

2013 Seyahat Özgürlüğü Bilançosu!

Temel bir insan hakkı olan "seyahat özgürlüğü" konusunda 2013 yılında da Türkiye'de maalesef bir ilerleme kaydedilemedi.

"Seyahat özgürlüğü" için aktif bir mücadele ve kampanyalar yürüten "Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri", başta Sırtçantalılar Topluluğu olmak üzere birçok grubun ve yurttaşımızın desteğini alsa da kamu otoritesi tüm taleplere ve kampanyalarımıza karşı kayıtsızlığını sürdürdü.

Türkiye'deki başlıca "Seyahat Özgürlüğü" Engelleri:
  • Fahiş Pasaport harcı:
    • Dünyanın en pahalı pasaportu olma rekorunu T.C. pasaportu koruyor: 534 lira!
  • Otomatik Pasaport Zammı sürüyor:
    • Dünyada sadece Türkiye'de olan otomatik pasaport zammı bu yıl da sürdürüldü. Yıl sonunda %3,93 pasaport ücret ve harçlarına zam yapıldı. Bu oran geçen yıl  %15 olmuştu.
  • Yurt dışı çıkış harcı sürüyor:
    • Yine sadece dünyada Türkiye'de olan 15 liralık yurt dışına çıkış harcı aynen korunuyor.  
  • Çocuklara, gençlere, yaşlılara indirim yok!:
    • Dünyanın bir çok ülkesinde çocuklar ve gençler pasaportlarını %50'ye varan indirimlerle alıyorlar. Türkiye'de 1 yaşındaki bebek bile ebeveyniyle aynı ücreti, 5 yıllık pasaporta 534 lira ödemek zorunda. Dünyada yine birçok ülke yaşlıların yurt dışı seyahatlerini kolaylaştırmak için 65-70 üstüne büyük indirimler uyguluyor.
  • Yeşil Pasaport Ayrımcılığı sürüyor!:
    • Dünyada 3 çeşit Türkiye'de 4 çeşit pasaport var. 4. pasaportun adı Hususi (Yeşil) pasaport, devletin bürokratları ve ailelerine vize ve harç için sağladığı bir imtiyaz. Ancak yaklaşık 1,2 milyon kişinin kullandığı bu imtiyaz yurttaşlar arasında ayrımcılık yaptığı için Anayasa'nın eşitlik ilkesine açık bir şekilde aykırı. 2013'de iş adamlarına verilerek yaygınlaştırılmaya çalışılan bu "imtiyaz" şimdilik durduruldu.
  • Avrupa Birliği haksız "vize" uygulamalarını sürdürüyor:
    • Avrupa Birliği haksız vize uygulamalarını ve yüksek vize harçlarını sürdürüyor. Giriş kapılarında ve konsolosluklardaki kötü muamele ve keyfi vize vermeme tutumunda bir değişiklik yok. Vize işlemlerinde gereksiz bir bürokrasi ve evrak yığını ile insanlar bezdirilmeye, caydırılmaya çalışılıyor.
    • Geri Kabul Antlaşması imzalandı, süreç içinde sonuçlanacak bu antlaşma ile ilgili bir çok koşul, çekince ve itiraz mevcut. Hükümet AB ile 3,5 yıl içinde "vize muafiyeti" uygulamasına geçileceğini iddia ediyor.
  • Dünya'da hala birçok ülkeye ancak vizeyle gidebiliyoruz:
    • Son yıllarda hükümetin çabası ile birçok ülke ile karşılıklı vizeleri kaldırma, muafiyet uygulamaları arttı. Ancak vizesiz seyahat edebildiğimiz ülke sayısı hala 80 civarında.

14 Aralık 2013 Cumartesi

Yurt dışına çıkış harcına karşı #Harcısıfırlayın kampanyası

3 yıldır mücadele ettiğimiz Türkiye'deki temel seyahat özgürlüğü engellerinden birisi de yurt dışına çıkış harcı. Bu benzersiz harç dünyada hiçbir ülke tarafından kendi vatandaşlarına uygulanmıyor. Ve Anayasa'ya aykırı olduğu için de uzun zamandır dava konusu.



Bu harcın kaldırılması için birçok kampanya yaptık. Hatta harca zam yapılması girişimlerini "bu sefer olmaz" kampanyası ile önledik. 

Şimdi bir CHP milletvekilinin soru önergesi üstüne Gümrük ve Ticaret bakanı Hayati Yazıcı "kalkabilir" yanıtını vermiş. Yazıcı'nın sözleri şöyle: "2007 yılında bunu indirdik 15 TL'ye. Ben de uçaktan inerken yapılan anonstan rahatsız oluyorum. Maliye Bakanı arkadaşımla bunu konuşacağım. İnşallah öyle bir formülasyon yaparız"


Biz sadece "anonstan" değil böyle bir harcın olmasından rahatsızlık duyuyoruz hatta utanıyoruz.

Anayasal ve temel bir insan hakkı olan seyahat özgürlüğü'nün böylesine keyfi bir biçimde sınırlandırılması, engel konulmasını Anayasa ihlali olarak görüyoruz. Kendi vatandaşına "vize" koyan bir ülke olma ayıbından kurtulmak istiyoruz.

Tüm Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri'ni yurt dışı çıkış harcına karşı #HarcıSıfırlayın kampanyasına katılmaya çağırıyoruz.

Kampanya bölümünden lütfen hazırladığımız bannerları kopyalayarak kullanın! Bannerlara ulaşmak için Tıklayın!


4 Kasım 2013 Pazartesi

Pasaporta Yine ZAM, Yine ZAM!

Dünyanın en pahalı pasaportu Türkiye Cumhuriyeti'nin pasaportu. Sanki yeterince pahalı değilmiş gibi her yıl "yeniden değerleme" oranında zamlanıyor. Bu yıl %3,93 zamlanacak.

Otomatik olarak her yıl zamlanan dünyadaki tek pasaport Türk pasaportu. Bu zam öyle bir düzeye geldi ki yurttaşların temel ve Anayasal hakkı olan seyahat özgürlüğünü elinden alacak düzeye ulaştı. Bugün dünyada ortalama 60 dolar olan 10 yıllık biyometrik pasaport ücreti, Türkiye'de 260 dolar seviyesine geldi.

513 lira olan 10 yıllık pasaport, zamdan sonra 534 liraya ulaşacak. 

T.C. pasaportunun sadece bir kimlik belgesi olduğunu ve kazanç kapısı olmadığını Maliye Bakanı sayın Mehmet Şimşek'e, diğer hükümet yetkililerine 3 yıldır anlatmaya çalışıyoruz. Sayın bakan bu konuda en küçük bir açıklama yapmıyor, neden dünyanın en pahalı pasaportunu yurttaşlarımıza sattıklarını açıklamıyor, neden her yıl otomatik zam yaptıklarını söylemiyor.

Bu temel problem sadece Türkiye'de yaşayan yurttaşlarımızın değil, gurbetçilerimizin de en çok etkilendikleri sorunların başında geliyor. Yurt dışında da birçok kişi bu ücreti veremeyecek, karşılayamayacak durumda. Zaten asgari ücretin 800 lira olduğu bir ülkede, 534 liraya bir pasaport olur mu? Devletin vermek zorunda olduğu bir kimlik belgesi değil mi bu?

4 kişilik bir aile yurt dışına çıkmaya karar verdiği zaman 2.500 liraya yakın bir ücreti daha yol, konaklama, vize harcı gibi masrafları düşünmeden ücret ve harç olarak devlete ödemek zorunda. "Sen ülkende otur, sakın bir yere kıpırdama" demenin bir yolu, bu fahiş ücretler... 

6 aylık veya 1 yaşındaki çocuğunuz için de aynı ücreti ödüyorsunuz, 15 yaşındaki için de, üstelik dünyanın birçok ülkesinde gençler ve çocuklar için %50 oranında ücret indirimleri yapılırken.

Bu haksız muameleyi kabul etmiyoruz.
Otomatik pasaport zammına HAYIR! diyoruz.
Fahiş pasaport ücret ve harçlarına HAYIR!diyoruz.

Sayın Maliye Bakan Mehmet Şimşek'e Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri olarak YİNE sormak istiyoruz: Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının günahı nedir, neden en fahiş pasaport ücreti biz de, neden dünyada sadece biz yurt dışına çıkarken harç ödüyoruz, neden çocuklarımız, gençlerimiz için en ufak bir indirim yapılmıyor?

Seyahat özgürlüğü bir temel insan hakkı, Anayasal bir hak, bir ihtiyaç, hayatı, dünyayı kavrama, anlama, sevme aracı... Bir yandan Dünya ülkelerinin Türkiye'ye koyduğu vizeleri kaldırmaya çalışırken, Avrupa Birliği'nin haksız vize uygulamalarına eleştiri getirirken neden kendi vatandaşlarınıza adeta "vize" koyuyorsunuz?

Neden kendi yurttaşlarınıza müşteri muamelesi yapıyorsunuz, sayın bakan?

18 Eylül 2013 Çarşamba

Teşekkürler Twitter'da TT'de 1. sıradaydık

#pasaporta513liraveremem ve #Pasaporta513TLVEREMEM etiketleri ile Twiter'da yürüttüğümüz imza kampanyası birinci sıraya kadar oturdu. Gün içinde en 4-5 kez TT ye her 2 etiket de çeşitli sıralardan girdi.

Yurttaşlarımızın yoğun ilgisi hala sürüyor. 

İmza kampanyasının sonuçlarını, imzaları öncelikle Maliye Bakanına ulaştıracağız. Gelişmelerden herkesi haberdar edeceğiz. Sonuç alamazsak imza kampanyasını sonuç alana kadar da sürdürebiliriz.

Herkese destekleri için çok teşekkürler. Daha önce de Twiter'da TT'de bu kampanyayı birinci sıraya oturtmuştuk. Gelecek kampanyalar da bunu tekrarlamayı umut ediyoruz.


#Pasaporta513TLVEREMEM imza kampanyamız Hürriyet'te

#Pasaporta513TLVEREMEM imza kampanyamızı Hürriyet tüm okurlarına bugün hem gazeteden hem de internet sitesinden duyurdu. 

Maliye Bakanı'nın pasaportlarda bir indirim düşünmediklerini açıklamasının ardından yoğunlaştırdığımız kampanya Vatan gazetesi ve diğer medya organlarında da yankı buldu ve sosyal medyada aktif olarak sürüyor.

10 bin imzaya ulaştığı anda Seyahat Özgürlüğü Gönüllüsü Ozan Mercan ve imza kampanyasını düzenlediğimiz site change.org tarafından Maliye ve İçişleri bakanlarına iletilecek.

Pasaportun bir kazanç kapısı değil bir kimlik belgesi olduğunun anlaşıldığı bir ülke olmayı diliyoruz.

Hürriyet'in haberi şöyle:

Büyük kampanya... Pasaporta 513 lira veremem

Maliye Bakanlığı’nın “indirim yok” açıklamasını yaptığı pasaport harçlarının düşürülmesiyle ilgili sosyal medyada “#Pasaporta513TLVEREMEM” kampanyası başlatıldı.
Ehliyetler için alınması planlanan 101 liralık harcın sosyal medyadaki tepkinin ardından 15 liraya düşürülmesi yeni bir kampanyanın açılmasını sağladı.


“Pasaport para kapısı değil kimlik belgesidir” sloganının kullanıldığı kampanyaya şu ana kadar 7 bin kişi imza attı. Türkiye, dünyada en pahalı pasaport kullanan ülkeler arasında ilk sıralarda bulunuyor.
PARA DEĞİL KİMLİK 
Maliye’nin “indirim çalışması yok” açıklamasına rağmen kampanyayı sürdüren “Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri” Twitter ve Facebook üzerinden her yıl yeniden değerleme oranı kapsamında arttırılan yüksek harçlara yorumlarıyla da tepki gösterdi.

“Pasaporta 513 lira veremem” kampanyasına şimdiye kadar 7 binin üzerinde kullanıcı imza attı. İmzaların 10 bin kişiye ulaşmasından sonra Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve İçişleri Bakanı Muammer Güler’e gönderilmesi planlanıyor. “Pasaport para kapısı değil bir kimlik belgesidir” sloganının kullanıldığı kampanya mektubunda ise şu mesaj yer alıyor.



MALİYETİ ALINMALI
“Ülkemizde dünyanın en yüksek pasaport defter ücreti ve harç bedeli ödenmektedir. Bu yurtdışına çıkmak isteyen her ortalama bireyin bütçesini yeniden gözden geçirmesine neden olmaktadır. Bugün yurtdışına çeşitli sebeplerden çıkmakta olan yüzbinlerce vatandaşın sırtına ek bir yük olarak binmektedir. Pasaport defter ücretinin maliyet bedeline ve pasaport harçlarının da makul bir seviyeye düşürülmesini talep ediyoruz.”

DEFTERİNE 72 LİRA
Türkiye’de pasaportlar için 72 lira defter ücreti alınıyor. Defter ve harç ücretiyle birlikte 6 aylık pasaporta 164 lira, 1 yıllık pasaporta toplam 207 lira, 2 yıllık pasaporta 292 lira, 3 yıllık pasaporta 385 lira, 4-10 yıllık pasaportlara da toplam 513 lira para ödeniyor. Pasaport harçlarına her yıl yeniden değerleme oranı kapsamında da zam yapılıyor. Ermenistan’da hiç pasaport ücreti alınmaması dikkat çekiyor. Dünya üzerinde en ucuz pasaport ise 7 lirayla Swaziland’da veriliyor. Botswana, Kenya, Gana gibi ülkeler pasaport ücreti olarak sadece 10 lira alıyor. Avrupa’da en pahalı pasaport 320 lirayla Belçika’da, en ucuz ise 46 lirayla İspanya’da veriliyor.

16 Ağustos 2013 Cuma

Pasaport işlemleri Emniyet'ten alınmalı mı?

Pasaportların artık Emniyet Genel Müdürlüğü’nden verilmemesi yönünde yeni bir düzenleme yapılıyor. TBMM'nin açılmasıyla birlikte yapılacak yasal düzenlemelerle uygulamanın yürürlüğe girmesi düşünülüyor.

Bundan böyle "Pasaport Daire Başkanlığı ve Nüfus-Vatandaşlık İşleri" pasaportlarla ilgili tüm işlemleri gerçekleştirecek.

Bu konuda Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bazı güvenlik kaygılarını dile getirdiğini basından okuduk.

Öncelikle bu kaygıları paylaştığımızı belirtmek istiyorum. Ve basına yansıyan haberler içinde bu kaygıları ortadan kaldıracak bir açıklama yer almıyor.

Güvenlik riski!
Özellikle sahte kimlikler ile "aranan" kişiler durumda bulunanların pasaport alabileceği işaret ediliyor. Bilgi ve belge alınmasının kolay olduğu Nüfus İl Müdürlüklerine, pasaport işleminin bırakılmasının tehlikeli sonuçları olabileceği ifade ediliyor.

Emniyet kaynakları, bazı bölgelerde düzenlemenin zararlı sonuçlarıyla karşılaşılabileceği kaygısı dile getiriliyor. Teröristlerin baskı, tehdit ve şantajlar ile illegal yollarla pasaport sahibi olabileceği belirtiliyor. Sahte kimlikler ile pasaport sahibi olacak teröristlerin sınır noktalarından çok rahat gelip-geçebileceği belirtilirken terörist tespitinin yapılmasının zor olacağı ileri sürülüyor.


Çipli pasaportların tek bir kaynaktan adreslere yollanması belki güvenlik riskini düşürecek nitelikte. Ancak sahte kimliklerle başvuruların ve işlemlerin çok sayıda adreste gerçekleşebilecek bir durumda olması güvenlik endişelerini artırıyor.

Avrupa Birliği ve yurt dışındaki uygulamalara paralel bir düzenleme yapılmadan önce kamuoyunun özellikle "güvenlik" önlemleri ile ilgili olarak bilgilendirilmesi ve kafalardaki soru işaretlerinin giderilmesi zorunlu görülüyor.

25 Temmuz 2013 Perşembe

CHP'den Kanun Teklifi: "Yurt dışı çıkış harcı kalksın"

Uzun zamandır mücadelesini verdiğimiz, "deli dumrul vergisi" olarak nitelediğimiz yurt dışı çıkış harcının kaldırılması için CHP Grup Başkanvekili, İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi bir kanun teklifi verdi.

Bu kanun teklifini Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri olarak destekliyoruz ve hükümetin de "muhalefetten" geldiği için karşı çıkmamasını, tamamen haklı gerekçelere dayanan bu teklife destek vermesini istiyoruz.

Yurt dışına çıkış harcı, temel bir insan hakkı, Anayasal bir hak olan "seyahat özgürlüğü"nü açık bir biçimde kısıtlayan ve ihlal eden bir uygulamadır. Son verilmelidir.

CHP Grup Başkanvekili, İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi'nin kanun teklifi'nin detayları şöyle:

Uygulamada görülen aksaklıklar üzerine 1974-1977 yılları arasında uygulaması durdurulan bu kanunun, 1978'de tekrar uygulamaya konulduğuna işaret edilen gerekçede, kanunun, döviz satışlarında, avans tahakkukları ile avansların kapatılmasında veya avansların iadesinde gereksiz kırtasiyeciliğe neden olması; özellikle yurt dışı seyahatlerin serbest bırakılması ve kambiyo rejiminde kolaylık ve gerçekçilik sağlanması gerekçeleriyle 1984 tarihli ve Dış Seyahat Harcamaları Vergisi Kanununun Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun ile yürürlükten kaldırıldığı belirtildi.

Toplu Konut Kanunu'nun 1984'te yürürlüğe girmesiyle, yurt dışına çıkışlarda Toplu Konut Fonu için 100 dolar alındığı ancak Toplu Konut Fonu'nun merkezi yönetim bütçesine dahil edilmesini amaçlayan 2001 tarihli ve 4684 sayılı kanunla bu uygulamaya da son verildiği vurgulandı.

Gerekçede, 29 Haziran 2001 tarihli Yurt Dışına Çıkışlardan Harç Alınması ve 4481 sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile KKTC hariç, yurt dışına çıkış yapan Türk vatandaşlarından çıkış başına 50 dolar alınmasının hükme bağlandığı, harç tutarının 2002 tarihli kanunla 70 lira olarak değiştirildiği belirtildi.

Kanunun verdiği yetkiyle Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenen 15 adet muafiyetin, zaman içerisinde 23'e ulaştığının ifade edildiği gerekçede, pasaport ile yurt dışına çıkış yapan kişilerin yaklaşık olarak 2003'te yüzde 15'inin, 2004'te yüzde 13'ünün ve 2005'te yüzde14'ünün harç ödediğinin tespit edildiği kaydedildi.

Gerekçede, 2007'de Yurt Dışına Çıkış Harcı Hakkında Kanun İle Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile yurt dışına çıkış yapan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından çıkış başına 15 Türk Lirası harç alınmasının kabul edildiği anımsatılarak, şöyle denildi:

"Seyahat özgürlüğü dolaşım, gidip-gelme, yer değiştirme ve yerleşme serbestliği anlamına gelmektedir.Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci devam etmektedir. AB'ye üye ülkelerin hiçbirinde yurt dışına çıkış harcı uygulaması bulunmamaktadır. Yurt dışına çıkış harcı, seyahat özgürlüğünün önünde engel olarak İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ne ve anayasaya aykırıdır. Ekonomik ve sosyo-kültürel ilişkilerin uluslararası anlamda eşi görülmemiş bir yoğunluğa ulaşması, turizm sektörünün içinde bulunduğu atılım, beyin gücünün transferi, uluslararası derneklerin çalışmaları, yüz binlerce insanın uluslararası yolculuğunu ve dolaşımını zorunlu kılmaktadır. Bu özgürlüğün kullanılabilirliğinin sınırlarını azami ölçüde genişletmek bütün dünya devletleri bakımından zorunluluk arz etmektedir. İnsan haklarına ilişkin düzenlemelerin yer aldığı uluslararası belgelerde olduğu gibi 1982 Anayasası'nda da seyahat özgürlüğü herkese tanınmıştır.

Harç, bazı kamu kuruluşlarının sundukları kamusal hizmetlerden yararlananların, bu yararların belli bir bedeli olarak ödedikleri karşılıklardır. Vergiler karşılıksız olduğu halde, harç karşılıklıdır. Yurt dışına çıkışta kamuca verilen bir hizmet söz konusu değildir. Kamusal bir hizmet söz konusu olmadığına göre, yurt dışına çıkan vatandaşlardan miktarı ne olursa olsun harç adı altında bir bedel talep etmek de söz konusu olamamalıdır. Bakanlar Kurulu'na Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından yurt dışına çıkış harcının sıfıra indirilmesi yönünde yetki verilmesi; yurt dışına çıkacaklar için bir ayrıcalık tanınması anlamına geleceği, bu tür ayrıcalıkların ise verginin verimliliği ve vergide adalet ilkelerine aykırılık teşkil edeceği gibi; harcı sıfıra indirmenin verginin kaldırılması sonucunu doğuracağı, bunun ise verginin yasallığı ilkesi ile bağdaşmayacağı açık olduğundan Yurt Dışına Çıkış Harcı Hakkında Kanun İle Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 1. maddesi anayasanın 73. maddesi ile de bağdaşmamaktadır. Teklif ile kanun yürürlükten kaldırılmakta ve seyahat özgürlüğünün önünde engel teşkil eden uygulamaya son verilerek Anayasa'nın 23. maddesi ile uyum sağlanmaktadır."

Kanun Teklifi'nin tümünü okumak için lütfen TIKLAYIN!

22 Temmuz 2013 Pazartesi

İmza 5 BİN kişiyi geçti, HEDEF 10 BİN!

3 yıldır seyahat özgürlüğü engellerine karşı mücadele veriyoruz. Sizlerle birlikte... Son kampanyalarımızdan biri de  ‪#‎Pasaporta513TLVEREMEM‬ etiketiyle Twitter'da başlattığımız kampanya. Bu kampanyamıza destek vermek isteyen bir takipçimiz Ozan Mercan  Change.org da bir imza kampanyası başlattı. Biz de ilk günden beri imza kampanyasını her mecrada destekliyoruz.

İmza sayısı 5 BİN kişiyi geçti...

HEDEF 10 BİN İMZA! 


Şimdi sadece kendiniz değil, arkadaşlarınız ve çevrenizi kampanyaya katılmaya ikna edin, bu hafta imzaları tamamlayıp Maliye Bakanı'nın önüne dikilelim. 

Neden 10 TL maliyeti olan bir pasaport 513 TL diye... 

Neden Dünyada ortalama 60$ olan bir pasaport Türkiye'de 260 dolar diye...

Neden seyahat özgürlüğü Anayasal, temel bir insan hakkı olduğu halde kolayca kısıtlanıyor diye,

Neden Dünyada bize konan vizeleri kaldırmaya çalışırken, kendi ülkemizde bize adeta vize koyuyorsunuz diye...

Bu sorulara sizin için de yanıt arayalım...

"Bir imzadan ne olacak" demeyin, daha önce başardık, 2010 yılında pasaport ücretlerini %50 düşürdük, yine desteğinizle başarabiliriz.


İMZA İÇİN TIKLAYIN!

19 Temmuz 2013 Cuma

#OrantısızSoygun a karşı çıkıyoruz!

Türkiye seyahat özgürlüğü açısından tam bir karabasana dönüşmüş durumda.

Dünyanın en pahalı benzini, dünyanın en pahalı pasaportu...

Ve vatandaşlardan istenen ücretler öylesine yüksek ve anormal bir düzeyde ki bunları bir "soygun" diye nitelememek mümkün değil.

Örneğin Benzinin litresi 5 Lira  %65'i vergi, Pasaport 10 yıllık 513 TL maliyeti sadece 10 Lira, yani %98' vergi ve harç...

Yurt dışına çıkacaksınız, "hop dur bakalım bize yurt dışı çıkış harcı ver!"

Katlanılır gibi değil...

Makul bir vergilendirme devletin hakkı ama "soygun" değil!

Bu nedenle herkesi #OrantısızSoygun etiketiylebu fahiş vergi ve harç politikasına karşı çıkmaya çağırıyoruz. Ve temel bir insan hakkı olan "seyahat özgürlüğü" engellerine son verene kadar sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.


16 Temmuz 2013 Salı

Pasaportun maliyeti sadece 10 TL


Bir grev, uzun zamandır açık kaynaklardan öğrenmeye çalıştığımız pasaport ücretinin netleşmesini sağladı: 10 TL.

Bu rakamı Darphane grevi nedeniyle Basın-İş Sendikası Genel Başkanı Yakup Akkaya ile bir röportaj yapan Bianet'ten Nilay Vardar'ın haberinde, Akkaya dile getiriyor. Tabi diğer "değerli kağıt" diye bize satılan dokümanların da maliyetlerini vermiş. İnanılmaz rakamlar:

Trafik tescil belgesi: maliyeti 2 lira, satışı 66,5 lira. Ehliyet: maliyeti 2 lira, satışı 89 lira. Trafik ruhsatı belgesi: maliyeti 2 lira, satışı 89 lira. Evlilik cüzdanı: maliyeti 3 lira, satışı 66 lira...Pasaport ise evet sadece, 10 TL. Devlet bunun için vatandaşlarından 72 TL alıyor. Ayrıca bir de harç 10 yıllık pasaportta bu toplam 513 TL'yi buluyor.

Lafı esirgemeyelim, bu "tam bir soygun".

3 yıldır kamu otoritesine sesleniyoruz, "Türkiye Cumhuriyeti'nin müşterisi değil, Yurttaşıyız" diye... Bu kadar açık ara bir maliyet olduğundan cidden şüpheleniyorduk. Çünkü pasaportun içine konan çipin maliyetini ihalelerden öğrenmiştik, 2 € bile değildi.

Artık gittikçe netleşen bu tabloya isyan etmemek mümkün değil.

AB ile vize müzakereleri yapan, diğer dünya ülkelerinin yurttaşlarına koyduğu vizeleri kaldırmaya çalışan bir hükümet, kendi vatandaşlarına bu kadar açık vizeler koyar mı?

Pasaport ücreti-harcı fahiş olan, yurt dışı çıkış harcı uygulayan, yeşil pasaport ayrımcılığı yapan, çocuklara, gençlere, engellilere en küçük bir indirim yapmayan bir hükümetin temel bir insan hakkı olan "seyahat özgürlüğünü" desteklediği söylenebilir mi?

Mızrak artık çuvala sığmıyor, bunun üstü örtülemez.

Dünya ortalaması 60 $ ol
an pasaport ücretine Türkiye hemen geçmek zorundadır. Yüzde 93'ünün pasaportu olmayan bir ülke olmak utancından kurtulmalıyız, dünyanın kapılarını kendi yüzümüze kapattığımız bir ülke olmaktan çıkmalıyız.

Pasaportun para kapısı değil, bir dünya kapısı ve devlet tarafından verilmesi zorunlu sadece bir kimlik belgesi olduğunu anlamalıyız.

Anlamalısınız sayın hükümet!

12 Temmuz 2013 Cuma

Kampanyamız #Pasaporta513TLVEREMEM Ekşi Sözlük'te

Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri'nin başlattığı  #Pasaporta513TLVEREMEM kampanyası Ekşi Sözlük yazarlarının da ilgisini çekti. Ve sözlükçüler kampanyaya adeta açık desteklerini verdiler.

Yazdıkları yaratıcı ve eleştirel entrylerle dünyanın en pahalı pasaportu olan T.C. pasaportunun ücretinin düşürülmesi, seyahat özgürlüğünün önündeki temel engellerden birinin kaldırılması için fikirlerini yazıyorlar. 

Tüm sözlük yazarlarını kampanyamıza katılmaya, düşüncelerini yazmaya, kampanyamıza destek vermeye çağırıyoruz.

Ekşi Sözlük'teki #Pasaporta513TLVEREMEM maddesine ulaşmak için lütfen TIKLAYIN!

11 Temmuz 2013 Perşembe

Davutoğlu: "Pasaport Harçlarını Düşürmeyeceğiz!" diyor. Biz de DÜŞÜRECEKSİNİZ!

Biz #Pasaporta513TLVEREMEM kampanyası yaparken, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu TBMM'de kendisine verilen bir soru önergesini yanıtladı.

CHP Tokat Milletvekili Orhan Düzgün sordu:
"Almanya’da yaşayan Türkler arasındaki işsizliğin Almanların üç katına ulaştığı ve her iki gençten birinin işsiz olduğu düşünülürse, sizce vatandaşlarımız bu denli yüksek pasaport bedellerini nasıl ödeyecekler? Yaptığınız son zamları geri çekip konsolosluk ve pasaport ücretlerini üçte birine düşürmeyi düşünüyor musunuz”

Dışişleri Bakanı Ahmed Davutoğlu yanıt verdi:
"Pasaport defter ve harç bedelleri her yıl mevzuatımız uyarınca, Maliye Bakanlığımızca belirlenmektedir. (...)
 Halihazırda pasaport harçları ve diğer konsolosluk işlemleriyle ilgili harçların düşürülmesine ilişkin herhangi bir çalışma bulunmamaktadır.”

Sadece Almanya'da yaşan Türkler değil tüm yurttaşlarımızın elinden seyahat özgürlüğünü alan fahiş harçlar için biz de dünyada ortalama ücreti 60 $ olan #Pasaporta513TLVEREMEM diyoruz.


Demeye devam edeceğiz!

"Pasaport para kapısı değil bir kimlik belgesidir."
"Pasaport para kapısı değil dünya kapısıdır."

Demeye devam edeceğiz!

"Her yıl otomatik zamlanan bir pasaport istemiyoruz."
"Dünyanın en pahalı pasaportunu istemiyoruz."

Demeye devam edeceğiz!

Hep birlikte temel insan hakkımız, Anayasal hakkımız olan seyahat özgürlüğüne sahip çıkmak için 

"Türkiye Cumhuriyeti'nin Müşterisi değil Yurttaşıyız" demeye devam edeceğiz.

Siz pasaport harçlarını adeta bir haraç olmaktan çıkarmadıkça biz sesimizi yükseltmeye, haklarımızı istemeye, mücadeleye devam edeceğiz.

9 Temmuz 2013 Salı

YEŞİL PASAPORT AYRIMCILIĞI BİR ADIM GERİLEDİ!


Mutluyuz. 2 yıldır sürdürdüğümüz "Yeşil Pasaport Ayrımcılıktır" kampanyasından kısmi sonuç aldık. Ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu iş adamları ile başka meslek gruplarının yeşil pasaport taleplerinin karşılanmayacağını açıkladı. 

Özellikle çaba harcadığımız ve "eşitsizlik" boyutuna dikkat çektiğimiz iş adamlarına yeşil pasaport verilmesine yönelik girişimlere karşı kampanyalarımızın sonuç vermesi diğer kampanyalarımız için de umut verici oldu. YEŞİL PASAPORT AYRIMCILIĞI BİR ADIM GERİLEDİ DİYEBİLİRİZ. 

Dış işlerinin açıklamasında sanki başka ülkelerde de varmış gibi gösterdiği dünyada sadece Türkiye'ye özgü yeşil pasaport uygulamasından yaklaşık 1,2 milyon kişinin yararlandığını tekrar hatırlatmakta fayda var. Bu pasaporta dayalı ayrımcılığın tamamen son bulması için çabalarımızı sürdüreceğiz. Yan sütunda bu kampanyalarda kullandığımız görseller yer alıyor.


Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'de, halen üst düzey kamu görevlileri ve bunların ailelerine verilen, Schengen ülkeleri dahil, pekçok ülkenin vize istemediği yeşil pasaportun (hususi pasaport), işadamlarına ya da gazeteciler gibi çeşitli meslek gruplarını kapsayacak şekilde genişletilmesi isteklerine son noktayı koydu. 

Dışişleri, yeşil pasaportun kapsamının genişletilmesinin söz konusu olmadığını açıkladı.


CHP Milletvekili Mehmet Şeker'in yeşil pasaportlar konusunda verdiği soru önergesine, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu imzasıyla verilen yazılı yanıtta, "5682 sayılı hususi damgalı pasaport kanunundan faydalanamayan ülkemizin farklı kurum ve kuruluşları tarafından da çok sayıda hususi damgalı pasaport talebinde bulunulmaktadır. 

Hususi damgalı pasaport alabilecek kişilerin alanının genişletilmesi ile bu pasaportların kullanım amacı dışına çıkılacağı değerlendirilmektedir" denildi.

Başta AB ülkeleri olmak üzere, Türkiye'ye yönelik uygulanan vize rejimine karşı işadamları, gazeteciler, üst düzey özel sektör görevlileri gibi kesimlere de yeşil pasaport hakkı tanınması konusu daha önce gündeme gelmişti.

"KAPSAM GENİŞLERSE, DİĞER ÜLKELER VİZE KOYABİLİR"

Dışişleri Bakanlığı yanıtında, yeşil pasaport kullanıcılarının kapsamının genişletilmesi halinde, pekçok ülkenin halen bu pasaporta yönelik uyguladığı kolaylıkları da kaldırabileceğine de dikkat çekildi. 

Açıklamada, "Ayrıca resmi görevli kişiler haricindeki kimselere bu nevi pasaportların düzenlenmesi halinde diğer ülke makamlarınca bu tür pasaportlara mevcut kolaylıkların sınırlandırılması hatta vizeye tabi tutulması gibi ihtimalleri gündeme getirebileceği değerlendirilmektedir" denildi.



8 Temmuz 2013 Pazartesi

#Pasaporta513TLVEREMEM Kampanyamız Habertürk'te!

#Pasaporta513TLVEREMEM Etiketiyle Twitter ağırlıklı olmak üzere sosyal medyada sürdürdüğümüz kampanyamıza Habertürk yer verdi. 

‘Otomatik olarak zamlanan tek pasaport bizimki’


Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri grubunun kurucusu Suat ÖZÇELEBİ:

TÜRK pasaportu dünyanın en pahalı pasaportu. Türkiye nüfusu 76 milyon ama sadece 7 milyon insanın pasaportu var. Asgari ücret 801 lira, pasaport 513 lira. Bu insanlar gezmesinler mi? Şu anda Twitter’da “Pasaporta 513 lira veremem” etiketiyle kampanya yapıyoruz. 3 yıl önce kurulduk ve yaptığımız kampanya ile Haziran 2010’da pasaport fiyatlarını yüzde 50 düşürttük. Fakat dünyada otomatik zamlanan tek pasaport Türk pasaportu. Çünkü değerli kâğıt olduğu için her yıl yeniden değerlenme oranında zamlanıyor. Pasaportun ücreti aslında 72 lira, gerisi harç. Fahiş pasaport ücreti insanların seyahatini engelliyor. Seyahat özgürlüğüne göre Anayasa ihlali söz konusu. Talebimiz, bu ücretin dünya ortalamasına çekilmesi ve otomatik zam kıskacından çıkarılmasıdır.

Haberin diğer ayrıntılarını okumak için lütfen TIKLAYIN!


Lütfen fotoğrafı büyütmek/okumak için üstüne tıklayın!

5 Temmuz 2013 Cuma

#Pasaporta513TLVEREMEM

Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri hep birlikte sosyal medyada fahiş pasaport ücretlerine karşı kampanya yapıyoruz. 



Tüm takipçilerimizi yukardaki etiketle kampanyaya katılmaya çağırıyoruz.
Dünyanın en pahalı pasaportu olan T.C. pasaportu, 10 yıllık 513 TL. Dünyada ortalama 10 yıllık pasaport ücretleri sadece 60 dolar.

Gelin kamu otoritesine temel ve anayasal bir insan hakkı olan "seyahat özgürlüğü" için sesimizi hep birlikte daha gür duyuralım!

4 Temmuz 2013 Perşembe

Herkesi #benimehliyetimzatenvar demeye çağırıyoruz!

Türkiye "değerli kağıt" kanunu üzerinden yurttaşlarının cebine elini atma ülkesine dönüştü. Her eski-yeni düzenlemede bir belge, kimlik benzeri bir doküman söz konusu oldu mu ya değerli kağıtlar ya da harçlar kanunu vasıtasıyla millet adeta soyuluyor.

Yıllardır değerli kağıt statüsünde olan pasaport sadece bu nedenle ilgili yasa gereği her yıl "otomatik zamma" uğruyor. Haziran 2010 tarihinde büyük bir kampanya ile fiyatının %50 düşürülmesine vesile olduğumuz pasaport, yine eski fiyat seviyesine gelmek üzere, şu anda 513 TL oldu. Uzun zamandır da dünyanın en pahalı pasaportu.

Şimdi de devlet yeni çipli ehliyetlere geçecek, torba yasa ile Meclis'te Plan Bütçe Komisyonu'nda bunu görüştü ve çok fahiş sayılacak değerli kağıt (ayrıca harç cezaları) ücretleri saptamış durumda. 24 milyon ehliyet sahibi vatandaşımızı ilgilendiren bir uygulama söz konusu. Basına yansıyan haberler göre 101 ya da 86 TL civarında kişi başına bir "değerli kağıt bedeli" alınması söz konusu. 

İnsanlar zaten sahip oldukları ehliyetleri değiştirirken yine devlete para ödeyecekler. Bunun nedenini ve bu ücretin nasıl saptandığını belirten en küçük bir açıklama yine yok: Değerli kağıt bedeli dışında ilerde harç olacak mı zam nasıl gerçekleşecek, neden bu kadar yüksek bir ücret/maliyet ilişkisi var?

Bir sosyal devlet her uygulamasında insanların zaten sahip oldukları ve onlara vermek zorunda olduğu bir şeyi sürekli onlara "satar mı?" Bu yurttaşlarını adeta "müşteri" yerine koymak değil mi? İnsanlar doğrudan ve dolaylı birçok şey için vergi, harç öderken zaten sahip oldukları bir şey için neden tekrar ücret ödesinler?

Önemli bir diğer nokta "değerli kağıt" kanununa tabi olduğu için her yıl enflasyon oranında ehliyet ücretlerinin de otomatik artırılması söz konusu olacak mı? Bir süre sonra çok daha fahiş ücretlerle mi karşı karşıya kalacağız? Çünkü sürücü belgeleri, ömür boyu kullanılamayacak, 5 ya da 10 yıllık periyotlarla yenilenecek. Yenileme sırasında sürücünün sağlık durumu kontrol edilecek. Ve bu yenilemede de yeniden her yıl zamlanmış ücreti ödemek zorunda kalacağız.


Bu torba yasanın Meclis görüşmelerinde mutlaka değiştirilmesi ya da  içinde yenilememe halinde ağır harç cezaları da barından bu kanun teklifinin geri çekilmesi, halka ayrıntılı bir açıklama ve bilgilendirme yapılması zorunludur. Her şey olup bittikten sonra değil.

Toplum kanun teklifi basına yansıdıktan sonra ciddi tepkiler göstermeye başladı. Yurttaşlarının tepkilerine duyarlı bir parlamento ve hükümet bu haklı talepleri görmezden gelemez. Çok daha makul bir düzenleme yapılmalı ve bu fahiş "değerli kağıt" ücretleri kaldırılmalıdır.

Sizleri Twitter'da şu etiketleri paylaşmaya çağırıyoruz:  
Bu işlemler için gereken trafik harcı ödenmeyecek, sürücü belgesi yenilemelerinde harç alınmayacaktır. Bu da doğru bir yaklaşım olmakla birlikte eksiktir. Zira sürücü belgesi almaya ilişkin mali külfet iki tanedir. Biri 492 sayılı Harçlar Kanununa göre alınmakta olan trafik harcı, diğeri ise 210 sayılı Değerli Kağıtlar Kanununa göre tahsil edilen değerli kağıt bedelidir. Bugün itibarıyla sürücü belgesi alamaya hak kazanana bir vatandaş, ehliyet sınıfına göre 110 TL ila 556 TL arasında değişen harç ödeyecek, belgesinin kendisi için ise 101 TL değerli kağıt bedeli ödemek durumundadır. Teklifte harç istisnası getirilmekle birlikte değerli kağıt bedeline ilişkin bir hükme yer verilmemiştir. Bu durumda sürücü belgelerinin yenilenmesinde vatandaşlar 213 yılı için 101 TL olarak belirlenen ve her yıl Maliye Bakanlığınca güncellenen bu tutarı ödemek durumunda kalacaktır. Oysa ehliyetlerin yenilenmesine ilişkin olarak harç alınmamasının mantığı her neyse bunun değerli kağıt bedeli için de geçerli olması gerekmektedir. Bu durum hem daha adil hem de daha tutarlı bir sonuç yaratacaktır. Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğine yönelik olarak atılan bu doğru adım, mali hesapların gölgesinde kalmamalı, sürücü belgesi yenilemelerinde değerli kağıt bedelinin de alınmaması kanunen temin edilmelidir.
Yenilenen sürücü belgelerinden harç alınmaması öngörülmekle birlikte değerli kağıt bedelinin alınmamasına ilişkin düzenleme bulunmamaktadır. Bugün itibariyle 101 TL olan değerli kağıt bedelinin alınmasının anlamı olmadığı gibi sürücülere mali külfet yükleyecektir. O nedenle, harç bedelinin yanısıra, değerli kağıt bedeli de alınmamalıdır.

1 Temmuz 2013 Pazartesi

Vizesiz Avrupa ve Vizesiz Türkiye Kardeştir!

Eurodesk, Avrupa Birliği ile ilgili bir bilgi ağı. #NoVisaForTurkeyetiketiyle Twitter'da bir kampanya yapıyor. Yarın (02.07.2013) 10:30-12:30 arasında aşağıdaki vize dokümanını paylaşarak resim bölümüne kendi fotoğrafınızı koyun biz de yayınlayalım, duyurusu yaptı. 

Biz resim bölümüne Türkiye'deki "vizelerin" fotoğrafını koyduk. Şimdi sizlerden de bugün ve yarın bu fotoğrafı @eurodesktr ve @ulusalajans adresiyle paylaşmanızı ve "seyahat özgürlüğü" taleplerimizi kamu otoritesine duyurmanızı istiyoruz. 

Lütfen bu fotoğrafı kopyalayıp Twitter'da @eurodesktr ve @ulusalajans adresine yollayın, katılımı artırın!

"Vizesiz Avrupa" ve "Vizesiz Türkiye" Kardeştir!



Fotoğrafı daha büyük görmek için üstüne tıklayabilirsiniz!

28 Haziran 2013 Cuma

ATLAS Seyahat Özgürlüğü Gönüllülerini tanıttı.

ATLAS Dergisi Temmuz 2013 sayısında Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri'ni tanıttı. Hareketin kurucusu O. Suat Özçelebi ile yapılan röportajda bugüne kadar yaptığımız ve şu anda süren kampanyalarımız, hareket hakkında bilgiler yer alıyor.

Röportajda Türkiye'nin seyahat özgürlüğü açısından içinde bulunduğu "temel insan haklarına" aykırı durumu örnekleriyle gösteren Özçelebi, dünyanın en pahalı pasaportundan, yurt dışına çıkış harcına, yeşil pasaport ve ömür boyu diplomatik pasaport girişimleriyle yaratılan ayrımcılığa kadar birçok konuya değindi.

Bloğumuz, sosyal medyadaki etkinliklerimiz, bize katılmak isteyenlerin ulaşabileceği adresler gibi birçok bilginin yer aldığı röportaj, yılbaşından beri sürdürdüğümüz "Otomatik pasaport zammına hayır!", "Sıfırlayın Sayın Başbakan!" ve "Böyle eşitsizlik olur mu?" konulu kampanyaları da duyurdu.


Röportajı ayrıntılı okumak için lütfen fotoğrafın üzerine tıklayınız!

6 Haziran 2013 Perşembe

Yeni Türkçe Sözlük: Çapulcu ve Çapulculuk nedir?

Gezi Parkı'nda ağaçların korunması ve Topçu Kışlası adı altında bir AVM ve rezidans yapılmasına karşı İstanbulluların direnişine haksız, hukuksuz bir biçimde yapılan saldırıya direniş, 10. gününde.

Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri olarak başından beri "Gezi Parkı"nın ağaçlarıyla birlikte korunmasını kendi mücadelemizin de merkezinde yer alan bir eylem olarak görüyoruz. Kamu otoritesinin ve Sayın Başbakan'ın bu konudaki inadının olayları hiç istenmeyen bir düzeye taşımış olduğunu da üzüntüyle görüyoruz.

Sayın Başbakan, İstanbul Taksim Gezi Parkı'ndaki masum talepler ile kendisine ait parkı korumak için ortaya çıkan insanlara, sivil direnişçilere "çapulcu" dedi. 

Ve biz bu nitelemenin/suçlamanın aslında "Yeni Türkçe Sözlük"te artık ne anlama geldiğini tüm Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri ile paylaşmak istedik.

Çünkü hepimiz kendimizi "çapulcu" hissediyoruz, şöyle ki:



Lütfen resmi büyütmek için üzerine tıklayınız!

30 Mayıs 2013 Perşembe

Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri ATLAS Dergisi'nde...

Aylık Coğrafya ve Keşif Dergisi ATLAS, internet sitesi'nde Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri'ne yer verdi. 

Topluluk hakkında bilgilere ve Sivil Sesler Festivali'ndeki etkinliklerine yer verilen haberde, 8 Haziran günü saat 12.00-13.00 arasında festival alanının yanındaki İstanbul Araştırmaları Enstitüsü'nde "Sosyal Ağda Sivil Sesler Çıkarmak... Seyahat Özgürlüğü Mücadelesi" adlı bir sunum gerçekleştireceğimizi de okurlarına duyurdu.

Haberin ayrıntıları için lütfen TIKLAYIN!


27 Mayıs 2013 Pazartesi

Sizi Sivil Sesler Çıkarmaya Çağırıyoruz!

6-8 Haziran tarihleri arasında İstanbul'da gerçekleşecek olan Sivil Sesler Festivali'nin programı belli oldu.

Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri olarak hem 3 gün boyunca Festival alanında bir stand açacağız. Hem de 8 Haziran günü saat 12.00-13.00 saatleri arasında festival alanının yanındaki İstanbul Araştırmaları Enstitüsü'nde "Sosyal Ağda Sivil Sesler Çıkarmak... Seyahat Özgürlüğü Mücadelesi" adlı bir sunum gerçekleştireceğiz.

Herkesi, özellikle başından beri seyahat özgürlüğü mücadelesine destek veren genç, yaşlı, kadın, erkek tüm seyahat özgürlüğü gönüllülerini, gezginleri, Sırtçantalıları bekliyoruz.

Hem tanışmak hem de sosyal medya deneyimimizi, seyahat özgürlüğü mücadelemizi aktarmak, sizlerle daha da geliştirmek, büyütmek istiyoruz. 

Sizler için kendimizi tanıtan broşürler, çıkartmalar, pankartlar, el ilanları hazırladık. Bizi yalnız bırakmayın, özellikle 8 Haziran'da 12.00-13.00 saatleri arasında kimselere randevu vermeyin de birlikte olalım, konuşalım, paylaşalım. :)

Sivil Sesler Festivali Hakkında özet bilgi:6-8 Haziran 2013 tarihlerinde 12:00-20:00 saatleri arasında Taksim, Tepebaşı Odakule arkasındaki açık otopark alanında gerçekleşecek ve 100′e yakın sivil toplum örgütü alanda hem kendilerini tanıttıkları standlar hem de festival etkinlikleriyle festival ziyaretçileriyle buluşacak. Hak temelli çalışmalar yürüten sivil toplum örgütlerinin festival alanında gerçekleştireceği konserler, sergiler, söyleşiler, film gösterimleri ve atölyeleri kaçırmak istemiyorsan sen de alanda bize katıl! Bekliyoruz!

8 Haziran'da "Sosyal Ağda Sivil Sesler Çıkarmak... Seyahat Özgürlüğü Mücadelesi" sunumunu gerçekleştireceğimiz İstanbul Araştırmaları Enstitüsü: 
Meşrutiyet Caddesi No: 47 Tepebaşı/ Beyoğlu Telefon: 0212 334 0900 Fax: 0212 245 0145


Lütfen programı büyük görmek için üstüne tıklayın!

23 Mayıs 2013 Perşembe

Avrupa İstikrar İnisiyatifi'nden Vizesiz Avrupa yolu!

Avrupa İstikrar İnisiyatifi (ESI) "Vizesiz Avrupa" yolunda önemli bir rapor yayınladı. Raporda birçok analiz, eleştiri ve önerilere yer verildi. Özellikle Avrupa Birliği’nin "en geç 2015 sonunda Türkiye’ye vize muafiyeti tanıması gerektiği" vurgusu, hem Türk hem de Avrupalı birçok yetkiliye umarız bir yol haritası için daha fazla beklememelerini gösteren bir uyarı işlevi görür.

Raporda daha önce katılım müzakereleri yapan hiçbir ülkenin bu kadar uzun süre vize engeliyle karşılaşmadığına vurgu yapılarak, "Geri Kabul Anlaşması"nın şartlarının Türkiye tarafında nasıl "güven duyulmayan" bir algı yarattığı açık bir biçimde gösteriliyor. 

Ayrıca rapor, vize muafiyeti sürecinde “Gordion düğümünü” kesmek için Türkiye’ye  "vizesiz seyahat " için izlemesi gereken yollara ilişkin temel önerilere de yer veriyor.

Rapor bu önerilerini 5 başlıkta ayrıntılı olarak sunuyor, özetle altı çizilenler şunlar: 

1. Ankara’nın vize diyaloğunun katılım sürecinden ayrı bir süreç ve eşitler arası bir  müzakere olduğunu Brüksel’e hatırlatmalıdır.
2. AB’ye vize diyaloğu sürecinde Türk vatandaşlarının seyahatlerinde sürekli bir iyileşme/kolaylaştırma görmek istediğini Türkiye'nin net bir biçimde vurgulaması gerekiyor.
3. Türkiye’ye, vize muafiyeti için gerçekçi bir tarih ilan edilmeli ve bu tarihin en geç 2015 sonunda vizesiz seyahatin başlatılabilmesi biçiminde olmalıdır.
4. Türkiye AB'ye kendi ülkesinden giden kaçak göçmenler konusunda yeterli önlemleri alacağı konusunda güven artırıcı önlemler ve uygulamalar geliştirmelidir. Türkiye AB'ye geri kabul anlaşmasını karşılıklı yasal yükümlülüklere uyum içinde olunduğu zaman imzalayabileceğini göstermelidir.
5. AB’nin Türkiye'nin belirlediği tarihe kadar adım atmaması halinde geri kabul anlaşmasının geçersiz ilan edilmesi gerekir.

ESI raporunun diğer ayrıntıları ve orjinaline ulaşmak isteyenler şu adresten indirebilirler: Lütfen Tıklayın!

21 Mayıs 2013 Salı

Vizesiz Avrupa yolunda Demirkan davası için ortak görüş!


Vizesiz Avrupa yolunda hayati bir adım olan ABAD'da süren Leyla Demirkan davasında gelinen son aşama ve yayınlanan dava raporuyla ilgili olarak bir toplantı yapıldı. Toplantıya katılan Türkiye'de, yurt dışında davayı takip eden bilim adamı, uzman ve akademisyenler ortak bir açıklama yayınladılar:

C-221/11 sayılı Leyla Ecem Demirkan ile Federal Almanya Arasındaki 
Davaya ilişkin Kanun Sözcüsünün Raporu Hakkındaki Görüşlerimiz
1) 
Bazı AB üyesi ülkeler ve AB Konseyince, Türkler için vize yükümlülüğünün bulunmasının 
hizmet alım ve sunumunda engel teşkil etmediği yönündeki görüşleri Kanun Sözcüsü
tarafından -haklı olarak- yanlış bulunmuştur. Kanun Sözcüsü, ayrıca vize almanın tabii olarak
zaman ve para gerektirdiğini ve böyle bir durumun da hizmetlerin serbest dolaşımını 
engellediğini belirtmiştir.

Bundan başka Kanun Sözcüsü üye ülkelerin, AB ve Türkiye arasındaki Ortaklık Antlaşmasını 
tamamlayan Katma Protokol’ün 41. maddesinin 1. fıkrası gereğince haklarda kötüleştirme 
yasağı çerçevesinde Türk Vatandaşlarının giriş şartlarının kötüleştirilmemesine ilişkin 
yükümlülüğünün Avrupa Birliği’nin vize ve sığınma yetkileriyle çelişmediğini 
vurgulamaktadır.
2)
Kanun Sözcüsü’nün hizmet serbestisi kavramının Avrupa hukuku açısından uzun zamandır 
tartışmalı olduğu yönündeki değerlendirmesi isabetsizdir. 1964’de çıkan Avrupa Ekonomik 
Topluluğu’nun (AET) 64/220 nolu Yönergesinde hizmetlerin serbest dolaşımı kavramı pasif 
hizmet serbestisini de içermektedir. Öğretide bazı kişilerin ve iki Kanun Sözcüsü’nün bunu 
tartışmaya açmış olmalarının hiçbir önemi yoktur. Zira 1984 yılında verilen Luisi ve Carbone kararı ile bu gereksiz tartışma sonlandırılmıştır.
3) 
Kanun Sözcüsü, Türkiye ile yapılan Antlaşmanın iç pazar engellerinin kaldırılması hedefinin 
bulunmadığını iddia etmektedir. Bunun sonucu olarak Avrupa birincil hukukundaki hizmet 
serbestisinin doğrudan ve aynı şekilde Ortaklık Hukuku’na aktarılamayacağını ileri 
sürmektedir. Oysa gerçek şudur ki, AET ve Türkiye arasındaki Ortaklık Hukuku sadece 
ekonomik yönüyle sınırlı değildir. AET’nin AB’ye dönüşmesi ve her genişlemesi ile Türkiye,
yapılan protokollerle her yeni üyeyi Antlaşmanın tarafı olarak kabul etmiştir. Böylece 
Türkiye, aynı zamanda Avrupa Birliği’nin yapısındaki değişikliği kabul etmiş ve Birliğe 
girme isteğini Avrupa Birliği’nin yeni politik şekline göre genişletmiştir. Bunun karşılığı 
olarak Avrupa Birliği de ortaklık ilişkisinin yapısındaki değişiklikleri kabul etmiştir.
4) 
Yeterli olmamasına rağmen, AET-Türkiye Ortaklık Hukukunun sadece ekonomik boyutu 
olduğu varsayılsa bile Kanun Sözcüsü’nün hizmetlerin serbest dolaşımının tüketicilerin 
serbest seyahat haklarını kapsamadığı yönündeki görüşü kesinlikle problemlidir. Kanun
Sözcüsü’nün düşüncesinin aksine pasif hizmet serbestisi, tüm serbest dolaşımların 
gerçekleşmesine hizmet etmez. Bilakis hizmetin serbest dolaşım hakkının sonucu şudur ki, 
sadece hizmet sunanlar değil, hizmeti alanlar da bu hizmet pazarına dâhildir.
5)
Kanun Sözcüsü, Türkiye’nin de Belçika ve Hollanda’dan gelen turistlere vize uygulamasından hareketle Türkiye’nin de Katma Protokol’ün ilgili maddesinin vize alma zorunluluğunu teyit ettiği sonucunu çıkartması, aynı şekilde haklı ve doğru bir gerekçe değildir. 
Türkiye’nin 1980 sonrası Belçika ve Hollanda vatandaşlarından vize istediği gerçeği, 
Türkiye’nin de hizmetlerin serbest dolaşımı serbestisine aynı şekilde yorum getirdiği 
anlamına gelmez. Aksine bu şekilde davranışı ile Türkiye kendisi de Katma Protokol’ün 41.
maddesinin 1. fıkrasını ihlal etmiştir. Bir hak ihlâli, ihlâl edilen hükmün kapsamının 
belirlenmesine ilişkin yorumda gerekçe teşkil etmez.
6)
Kanun Sözcüsü, vizesiz giriş hakkını mevcut haklarda kötüleştirme yasağı çerçevesinde aile 
ziyaretlerini de kapsadığını reddetmektedir. Ancak Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu’nun 
8. maddesi ve Avrupa Birliği Temel Haklar Belgesi’nin 7. maddesi böylesi durumlarda aile 
ziyaretlerini ticari ziyaretlerden daha güçlü bir şekilde sınırlanmasını yasaklamaktadır.
7)
Kanun Sözcüsü, 6 nolu argümana bir cevap veremediğinden dolayı onun ayrıca hizmetlerin 
serbest dolaşımı ile aile ziyaretleri arasındaki ilişkileri yorumlamamız gerekmektedir.
Kanun Sözcüsü hizmetlerden yararlanmanın, bir seyahatin temel amacının olması zorunluluğu bulunmadığını teyit etmektedir. Dolayısıyla Türk vatandaşları aile ziyaretleri çerçevesinde hizmet alımında bulunarak hizmetin serbest dolaşımı hakkına dayanabilirler. 
Ancak bu durum, hizmet alımının çok az ve küçük bir rolü söz konusu olduğunda geçerli 
değildir. Unutmamak lazımdır ki, çok kısa süreli aile ziyaretinde bile, seyahat eden kişinin
hizmet çeşitliğinden istifade etmesi söz konusu olacaktır (kültür, spor, nakliye, gastronomi, 
perakende ticaret, vs.). Böylesi bir ziyaret söz konusu olduğunda bu kişi ile bir turistin tek 
farkı, bir otel hizmetinden faydalanıp faydalanmamasıdır.
8) 
Belçikalı ve Hollandalılar için vize yükümlülüğünün derhal kaldırılması ve böylece 
Türkiye’nin hakları ihlâl etmesini sonlandırması bu sorunlarda Türkiye’nin yararına olacaktır.

Antalya, 7 Mayıs 2013

Toplantıya katılarak yukardaki görüşün oluşmasına katkıda bulunan uzmanlar:

Prof. Dr. Wolfgang Voegeli; Hamburg
Prof. Dr. Harun Gümrükçü; Antalya
Yrd. Doç. Dr. Hamdi Pınar, Ankara
Av. Memet Kılıç, Berlin
Prof. Dr. Şafak Aksoy, Antalya
Prof. Dr. Muharrem Kılıç, Antalya