12 Kasım 2021 Cuma

Seyahat Özgürlüğü Aslanın Ağzında

 Türkiye uzun yıllardır dünyanın en pahalı pasaportu konusunda liderliğini kimseye bırakmıyor. Bu yıl da pasaporta yüzde 9.11 olarak belirlenen yeniden değerleme oranında otomatik zam geliyor. 10 yıllık bir pasaport 2021 yılında 1.260 lira olacak.

Ancak İki yıldır Avustralya pasaportu nominal fiyat üzerinden kurlarda gerçekleşen yüksek artış nedeniyle bu liderliği Türkiye’nin elinden aldı. Fakat asgari ücretle ilgili yaptığımız karşılaştırma ile Türkiye yine açık ara birinci.


Örneğin Avustralya pasaportu 10 yıllık 298 Amerikan doları ve Avustralya’da asgari ücret (2020) 2863 Avustralya doları yani Türk lirasına çevirecek olursak 16.948 lira. (Aralık 2020 kuruyla) Türkiye’de asgari ücret 2.325 lira, bir pasaport 1.155 lira, bu durumda bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı asgari ücretle 2 tane pasaportu zor alıyor. Bir Avustralya vatandaşı ise asgari ücretle 7 tane pasaportu rahatlıkla alabiliyor.

Kısaca Türkiye’de pasaport, aslında daha doğru deyimle seyahat özgürlüğü, aslanın ağzında.

Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri olarak 2020 yılında Türkiye’de aslanın ağzında olan temel ve Anayasal hakkımız “seyahat özgürlüğü” için bir hukuksal mücadele başlatmayı planlamıştık. Ancak ülkemizde de çok etkili olan koronavirüs salgını birçok şeyi engellediği gibi bu çalışmayı gerçekleştirmemizi de önledi.

Ne olursa olsun bu mücadeleden vazgeçmiş değiliz. Aşı ile birlikte salgının önü alındığı zaman başta pasaport ücretlerine yapılan “otomatik zam” olmak üzere, okula giden gitmeyen çocuklar arasındaki fahiş pasaport ücret farkı, yurt dışına çıkış harcı gibi birçok başlıkta hukuksal mücadele başlatacağız.

Pandemi ve Seyahat Özgürlüğü

Pandeminin yarattığı sağlık sorunları kamu otoritesinin koyduğu engeller, kısıtlamalar, yasaklamalar seyahat özgürlüğü tartışmalarını ciddi düzeyde artırdı. Bu konuda özellikle sosyal medyada takipçilerimizden kimi zaman eleştiriler alıyoruz.

Genellikle kısıtlama, yasaklamaya dayalı sağlık önlemleri konusunda paylaşımlar yaptığımız zaman “sizin işiniz bunları desteklemek değil” ya da “siz seyahat özgürlüğünü savunmalısınız, bunları niye paylaşıyorsunuz” benzeri az sayıda da olsa eleştiriler alıyoruz.

Burada küçük bir açıklama yapalım, seyahat özgürlüğü insanın yaşama hakkından daha önde duran bir özgürlük değildir. Gerçek bir sağlık sorununa dayalı bir kısıtlama ya da yasak söz konusu olduğu zaman, duracağımız yer yasakların desteklenmesidir. İnsan yaşamı riskte olduğu zaman hep böyle olacaktır. Mesele artık sadece bir kişinin seyahat özgürlüğü olmaktan çıkmış o kentte, ülkede yaşayan tüm insanların yaşama hakkına saygı duymak meselesine dönüşmüştür.

Bizim bakış açımız her zaman özgürlüklerden yana, sağlık bahane edilerek getirilen saçma sapan kısıtlamaları da gerekirse eleştiriyor ve desteklemiyoruz. Özellikle 65 yaş ve üstüne uygulanan kimi yasaklar konusunda yapılan haklı eleştirileri de paylaştık ve destekledik.

Ancak şunu da vurgulamak gerekir. Seyahat özgürlüğü her özgürlük gibi yaşayan insanlar için mümkündür. Önce hayatta kalmak zorundayız. Bu nedenle özellikle kamu otoritesinin salgının gittikçe artan boyutlarına rağmen bazı ekonomik sebeplerle hareket ederek önlemleri geciktirmesi, kısıtlama kararlarını almaması, “tam kapanma” dahil radikal kararları uygulamaya sokmaması hepimiz için daha büyük yaşamsal riskler oluşturabiliyor. Bilim insanlarının önerdiği ve onayladığı tüm kısıtlama önlemlerini bu nedenle duyurmaya ve desteklemeye devam edeceğiz.

Bu yazı NYXmag dergisinde yayınlandı.

Hiç yorum yok: