16 Ocak 2013 Çarşamba

Pasaportun kadar konuş!


Çok az yazı insana "altına imzamı atarım" dedirtecek biçimde olur. Yeni Şafak Gazetesi'nden Halil İbrahim İzgi'nin bugün kaleme aldığı köşe yazısı, bizim için tam da böyle bir yazı. Özellikle Sayın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış'ın okumasını da diliyoruz. 

Evet, İzgi diyor ki: 

Pasaportun kadar konuş!

"Çok okuyan mu bilir çok gezen mi?
Münazaralara konu olan saçma bir soru.
Çok gezenler aynı zamanda çok da okur.
Çok okuyanlar da bir süre sonra gezme ihtiyacı hisseder.
Yazı dünyasının önemli bir bölümünü gezenler oluşturmuştur.
Sadece seyahat yazıları değil toplumları anlatan, sosyal ve ekonomik açıdan izleyen yazılar, kitaplar çağlara damgalarını vurmuştur.
Evliya Çelebi'yi bugüne taşıyan kitapları bir serüvenin yazıya dökülmüş halidir.
Marco Polo, yazdıklarıyla Batı'nın Doğu ile buluşmasına öncülük etmemiş midir?
İbn Battuta yola çıkmamış olsa bugün hangimiz onu hatırlıyor olacaktık.
UNESCO'nun 2013'te haritasının 500. yılını kutladığı Piri Reis, seyahatleri olmadan bu eserleri olmadan ortaya koyabilir miydi?
Modern zamanlarda seyahat ve ülkeler arası seyahat deyince aklımıza pasaport geliyor.
Gerçi pasaportun tarihçesi Eski Ahit'e göre çok eskilerden yaşayan bir Pers hükümdarına kadar dayanıyormuş. Wikipedia'nın yalancısıyım…
Pasaport, kişiye dünyanın kapılarını açar. Aynı zamanda ülkelerin yurtdışındaki itibarları hakkında önemli göstergelerden biridir.
Kaç ülkede elini kolunu sallayarak kapıdan geçiyorsan pasaportun o kadar değerlidir.
Pasaportu taşıyan kişi pasaportu veren ülkenin gücünü arkasında hisseder.
Kısaca pasaport dünyanın kapıları açan bir anahtardır.
Bu nedenle Dışişleri mümkün olduğunca fazla ülkeye vizeleri kaldırarak pasaportun değerini artırmaya çalışır.
Kaldırılan vizeler aynı zamanda zihinlerdeki bariyerleri de düşürür ve zamanla buharlaştırır.
Ancak Türkiye'de pasaport dediğimizde öncelikli olarak yüksek defter bedelleri akla gelir. Ömründe belki bir defa yurtdışına çıkacak kişilere 10 yıllık pasaport satılır. Otomatik pasaport zamları ile yurtdışına çıkacak kişilere engeller konulur. Bir de hala yurtdışına çıkmaktan vazgeçmediyse sınırda yurtdışı çıkış harcı alınır.
Pasaport harçlarıyla bütçeyi düzeltmek Türkiye dışında çok az ülkenin aklına gelen muhteşem (!) bir fikirdir.
Pasaport harçları fiili olarak uygulanan vizedir. Bir AB ülkesine girmek için 60 Euro vize ücreti ödemeniz yeterlidir. Ancak oraya kadar ulaşabilmek için bunun yaklaşık 4 katı kadar ücreti kendi ülkenize ödemeniz gerekir.
Bu pasaport ücretlendirme politikası orta ve dar gelirli için dünyaya kapıları kapatan bir engeldir.
Bundan da önemlisi gençlerin önüne konulan engeldir.
Bir yandan okul kitapları ücretsiz olacak, yükseköğrenim yurtlarında ücretsiz internet sunulacak diğer yandan gençler pasaport almak için dünyadaki en yüksek ücretlerden birini ödeyecek.
Dünyayı bilen, seyahat kültürü oluşmuş insan kendine ve ülkesine büyük faydalar sağlayabilir.
Eğitim ve seyahati bir bütün olarak düşünmek gerekiyor.
ABD, 1960'lı yıllardan itibaren Barış Elçileri programıyla kendi gençlerini Türkiye de dahil olmak üzere dünyanın birçok ülkesine gönüllü çalışmalar yapmak üzere gönderdi.
50 yılın üzerindeki bu çalışmalar ABD için önemli bir yumuşak güç enstrümanı oluşturdu. Türkiye'yi de içeren bölgedeki gönüllülerin hatıraları Küçük Anahtar Büyük Kapıları Açar ismindeki bir kitapta toplandı. Dilerim bu kitap Türkçe'ye aktarılır da seyahatin genç zihinlere sağladığı katkı daha net anlaşılır.
Ülkemizde ise pasaport ücretlerinden elde edilecek gelir hesap ediliyor. Bu yanlış düşüncenin ortadan kalkması için http://seyahatozgurlugu.com/ gönüllü bir çaba sürdürüyor. Ancak yeterince kulak verildiğini düşünmüyorum.
Büyük düşünmek sözle değil davranışla gösterilirse anlam kazanır.
Akıldan çıkarmamak lazım: Küçük hesaplarla büyük hedeflere ulaşılmaz.
Farklı bir pencereden baktığımızda dünyadaki ülkelerin pasaportları kadar konuştuğunu, söz sahibi olduğunu görüyoruz.
Kendi ayağımıza çelme takmak niye?"


"Pasaportun kadar konuş!"- Halil İbrahim İzgi /Yeni Şafak Gazetesi
Yazının orjinali için lütfen TIKLAYIN!

2 yorum:

Erkut OZEN dedi ki...

Bir imza da bizden olsun..


Kesfet.tv

Adsız dedi ki...

Ben 2006dan beri çeşitli avrupa ülkelerinden o kadar çok şey gördüm ve çektim ki ..rezilliğim anlatılmaz,içler acısı..2 senedir Macaristanda öğrenciyim ve bu vizeyi almak için gittiğim Ankara Mcrstan büyükelçiliğinde ''paran varsa Bilkentte okusana vize yok '' muamelesi, almanya'da aupairlik için 4 rededilme,vs vs vs çok kısa geçtim başınızı agrtmak gibi niyetim yok ama keşke artık birseyler rayına otursada biz gençler konsolosluk kapılarında sabahın köründe kuyrukta bekleyip üstüne birde hayvan muamelesi görmesek, pasaport defter ücreti,yurtdışı harç pulu elbet önemli ve dur denilmesi gereken madeler ama BANA asıl koyan şey herseferinde aşağlanmak,kötü muameleye maruz kalmak ve ne yaparsan yap VİZEYİ güç bela en az 3. denemede almak...lanet olsun bu politic savaşa,ben yoruldum cidden ! 2009'da gezmek için gittiğim Yeni Kaledonya'dan dönüşte, tek türk oldğm için havalimanında gördüğüm muameleyi bi ben bi allah bilir. Deniz kabuklarımı tek tek bavulumdan çıkarıp radarlarda tarattılar ve ansiklopedi gibi formları uçak kalkana kadar bir tek ben doldurdum onlarca meraklı kişinin bakışları karşısında kafama dikilmiş bir avuç polis eşliğinde....