17 Haziran 2010 Perşembe

"Yorgo gel diyorsun da nasıl geleyim?"


Seyahat Özgürlüğü Gönüllülerinden Onur İnal'ın Ege'de Sonsöz Gazetesi'nde köşe yazarı Gönül Soyoğul ile paylaştıklarını keyifle okumanızı öneriyorum. Ben de "Gel demek kolay Yorgo, bir bilsen..." diyorum.:))

Yorgo gel diyorsun da nasıl geleyim?

“Gelmiyor/gelemiyor” diye diye getirince yazı… Üstelik daha şimdiden 38 derecelerle yanmaya başlayınca, her Türk evladı gibi, içimize bir ‘tatil kurdu’ düştü elbet.
Düştü düşmesine de can, bu kez ne yazlığın kapısını açmak (çünkü kapının içinde iş var), ne de ehven fiyatlı bir motele gidip kumsalda malaklar gibi yatmak istiyor…
Can, bu kez ‘seyahat’ istiyor.
Görülmemiş yerleri dolaşıp bir çocuk gibi ‘mu ni’leri ardı ardına dizmek istiyor.
Yeni yüzler görmek, yeni lezzetler tatmak istiyor.
Anladınız siz; bu can, bu yaz ‘keşif’ istiyor. Görülmemiş yerlere aşeriyor…
Hazır gitmişken, biraz da ‘denizaşırı olsun’ falan diyor.
*
Hem çok uzak değil, hem şimdiye kadar gidilmedik, hem fiyatı cep yakmayacak, hem de yurt dışı olacak neresi var?
KKTC değil. Çünkü orayı iki kez keşfetmişliğimiz var.
O zaman?
Bildiniz, Yunan adaları.
Hani şu Çeşme’den feribota atlayıp ver elini diyebileceğiniz Komşu sahil.
Üstelik fiyatlar süppperrrr cazip.
Üstelik ver kartı, böl dörde/beşe. Tatil bitsin, sen hala tatili öde!
3 gün bile olsa, kendini boğuluyor gibi hisseden ruhuma iyi gelecekse (ki geleceğini hissediyorum) varsın olsun.
Ver anasını satayım, ölümümüz kredi kartından olsun!
*
Ruh durumumdan Cemal Bey’i (kendileri eşim olur) haberdar edip “Çok uzun zamandır maaile bir yerlere tatili gitmiyoruz. Kıralım şeytanın bacağını, sen/ben/Oya/Cem, şöyle Yunan adalarına doğru uzanalım” dedim.
Bir hesap/kitap adamı olarak hiç ses çıkarmadı. Ne olmaz dedi, ne de olur…
Hayra yormamıştım sessizliğini ama içimdeki Polyanna, tüm aksi sesleri susturup ‘Dur bi bekle, adam belli ki maliyeti/olasılıkları hesaplıyor, yarın cevap verir sana’ diyordu.
Nitekim verdi de… Ama internetten.
Mailime Onur İnal isimli bir seyahatseverin mailini yollayarak.
Aile gibi olduğumuz için sizlerle de, paylaşmakta hiçbir mahsur görmedim.
Buyurun okuyun…
*
Turizmde yaz sezonu açıldı.
Turizmciler gazetelere boy boy ilanlar verip ‘Yunan adalarına uygun fiyatlı turları’teşvik ediyor, gazeteler de çeşitli haberlerle bu yazın modasının, ‘vizesiz Yunanistan’olacağını müjdeliyor.
Siz siz olun bu haberlere kanmayın.
“Üç-beş avroya gidip-geleceğiz komşuya” diye yanılgıya düşmeyin.
Neden mi? Çünkü madalyonun diğer yüzü var çoğu kimsenin göremediği:
Biyometrik Türk pasaportu için alınan astronomik ücret.
 
Vatandaşına Müşteri Gözüyle Bakan Devlet
 
1 Haziran itibarıyla “çiplendik” biz de.
Artık bizim de diğer 190 küsur ülke gibi ‘biyometrik/çipli’ pasaportumuz var.
Olması da gerekiyordu ve  iyi de oldu.
Ama gelin görün ki bizim çipli pasaportlar, dünyanın en pahalı pasaportları...
Dünyada biyometrik pasaport ücretleri 45-50 dolar civarında. Dünya Bankası’ndan David McKenzie’nin araştırmasına göre, pasaport ücreti 100 doların üzerinde sadece 9 ülke var. 
Bu 9 ülke vatandaşları arasında Türk vatandaşları 5 yıllık pasaport alabilmek için 333 dolar ödemek zorunda.
2007 yılındaki bu araştırmadan bu yana pasaport fiyatları daha da artarak 500 doların üzerine çıktı.
Türkiye, en yakın rakibi Lübnan’a pasaport fiyatlarında 300 dolar fark attı!
Biz pasaporta 500 dolar öderken; bakın, diğer devletlerin vatandaşları ne kadar ödüyor:
ABD vatandaşları 97 dolar,
İsviçreliler 87 dolar,
Yunanlar 84 avro,
Almanlar 59 avro,
İtalyanlar 45 avro,
Bulgarlar ise 20 avro ödüyor.
Ermenistan’da ise ücretsiz.
Üstelik bu fiyatların çoğu, 10 yıllık pasaport cüzdanı için!
 
Yorgo “Gel” Diyorsun da, Nasıl Geleyim?
 
Yunan adalarındaki valiler, belediyeciler, iş adamları, turizmciler el ele vermişler, “Türkler vizesiz gelsin” diyorlar.
Başbakan Yorgo Papandreu da onların sesini duymuş ve 1 ay evvel Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “iki güne kadar vizesiz Yunan adaları” müjdesini vermiş.
Yorgo “gel” diyor ama bilmiyor ki, Türk pasaportu ‘altın’ değerinde.
Muhtemelen de Türk vatandaşının ödediği yurtdışı çıkış harcının 15 TL, seyahat sigortasının 50 TL olduğundan, dahası Türklerin Yunan adalarına vizesiz gidebilmesi için pasaportundan en az bir Schengen, Birleşik Krallık veya Amerika Birleşik Devletleri vizesi olması gerektiğinden de bihaber.
Yorgo sanıyor ki, Türk vatandaşı da kendi vatandaşının Midilli’den Ayvalık pazarına gitmesi gibi gidip-gelecek.
 
Vatandaş Seyahat Özgürlüğünü Geri İstiyor
 
Türkiye’de pasaport sayısının 6 milyon civarında olduğu söyleniyor. Yani yurtdışında yaşayan vatandaşları dahi katsak, nüfusun sadece yüzde 9’unun yurtdışına adım atmışlığı var.
Bu durum sadece, ‘gelir düzeyimizin düşük olması’yla açıklanamaz.
Fahiş pasaport fiyatları, vatandaşın elini kolunu bağlıyor.
Vatandaşına müşteri gibi davranan devlet, adeta bireylerin seyahat özgürlüğünü elinden alıyor.
Neyse ki çipli pasaport ücretlerinin bu denli yüksek oluşuna vatandaş sessiz kalmadı.
Siyasal iletişim uzmanı Suat Özçelebi’nin önayak olmasıyla önce seyahatozgurlugu.comadlı bir blog kurdular, sonra da facebook, twitter gibi internet platformlarında örgütlendiler. Bireylere Sırtçantalılar Grubu, Gezginler Kulübü Derneği gibi topluluklar da katıldı. Sayıları kısa sürede 8,500’ü aştı.
Kuru kalabalıktan ziyade, bilinçli bir kampanya yürütülüyor.
Neler yapılacağını, taleplerinin ne olacağını tartışıyorlar.
Dışişleri, İçişleri, Maliye bakanlıklarına dilekçeler yazıp, fakslar çekip, telefonlar açıp‘pasaport fiyatlarının makul bir seviyeye çekilmesi’ için mücadele veriyorlar.
Kelimenin tam anlamıyla yetkilileri “bu pasaport fiyatları var olduğu sürece koltuklarında rahat oturtmamaya” kararlılar.
Siz de devletin vatandaşa müşteri gözüyle bakmasına tahammül edemiyorsanız, “Seyahat Özgürlüğümüzü Geri İstiyoruz” kampanyasına destek verin!
*
Sizlerin de tahmin ettiğiniz üzre… Cemal Bey’in gönderdiği bu cevapla, eldeki bütçeyle seyahat masrafları hariç daha kafadan 2 milyar lira tutan çipli pasaport ve 500 lira civarındaki seyahat sigortası ve çıkış harcı parasını denkleştiremeyeceğimiz gayet net anlaşıldığı için…
 “Yunan adaları turu”na değil, “seyahat özgürlüğümüzü geri istiyoruz”kampanyasına katılmış bulunuyoruz…
Vatana/millete/ailemize hayırlar olsun.
Bu kampanya “tatil” diye tutturmuş bünyemize ne kadar iyi gelecek, göreceğiz bakalım!

Yazının linki için: TIKLAYIN!

Hiç yorum yok: