Son yıllarda özellikle pandemi nedeniyle tüm dünyada büyük seyahat sınırlamaları yaşadık. Ancak sadece pandemi değil savaşların yol açtığı büyük mülteci akınları başta Türkiye olmak üzere birçok ülkeyi yoğun bir biçimde etkiliyor. En son Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, milyonlarca Ukraynalı’nın başta Polonya olmak üzere komşu ülkelere kaçmasına, göçüne yol açtı.
Türkiye bu konuda o kadar uzmanlaştı ki, Ukraynalılarla ilgili neler yapabileceği konusunda Polonya Türkiye ile yakın danışma ve görüşme sürecini başlattı. Bu yazıda Türkiye’deki göç dalgasının durumunu en güncel verilerle ortaya koyarak hem resmi netleştirmek, hem de bir takım spekülasyonları önlemek istiyorum.
Türkiye, sınırları içinde ve dışında olmak üzere 9 milyonun üzerinde göçmen, sığınmacı, mülteci veya “geçici koruma statüsündeki kişi” gibi çeşitli adlarla tanımlanan insanlara yardım eli uzatıyor. Mesele sadece Suriyeliler değil, Afganistan, Pakistan, Bangladeş ya da bazı Türki Cumhuriyetler olmak üzere çok sayıda ülkeden düzensiz göçmen de barındırıyor. Yani iç savaş nedeniyle sadece Türkiye’ye gelenler değil bir de Suriye’de mevcut rejimden kaçan ama orada güvenli bölgelerde kalan, yardım ettiği milyonlarca Suriyeli bulunuyor.
Bunların dışında büyük çoğunluğu Suriyeli olmak üzere 5 milyonu aşan sayıda kişi de Türkiye’de yaşıyor. Şunu vurgulamak abartı olmayacaktır: Türkiye dünya tarihinde örneği pek bulunmayan ve kısa bir sürede maruz kalınan en büyük göç hareketlerine ev sahipliği yapıyor. Türkiye gibi dinmeyen, bu kadar büyük bir göç dalgası altında olan başka bir ülke dünyada yok.
Hem Mülteciler Derneği hem de Göç İdaresi Başkanlığı’ndan bu manzarayı ortaya koyan istatistiklere ulaşmak mümkün. Yazıda tamamen resmi ve en güncel verilerden yararlandım.*
Suriyeliler büyük oranda Türkiye’nin hemen her yerine dağılmış durumda. Geçici Barınma Merkezleri’nde yaşayan Suriyelilerin sayısı sadece 51 bin kişi. Suriyelilerin sadece %1,3’ü kamplarda yaşıyor.
Suriyelilerin En Yoğun Olduğu Şehirler
En çok Suriyeli barındıran şehir 538 bin 968 kişi ile İstanbul. İstanbul’u 461 bin 817 kişi ile Gaziantep, 433 bin 182 kişi ile Hatay takip ediyor. Suriyelilerin yerli nüfusa oranla en yoğun olduğu şehir ise %42,3 ile Kilis. Kilis’te 145 bin 826 Türk Vatandaşı ile kayıt altına alınmış 106 bin 925 Suriyeli bulunuyor. Suriyeli yoğunluğunda Kilis’i %20,6 oran ile Hatay takip ediyor. Türkiye’de Suriyelilerin olmadığı bir şehir bulunmuyor.
Suriyelilerin en az olduğu şehir 52 kişi ile Tunceli. Onu Bayburt, Artvin takip ediyor. Suriyelilerin Türk nüfusuna oranla yoğunluğunun en az olduğu şehir ise %0,04 oran ile Artvin.
Geçici koruma altına alınan kayıtlı Suriyelilerin Türk nüfusuna oranı ise ülke genelinde %4,24. TÜİK tarafından Türkiye’nin nüfusu son olarak 84 milyon 680 bin 273 olarak açıklandı. (31 Aralık 2021 tarihine göre) İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 31 Aralık 2021 tarihi itibarıyla toplam 193 bin 293 Suriyeli’nin Türk Vatandaşı olduğunu açıkladı. Bu kişilerin 84 bin 152’si 18 yaşın altında. Türkiye’de doğan Suriyeli bebek sayısının da 500 bini geçtiği belirtiliyor.
Ülkesine Dönen Suriyeli Sayısı
4 Şubat 2022 tarihinde İçişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Çataklı tarafından yapılan açıklamada ülkesine dönen Suriyeli sayısının 484 bin 400 olduğu açıklandı. Bu sayı 6 Aralık 2020 tarihinde ise 419 bin 40 olarak açıklanmıştı.
Okullardaki Suriyeli Öğrenci Sayısı
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Haziran 2021’de yapılan açıklamada 2021-2022 Eğitim-Öğretim döneminde üniversitelerde okuyan Suriyeli öğrenci sayısının 48 bin 192 olduğu belirtilmiştir. Anaokulunda 35 bin 707, ilkokulda 442 bin 817, ortaokulda 348 bin 638 ve lisede 110 bin 976 öğrencinin eğitim gördüğünü açıklanmıştır. Toplamda 771 bin 428 çocuk eğitim hayatına devam etmektedir. Eğitim çağında olup okula gitmeyen 432 bin 956 çocuk bulunmaktadır.
Çalışan Şirket Kuran Suriyeli Sayısı
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından Mart 2019’da yapılan açıklamada Türkiye’de çalışma izni verilen Suriyeli sayısının 31 bin 185 kişi olduğu belirtildi. Ticaret Bakanlığı Şubat 2019 tarihinde en az bir ortağı Suriye uyruklu olan şirket sayısını 15 bin 159 olarak açıkladı.
Türkiye’deki Kayıtlı Yabancı Uyruklu Kişi Sayısı
31 Aralık 2021 tarihinde TÜİK tarafından geçerli bir adres beyanında bulunan ikamet ya da ikamet izni yerine geçen kimlik belgesine sahip kişilerle, çalışma iznine sahip olan kişilerin sayısının toplamının 1 milyon 792 bin 36 olduğu açıklandı. Bu sayıya kurs, turizm, bilimsel araştırma vb. nedenlerle 3 aydan kısa süreli vize veya ikamet iznine sahip yabancılar ile geçici koruma statüsüyle ülkede bulunan Suriyeliler dâhil değildir.
Özellikle Suriyelilerin ülkemizin birçok iline dağılmış olması, birçok kentte kendilerine özel gettolar yarattı. O kadar ki bazı illerde bu durum çok ciddi sosyal tepkilere hatta ırkçı saldırılara yol açabiliyor. İktidarın bu konudaki zikzaklı politikası, insanlarda bu durumlarla ilgili ciddi kuşkular yaratıyor.
Örneğin daha önce Suriyelilerin büyük kısmını ülkelerine geri göndermekten bahseden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şimdi “Ensar” kavramını öne çıkararak özellikle Suriyelilerin Türkiye’de kalacaklarını söylemeye başladı. Bunun toplumda yarattığı, yaratacağı infial, tepki ve olumsuzlukları henüz kestirmek kolay değil, bu konuda bilimsel araştırmalara ciddi ihtiyaç var.
Ancak son zamanlarda dayatılan gündem, yapay gündem, ekonomik sorunların üstünü örtmek için uydurulmuş gündem diyerek “düzensiz göç” ile ülkemize yığılmış milyonlarca sığınmacıya karşı gösterilen tepkileri küçümseyen bir yaklaşım da belirdi.
Bu sorun en az ekonomik sorunlar kadar yakıcı ve sosyal patlama riski olan bir niteliğe bürünmüş durumda. İktidarın “bunları göndermeyeceğiz” söylemine karşı “hepsini göndereceğiz” popülist söylemi, bir çareyi değil insanlara duymak istediklerini söylemenin dışında somut bir çözüm içermiyor.
Şu anda Türkiye’de her türlü istismara açık ve yumuşak karnına dönüşen düzensiz göç, katlanarak artıyor. Hükümetin sınırlarımızı korumak bir yana, düzensiz ve sürekli göçü destekler tutumu, sınırları Suriyeli ve Afganlardan sonra en son Pakistanlılara da açtığı kaygısı azımsanmayacak bir kitlede infiale yol açmış durumda.
AB’nin adeta göçmen konsolidasyon merkezine dönüştük. Milyonlarca göçmeni barındırmaya başlayan Türkiye’nin, kendi sosyal, siyasal ve ekonomik tüm dengelerini sarsan, yakın gelecekte büyük bir deprem etkisine bürünecek bu devasa soruna karşı hiçbir hazırlık yapmadığı duygusu herkeste hakim. Bunu siyasal ranta dönüştürmeye çalışan bazı siyasi partiler, şimdilik marjinal görünen siyasal örgütlenmelerin, sorunun çözümünden çok, daha da çetrefil bir hale gelmesine yol açmaları da mümkün görünüyor.
6’lı muhalefet masası, en az ekonomik çözüm çerçevesi kadar “düzensiz göç” konusunda da toplumu tatmin edecek, sakinleştirecek, Avrupa Birliği’ni ve Geri Kabul Antlaşması’nı da kapsayan net bir çözüm önerisi ortaya koymak zorundadır. Yaşananlar ekonomik sorunları örtmek için uydurulmuş bir algı yönetimi, gündem değil! Yoksa bazı marjinal partiler, anketlere şu anda yansımasa da muhalefetin de kendi oy tabanlarında ciddi eksiltmelere yol açabilecek uçuk söylem ve vaatlerle mevcut siyasal dengeleri de sarsabilir, seçim sonuçlarını etkileyebilirler.
İçin için yanan, büyüme riski barındıran bu soruna, birileri farklı niyetlerle zaman zaman benzin döküyor. Ülkenin neresinde nasıl alevleneceğini bilemediğimiz, içinde İŞİD’lisi dahil onbinlerce tutuşmaya, patlamaya hazır saatli bombayla yaşadığımız duygusuna, hem iktidar hem de muhalefet bir yanıt oluşturmak zorundadır.
Ve elbette asıl adres, sorunu ısrarla içinden çıkılmaz bir boyuta taşıyanlar olamaz. Yukardaki grafiklerle ortaya koyduğum bazı illerde bu araştırmaları yapmak, bir takım sosyal patlamalar öncesinde risk analizi yapılabilmesini sağlayacaktır. Uluslararası göç ve göçmenler gibi temel sosyal konularda, risk analizi ve yönetimi yapmayan bir ülke, ortaya yeni krizlerin, büyük maddi ve manevi maliyetlerin çıkmasını engelleyemez.
*Yazıda Göç İdaresi Başkanlığı ve Mülteciler Derneği istatistikleri ve grafikleri kullanılmıştır.
NYXmag dergisi 8. sayısında yayımlanmıştır. (18.04.2022)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder